Yanlış hesap sandıktan döner

Gazetenin biri “fişe basıldı” diye vermiş haberi. Fişe mi düğmeye mi basıldı bilemem ama ben olup bitenin hayra vesile olacağına inanıyorum, tam tersi gibi gözükse de.

Niye mi?

Bir kere ortada bir yolsuzluk, rüşvet almaca vermece varsa, bunun tez elden açıklığa kavuşmasından ancak hayır umulur. Aksini dileyen de yok bildiğim kadarıyla...

Kimse bakan oğlu diye, Ağaoğlu diye, belediye başkanı diye ayrıcalıklı değildir! Fakat henüz soruşturma aşamasında olan bir suçu, gözaltına alınan kişilerin boynuna da peşin peşin kimse asmasın. Siyasi suç da olsa adi suç da olsa durum değişmez. Suç isnadı kişiyi suçlu yapmaz.

Fakat gözaltına alınmanın, tutuklanmanın kendisi bir suç karinesi sayılıyor. Hele hele isnat edilen suç yolsuzluk ve rüşvetse...

Soruşturmanın amacı, suçu sabitlenmese de adı çıksın, itibar kaybetsin gibi bir şeyse bu tür davalara da Mahkeme-i Kübra bakılıyor!

Ama biz niyet sorgulamasını bir kenara bırakalım ve bu soruşturma vesilesiyle ak-kara belli olacak diye umalım.

Ayrıca, yerel seçimlerden önce böyle bir temizlik, amaçlandığı ya da zannedildiği gibi AK Parti’yi seçim yarışında birkaç puan geriye düşürmek değil yükseltmekle de neticelenebilir. Nasıl mı?

Haberlerin veriliş tarzına bakın, suçun şahsiliği unutulmuş, AK Parti hedefe konulmuş; yargıçlardan önce hüküm verme alışkanlığımız da cabası.

Başbakan’ı istifaya çağıran bile oldu, daha ne diyeyim.

AK Parti’ye karşı bir operasyon yapıldığını hissetti mi millet, cevabı sandıkta veriyor. Anında dayanışmacı bir sosyolojik refleks zuhur ediyor.

AK Parti kendisine saldırıldıkça önüne koyduğu yeni Türkiye-yeni devlet vizyonunu hem konsolide ediyor hem de hitap ettiği kesimi genişletiyor.

Bu operasyonun düğmesine şimdi basanlar belli ki temizlik olsun diye yola çıkmamışlar.

AK Parti yerel seçimlerde oy kaybetsin, İstanbul düşsün, İzmir alınamasın gibi zor bir ajanda var önlerinde.

Gayret onlardan tevfik Allah’tan!

Finans oligarşisi

Bir kez daha söyleyelim, okuduğunu işine geldiği gibi anlayan twitter ahalisi için: Kim zerre miskal haram yemişse bu dünyada, biz yaşarken cezasını bulsun. Hukuk bunun için var.

Lakin Gayretullah’ı hususi işlerine alet edenlere de Gayretullah’ın dokunacağı kesin.

Allah neylerse güzel eyler!

Bir de Halk Bank vardı değil mi?

Keşke Halk Bank dosyasını yolsuzluk-rüşvet iddiaların ayırsaymış gayretli savcılar. Zira Halk Bank işinin ne olduğu ayan beyan ortada. İnsan düşünmeden edemiyor; rüşvet iddiası ile yapılan gözaltılar, düğmesi dışarıda olan Halk Bank operasyonuna meze mi ediliyor yoksa! 

 

Halk Bank, İran ile yapılan enerji alışverişinde uluslararası sistemin nüfuz edemediği transfer durağı. (Anlaşma neticelendiğinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile yapılacak alışverişte de büyük olasılıkla yine bu kanal kullanılacaktı) Ama Halk Bank’a yapılan operasyonda Taraf yazarı Emre Uslu’nun Today’s Zaman’da cemaatle ilişkilendirdiği ülkenin ve finans oligarşisinin parmağının olduğunu söylemek komplo teorisi, öyle mi?

Dışarlıklı bir takım güç odaklarıyla girilen “biraz o beni kullansın, daha çok ben onu kullanırım” diye başlayan bir ilişkinin bugün geldiği nokta olabilir mi bu yaşananlar?

“Yok daha neler” mi?

Sesli düşünüyorum sadece...

Belki de ateşim çıktı sayıklıyorum!

Hiçbir şey biliyor değilim.

Kimseye telefon edip bir şey sormadım.

Göz ve izan yetiyor bu soruları sormak için.

İyi niyetlerle çıktığımız bir yol, yüreğimizin gittiği değil, yüreğimizin almadığı yerlere götürebilir bizi ve sonuç gerçekten Gayretullah’a dokunabilir!