Yalan üzerinden siyaset yapanlara sözümüz yok bizim.
Çünkü onlara ne dersek diyelim, onlar rollerini oynarlar.
Çünkü varlýk sebepleri o. Bizim sözümüz, yalana bilmeden yenik düþen hakikat arayýþçýlarýnadýr.
Çünkü sadece hakikat arayýþýnda olanlar, yalaný anladýklarýnda yüzlerini hakikate çevirirler.
***
ABD’nin meþhur yalanýndan baþlayalým.
Ne diyor ABD: “Biz PKK/YPG’ye deðil, SDG’ye silah yardýmý yapýyoruz.” Oysa ABD’de pekâlâ biliyor ki, YPG ile SDG birbirinin ayný. Sadece aralarýnda harf farklýlýðý var. Her ikisi de PKK’nýn Suriye kolu.
Öcalan’ýn kendisi bunu söylüyor. Ýmralý’da, HDP heyetiyle yaptýðý görüþmelerin birinde Öcalan, Salih Müslim’e þu talimatý gönderiyor: “Orada sadece Kürtlerden oluþan bir birim deðil, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adýnda bir üst yapý kursunlar.”
Görüldüðü üzere SDG’nin isim babasý bile Öcalan’ýn kendisidir.
SDG, onun talimatýyla kurulmuþtur.
O yapý içindeki Araplar ve Türkmenler, uluslararasý camia için bir kamuflaj oluþtursun diye. Öcalan’ýn “Kürt’ler”den kastý, PKK’lý Kürt’ler. Çünkü PKK, kendine boyun eðmeyen ve kendisi gibi düþünmeyen her Kürdü imha edilmesi gereken bir düþman olarak görüyor.
Nitekim Esed’in yardýmýyla yerleþtikleri bölgelerde, baþta Barzani yanlýlarý olmak üzere kendilerine muhalif tüm Kürt’leri yerinden yurdundan ettiler. Onlarý silahlarýyla baskýladýlar, susturdular ve yok ettiler. Þimdi bu gerçeði ABD’nin bilmemesi mümkün mü?
***
PKK’nýn yalaný þu: “PYD, Suriye Kürt’lerinin partisidir. PYD/YPG savaþarak o topraklarý elde etti. PYD/YPG Kürt halkýnýn direniþ örgütüdür.”
Oysa iþin gerçeði þu:
PYD Suriye’de deðil, Kandil’de kuruldu.
PYD, PKK’nýn Suriye koludur.
PYD’ye o topraklar, Esed tarafýndan, çözüm sürecini bozup Türkiye’ye karþý savaþsýnlar diye emaneten verildi.
PYD o bölgeleri, Esed ordusuyla savaþarak elde etmedi.Tam tersine, emaneten devraldýðý o bölgelerde Esed rejimi tarafýndan silahlandýrýldý ve Esed rejimine muhalif olan Kürt’leri bölgeden sürmek veya sindirmek için kullanýldý.
PYD, Suriyeli Kürt’lerin bir direniþ örgütü deðil, Suriyeli Kürt’leri Esed rejimi adýna baskýlamak ve sindirmek için kullanýlan taþeron bir örgüttür.PYD, Esed’in kendisine emanet ettiði o bölgelerde ABD sayesinde palazlandý.
ABD’nin kendisine saðladýðý modern silahlar sayesinde güç sahibi kýlýndý.
Süreç içinde ABD’nin kara ordusuna dönüþtü. Ve Esed rejimi de bu durumdan rahatsýz olmaya baþladý. Halep’i, Rusya ve Ýran sayesinde tekrar ele geçirip güç kazanan Esed rejimi, ABD’nin kara ordusuna dönüþen PYD’ye diþ göstermeye baþladý.
Þimdi rejim, PYD’ye emaneten býraktýðý topraklarý geri istiyor. “Rojava devrimi” üzerinden yalanlar savuran, “direniþ” türküleri çýðýran liberal sol çevreler, ortaya çýkan bu gerçeklerin üstünü nasýl örtecekler zaman içerisinde göreceðiz. En önemlisi de þu: “Çözüm sürecini Erdoðan/AK Parti bitirdi” yalanýný söyleye söyleye bir kýsým Kürtlerde gerçeklik algýsý oluþturmayý baþaranlar, þimdi ortaya çýkan bu gerçeklikten sonra bakalým ne diyecekler.
Gerçek yalanla sývanamaz.
PKK’ya emaneten býrakýlan o topraklar karþýlýðýnda çözüm süreci berhava edildi.
Türkiye’ye karþý Esed rejimi ve baþkaca güçler istediði için silahlar tekrar konuþturuldu.
***
Tarihsel bir yalanýn gerçek diye yutturulmaya çalýþýlmasýna en çarpýcý örnek, CHP’li vekillerin gündeme taþýdýðý þu iddiadýr: “Yavuz Sultan Selim, Alevilerin katilidir.”
Yavuz, onlarý sýrf Alevi olduðu için öldürmüþ olsaydý bu iddianýn bir gerçekliði olurdu.
Lakin, Osmanlý ile Ýran savaþýrken tercihini Ýran Þahý’ndan yana yapanlarýn, kýblesini ve kýlýçlarýný Þah’a doðru çevirenlerin savaþ ortamýnda öldürülmeleri “Alevi katliamý” olarak takdim edilirse, büyük bir yalanýn altýna imza atýlmýþ olur. Ýþin ilginç yaný þu: Bugün bile Türkiye ile Ýran savaþýrsa tercihimiz Ýran’dan yana olur diyen o CHP’liler, Dersim katliamcýsý bir partinin gönüllü neferliðini yapýyorlar.
Ýran’ý Türkiye’ye tercih eden bir vatanseverlik/ulusalcýlýk anlayýþýný da takdirinize býrakýyorum.