Böyledir iþte...
Siz çýkýp hala “Ecevit, Merve Kavakçý’ya o çýkýþý yapmasaydý belki darbe olacaktý.” hede hödösü yaparken, Kavakçý’nýn “Silahlý kuvvetler gölgesinde silahsýz DSP güçlerinin TBMM çatýsý altýnda taþeronluðunu üstlendiði bir darbedir” sözleri (hisseder misiniz bilmem) yüzünüze bir þamar gibi iner.
Ancak, komisyonda söylediðiniz ve yerden göðe haklý olduðunuz þu “28 Þubat buz gibi darbedir, post-modern sözü darbeyi yumuþatýyor” sözleriniz var ya altýna binlerce kere imzamý atarým.
Postu mostu yok! 28 Þubat bal gibi darbeydi. Ve toplumun üzerinde býraktýðý özellikle dindar kadýnlarý paranoyak hale getiren etkilerine baktýðýnýzda da geçmiþ bütün darbelerden daha tahripkar bir darbedir. Nokta.
Uyanýn beyler. Darbe oldu ve çektiðimiz acýlar hala o gerçekleþmiþ darbenin eseridir.
Siz Ecevit’in yakýnlarýndan aldýðýnýz tebrik telefonlarýyla mutlu olun, bize “kovulduðu Meclis’e” baþý dimdik olarak giren Merve Kavakçý’nýn baþýnýn dikliðindeki onur yeter.
***
Merve Kavakçý Darbeleri Araþtýrma Komisyonu’na yaþadýklarýný anlatýrken sadece kendisini deðil bu ülkede milyonlarca Mervelerin yaþadýðý acýlarý anlattý.
Mecliste onun vekilliðini düþürenler milyonlarca Mervelerin iradelerini, onurlarýný, vatandaþlýðýný yok saydýlar daha ne olsun?
Kavakçý “Benim 28 Þubatým kökleþerek devam ediyor” dedi. Nasýl etmesin ki?
Medya patronlarý, manþetleri atanlar, talimatlarla yazýp destek verenler, televizyonlarda haber yapanlar, iþ dünyasý, siyasetçiler, akademisyenler, STK’lar, meþhur 5’li taþeron çete ve iþveren TÜSÝAD yargýlanmadan 28 Þubat biteceðini mi düþünüyorsunuz?
Çektirdikleri bedelin hesabýný ödeyecekler ve bizler de bu defteri kapatacaðýz.
28 Þubat bitecek elbette ama hesaplaþmak uzun sürecek.
Üzerindeki sis perdesi kaldýrýldýkça, kenarda köþede kalmýþ daha ne hikayeler dinleyeceðiz. Kimi hikaye içimizi acýtacak aðlatacak kimi hikaye sahiplerinin de ellerinden öpmek isteyeceðiz.
Ýþte onlardan birisi de Prof. Dr. Orhan Oðuz. Orhan Hoca’yý tanýyanlar daha çok Marmara Üniversitesi rektörlüðünden bilirler. Onu demokrasi kahramaný yapan 28 Þubat sürecindeki 10 ay gibi kýsa süren RTÜK baþkanlýðýdýr.
Anladýðým kadarýyla kimsenin zihninde de hocanýn RTÜK baþkanlýðý kýsa sürdüðü için pek yer etmemiþ.
Diyeceksiniz ki, hoca neden bu kadar kýsa süre baþkanlýk yapmýþ? Görevden mi almýþlar?
Hayýr. Biliyorsunuz 28 Þubat sürecinde devlet kurumlarý da kendi paylarýna düþen katkýyý saðladýlar askerlere. RTÜK’ün payýna düþeni de MGK’da yapýlan toplantýda hocaya bildirildi...
Hocaya RTÜK’ü arkasýna alarak rahatsýz olduklarý “dinci” ulusal ve yerel kanallarý, radyolarý kapattýracaklar ve aðýr cezalar verdireceklerdi...
Asker istedikçe Orhan Hoca düðmesine basýp ekran karartacaktý...
Güvenlik Belgesi isteyerek kanal sahiplerini fiþlettireceklerdi... Dolayýsýyla fiþlenen medya sahiplerinin kurumlarýna reklam verilmesi engellenecekti...
Yýllardýr bir türlü yapýlamayan ve devleti trilyonlarca zarara uðratan frekans ihalesinde usulsüzler yaptýracaklardý...
Ve her þeyden önemlisi RTÜK’ün yetkilerini kendilerine devretmesini istediler ve bir “Ýzleme Komitesi” oluþturmak istediler... (Orhan Hoca’dan sonra oluþturdular da)
Kuruma MGK’dan üye atamak istediler ve daha pek çok þey...
Orhan Hoca ne yaptý peki o toplantýda “Bunlar demokrasiyle baðdaþmaz, istediðiniz þeylerin yasalarda yeri yok bunlar yasal deðil” diyerek karþý çýktý.
“Benim baþýnda olduðum kurum bunlarý yapamaz ben izin vermem” dedi...
Peki bizim Çoban Sülo ne yapmýþ? Vurmuþ yumruðunu masaya “Hoca hoca bize kafa tutma, devlet sana ekran karartacaksýn diyorsa karartacaksýn, kanal kapatacaksýn diyorsa onu yapacaksýn, bize yasalardan demokrasiden bahsetme, yetkini kullan diyorsak kullanacaksýn” demiþ...
Ve MGK’da kýzýlca kýyamet kopmuþ kapalý kapýlar ardýnda. Hocaya hakaretin bini bir para...
Peki “Merve Kavakçý’yý meclisten kovarak darbeyi önleyen” Ecevit’in önerisi ne olmuþ dersiniz “darbeyi önlemek” için “Güvenlik Belgesini daha dar kapsamlý tutalým, mesela TGRT ve Samanyolu’nu dýþarýda tutup diðerlerine uygulayalým”.
Orhan Hoca kendi baþkanlýðýnda ki kurumu darbecilere teslim etmemiþ.
Ýstifa edip çekip gitmiþ hoca.. Hatýralarýnda “Ben devletine kafa tutacak adam mýydým? Mesele benim için bir haysiyet meselesi deðildi, ilke inatçýlýðý da deðildi. Hukuki açýdan tamamen bir þahsi içtihat meselesiydi” diye yazýyor.
Hoca yaþýyor. Daha fazlasýný anlatacaðýndan eminim. Ben aradým kendisini duyduklarýmý anlattým “eksiði var kýzým fazlasý yok” dedi.
Daha da yazacaktým ama ah þu dörtbin vuruþun gözü kör olsun!