Geçmiþin demokrasi-karþýtý müdahalelerinin hesabýný yargý sormaya baþladýðýndan beri sürecin bin yýl devam edeceðine inandýrýlmýþlar þaþkýnlýklarýný belli ediyorlar. Þaþkýnlaþmasalardý, “Emir ve talimatlarý uyguladýk” savunmasý yapmazlardý.
Bütün hukuk sistemlerinde ‘kanuna aykýrý emir olmaz, olursa yerine getirilmez’ genel kuraldýr. 28 Þubat (1997) sürecinde ön planda yer alanlar, verilen emirleri yerine getirdiklerini varsaysak bile, hiç de gönülsüz görünmüyorlardý.
Kendilerine daha farklý bir savunma tarzý bulmalýlar...
Neyse... Hüküm vermek bizlerin deðil yargý mensuplarýnýn iþi; kýlý kýrk yararak verecekleri kararýn kamu vicdanýna aykýrý düþmeyeceðini umuyorum.
Çoðumuzun meraký, baþlayan soruþturmanýn askerlerle mi sýnýrlý kalacaðý, baþkalarýna da teþmil edilecekse hangi kesimleri ve kimleri içine alacaðý noktasýnda yoðunlaþýyor. Ýþ dünyasý, bürokrasi ve yargý da soruþturmaya dahil edilecek mi?
Ya medya?
Medyadaki sýkýntý kendisini nicedir dýþa vuruyor. Soruþturma kendisine kadar uzanýrsa savcýlara ne söyleyecekse onu þimdiden yazýya dökenler, aile albümünü herkesle paylaþanlar var. Dedikleri þu: “Bizim de sizlerden farkýmýz yok... Bugünlerde siyasilere ‘yandaþlýk’ yapanlar yok mu, bizler de 28 Þubat’ta askerlere ‘yandaþlýk’ yapmýþýz, çok mu?”
Ne olmuþ yani, Genelkurmay’daki brifinglere katýlmýþlarsa? Biri askerlerden özel randevu almýþ, diðeri de ondan geri kalmamak için ayný gün randevu için bastýrmýþsa?
Doðru. Ne olmuþ yani? Eðer savcýlar metazori olarak dayatýlan brifinglere katýlanlarý veya
Genelkurmay karargâhýnda askerlerle görüþenleri bu eylemleri yüzünden suçlayacaksa, bu duruma herkesten önce ben karþý çýkarým. Bunlar pekâlâ ‘masum gazetecilik faaliyeti’ olarak kabul edilebilir davranýþlar...
Peki de, ‘içeriden biri’nin “28 Þubat sürecinde atýlan manþetlerin yüzde 90’ý yalandý” ifþaatýný ne yapacaðýz? Ya manþetlerden yapýlan infazlarý? Kendi yazarýnýn, hem de onun gözü önünde atýlan yalan manþetle yýrtýcý hayvanlarýn önüne fýrlatýlmasýný? Bir sivil toplum liderinin ayný manþet yüzünden canýný zor kurtarmasýný? Þapkadan tavþan çýkarýrcasýna sahte þeyhler, þeyhin çorap suyunu içen kadýnlar bulunup çýkarýlmasýný? Parti kapatma malzemesi ihtiyacýndakilere malzeme servisi yapýlmasýný? ‘Andýç’ belgesini hazýrlayanlarýn “Seçilmiþ köþe yazarlarý ve televizyonlar” diye tanýttýðý iþbirlikçileri?
Hadi söyleyin, bunlarý ne yapacaðýz?
Yýkýlan yuvalarýn, kapýsýna kilit vurulan iþyerlerinin, mesleklerinden atýlan üniformalýlarýn, üniversitelerin kapýsýndan çevrilen genç kýzlarýn, üzerine kadýnlar musallat edilerek intihara sürüklenen hâfýzlarýn kâtili haber ve yorumlar ‘masum gazetecilik faaliyeti’ sayýlabilir mi?
Süreci MGK toplantýsýndan ibaret görenler, MGK’da alýnan kararlarýn medya için de baðlayýcý olduðunu nereden çýkardýlar, söyleyebilirler mi?
“Uyarýlmadýk” diyemezler, yaptýklarýnýn yanlýþlýðý konusunda uyarýldýlar çünkü...
Merak ettiðim bir nokta daha var: Süreçte oynanan roller gerçekten masumsa, devrilen hükümetin yerine gelen hükümetler neden medyanýn çizgisine girdi, kimine RTÜK Yasasý, kimine banka hediye etti?
Nedamet hissi duysalar bâri; kendilerini unutturmaya çalýþsalar...
Kimsenin haksýz yere kýlýna zarar gelsin istemem, ama geçmiþte yaptýklarý yanlýþlarý fýrsat bulsa yarýn da tekrarlamaktan geri kalmayacaklara sürekli yanlýþ yapma hakký tanýnmasýna -gönlüm olsa bile- aklým razý olmuyor iþte...