Yanlýþ yerde durmayalým

Massachusetts eyaletinde yaþayan 29 yaþýndaki ABD vatandaþý Tarek Mehanna geçtiðimiz ay 17,5 yýl hapis cezasýna çarptýrýldý. Suçu, internetten kolayca ulaþýlabilen‘Cihad’a katýlmanýn 39 yolu’adlý bir broþürü tercüme etmek... O gün bugündür Amerikan basýnýnda özgürlük-yanlýsý olduðu bilinen kalemlerden“Burasý gerçekten Amerika mý?”kuþkusunu belirtmeyen kalmadý.

“Burasý gerçekten Amerika mý?” New York Times’ta yazan Anthony Lewis’in makalesinin de baþlýðý... 10 Nisan tarihli makalesinde, Lewis, Filistin doðumlu 22 yaþýndaki Amerikalý bir genç kýzýn baþýna gelenleri anlatýyor. Okul kütüphanesinde çalýþýrken derdest edilip kollarý kelepçeli olarak 12 saat sorgulanmýþ genç kýz. Böyle bir muameleye maruz býrakýlmasýnýn hiçbir hukuki gerekçesi bulunmadýðý halde...

Yakýn zamanda gerçekleþmiþ bu iki olay Amerika’nýn 11 Eylül (2001) sonrasý girdiði paranoyanýn bir sonucu. Her taþýn altýnda‘Ýslâmi terörist’arayan güvenlik-öncelikli bir ülkeye dönüþtü ABD. Bu sebeple yasalarýný deðiþtirdi; yüksek mahkemesi, alýnan en sert tedbirlere, verilen en haþin mahkeme kararlarýna destek çýkmaya baþladý.

Rengi, görüntüsü, hayat tarzý farklý olanlara tahammül edilmiyor ABD’de... Asker kökenli yazar Ross Caputi, Guardian gazetesinde (16 Nisan) þunu yazdý: “Mehanna neyle suçlanýyorsa onlarýn hepsini ben de yaptým, söyledim, yapýyorum, söylüyorum; ama bana bir þey olmuyor. Sebebi, ABD hukuk sisteminin beyaz olduðum ve Irak’ta savaþtýðým için benim ifade özgürlüðümü çiðnemeyi aklýndan bile geçirememesi...”

Dünya son zamanlarda bir tuhaf oldu. Ýnsan hak ve özgürlüklerine titizlenmekle, eþitlikçi olmaya gayret etmekle övünen ülkeler farklý tavýrlar alabiliyor. Baþkalarý hakkýnda kýnayýcý raporlar yayýnlayan Amerika’nýn haline baksanýza...

“Türkiye bu konuda farklý” demeyi ne kadar isterdim. Ancak bizim de takýntýlarýmýz var ve takýntýlarýmýz hukuk sistemini de etkilemeye baþladý. Bunun son örneði, mahkeme tarafýndan 11 yýl 3 ay hapse mahkum edilen üniversite öðrencisi Cihan Kýrmýzýgül...

Kaðýthane’de bir market bombalanýyor; olayýn üzerinden iki saat geçtikten sonra ayný mahallede oturan bir arkadaþýný ziyaretten dönen Kýrmýzýgül boynunda poþu otobüs beklerken gözaltýna alýnýyor. Bombalama olayýna karýþtýðýna dair somut kanýt bulunmadýðý halde‘terör örgütüne yardým’la suçlanýp mahkum ediliyor...

Ne kadar da ABD’deki ‘Mehanna Olayý’na benziyor deðil mi? Benziyor, çünkü iki ülkede hak ve özgürlüklerin önüne güvenlik gerekçesi konuluyor, hukuk da kendini bu gerekçeye uygun biçimde konuþlandýrýyor. Orada Mehanna burada Kýrmýzýgül mahkum edilirken,“Ne yapalým, ülkemiz teröre muhatap”gerekçesine sýðýnýlýyor.

Amerika’da öyle oluyor diye burada da yanlýþlýklar yapýlmasýna göz mü yumacaðýz, yoksa ikide bir ülkemizi insan haklarý konusunda sýkýþtýran ABD’ye“Bizde güvenlik henüz paranoya derecesine varmadý, sizde herkesin ulaþabildiði bir broþürü tercüme ettiði için bir genç 17 yýl yedi, biz ise poþu taktý diye gençlerimizi mahkum etmiyoruz”diyebilecek bir özgüvene sahip mi olacaðýz?

Keþke böyle olaylarda“Burasý Amerika mý?”diye sorabilsek... Keþke...