Hasan Abim Brezilya’da devam eden ‘Dünya Kupasý’ maçlarýna gitmeyince iþ baþa düþtü. Baþka bir meþguliyetim olmadýðý akþamlar televizyonun karþýsýna çöküp önemli karþýlaþmalarý izliyorum; Hasan Cemal gitseydi maçý nasýl anlatýrdý düþüncesini de zihnimden geçirerek...
Futbol kesinlikle sadece futbol deðildir de, maç izlerken aklýma neden hep yerel ve global siyaset, küçük veya büyük ticari hayat, insanlar arasý iliþkiler geliyor? Aslýnda iki tarafta sýralanan 11 kiþi bir topun peþinde koþuyorlar, o kadar; ancak benim zihnim her karþýlaþmadan farklý anlamlar çýkarýyor...
Bu Dünya Kupasý’nýn þimdiye kadarki karþýlaþmalarý sözgelimi, bana, Tayyip Erdoðan’ýn siyasi baþarýlarýnýn altýnda ‘futbol’ ile yakýn iliþkisinin payý bu
lunduðunu düþündürmekte... Nasýl kazanýlacaðýný, takým ruhunu, rakibi ne þekilde baþarýsýz kýlacaðýný iyi biliyor Tayyip Bey...
Önceki akþam Uruguay ile Ýngiltere arasýndaki maçý izledim.
Dünya Kupasý ilk 1930 yýlýnda Uruguay’da düzenlenmiþti. Her dört yýlda bir düzenlendiðine göre, þimdi, Brezilya’da, kupanýn yirmincisi devam ediyor.
‘Brazil 2014’e, kupada daha önce þampiyonluk yaþamýþ bütün takýmlar katýlma þansý yakaladýlar: Arjantin... Ýngiltere... Fransa... Almanya... Ýtalya... Ýspanya... Uru
guay...
Ancak, Ýspanya ile Ýngiltere ilk iki maçlarýnda hüsrana uðradýlar...
Siyaset iþte burada devreye giriyor: Ýspanya ile Ýngiltere milli takýmlarý dünyanýn en pahalý kramponlarýna sahip; herbirinin deðeri milyonlarca Euro olan
futbolcularý var... Ancak pahada zayýf takýmlara yenilmekten kendilerini kurtaramadýlar...
Neden acaba?
Ýngiltere karþýsýnda baþarýlý olan Uruguay’ý ele alalým: Sadece iki önemli oyuncusu var Uruguay’ýn: Biri Galatasaray’ýn kalecisi Fernando Muslera... Diðeri
Liverpool’da top koþturan Luis Suarez... Diðerleri sýradan futbolcular...
Güçlü bir takýmý yenmek için, kritik konumda iki oyuncunuzun bulunmasý, onlarýn da gününde ve hazýr olmasý yetiyor... Muslera kalesine gelen toplarýn
biri hariç hepsini savabildi; Suarez de önüne gelen iki þýk pasý gole çevirebildi...
Maç da 2-1 bitti...
Bu noktada siyasi liderleri gözünüzün önüne getirin... Elbette kadro da önemli; ancak kritik noktalara getirilenlerin kalitesi daha önemli...
Tek kiþiyle baþarýlý olunmaz mý? Belki olunur, ama zor olunur... Çok daha zayýf bir takým olan Kosta Rika’yla karþýlaþmýþtý iki gün önce Uruguay ve 3-1 ye
nilmiþti... Muslera yine kaledeydi, ama golcü Suarez sakatlýðý henüz atlatamadýðý için oynayamamýþtý...
Çoðu oyuncusu sýradan ve zayýf sayýlabilecek Uruguay takýmý, güçlü, birinci sýnýf ve pahalý futbolculardan oluþan Ýngiltere’nin þampiyonluk umutlarýný yok
edebildi...
Partileri gözünüzün önüne getirin bu noktada...
Bütün dünya futbol severlerinin dikkatini üzerinde toplayan Real Madrid, Barcelona ve Atletico Madrid takýmlarýnýn ülkesi Ýspanya’nýn baþýna gelen de Ýn
giltere’den farksýz... O ünlü ve pahalý futbolcular çoðu ‘no-name’ diye alay edilen oyunculara sahip Þili karþýsýnda iki gol yeyip pes etti...
Güçlü görünmek, ya da öyle hissetmek bazen ters sonuçlar da doðurabiliyor futbolda... Ýspanya-Þili maçýný izleyenleriniz, o dev isimlerin sahadan nasýl
süklüm püklüm ayrýldýðýný görüp benim gibi üzülmüþlerdir...
Kendisinden hep galibiyetler beklenen bir takýmýn yenilmesi sýradan bir takýmýn ayný âkýbete uðramasýndan daha farklý oluyor...
Ýspanya’nýn en büyüðü Barcelona deðil mi? Öyleydi, ama þimdi deðil... Önceki yýla kadar hep ayný taktikle oynuyor ve bütün maçlarýný kazanýyor
du Barça; ama insanlarýn bundan sýkýldýðý, hem Ýspanya’da hem de dünyada ilgi yitmesine uðradýðý fark edildi. Hep ayný oyun planýyla galip gelen bir
takým ilginçliðini yitiriyor demek ki...
Farklýlýk iyidir. Bu yýl Barcelona La Liga’da üçüncü oldu, toplamý bir Messi etmeyen futbolculardan oluþan Arda’nýn takýmý Atletico Madrid þampiyonlu
ða yükseldi; Ýspanya ligine böylece heyecan geldi.
Heyecan iyidir.