Yanlýþa tahammülü olmayan bir noktadayýz

Oh nihayet, yüzlerine kan, gözlerine fer, kalemlerine can geldi... Neymiþ, PKK kendisini yeniden yapýlandýrýyor ve devletin karþýsýna daha güçlü çýkmayý hesaplýyormuþ... Yeni yapýlanmada Abdullah Öcalan’ýn konumu devlette cumhurbaþkanýna tekabül ediyormuþ...

Bazýlarýnýn etekleri bunlarý aktarýrken zil çalýyor...

Kestirmeden ‘bazýlarý’ deyip geçtiðim kalem sahipleri ‘çözüm süreci’ baþlayýp özellikle ‘âkil insanlar heyeti’ çalýþmaya baþladýðýnda üzülüp süzülenlerden oluþuyor... O gün bugündür, PKK’ya dönüp ‘’Bu kadar yýl bunun için mi kan döktün?’’ anlamýna gelen yakýnmalarda bulunuyor, kamuoyuna dönüp ‘’Göreceksiniz, silâhlar susmayacak’’ tehdidini savuruyorlardý.

Nihayet rahatlarý yerine geldi. Olaylar onlarýn istediði gibi geliþmeye baþladý. Bizlerin de inanmamýzý istedikleri bu...

Acaba?

Evet, PKK adýna görüþ açýklayanlar gerçekten söylem deðiþtirdiler; aðýzlarýndan çýkaný kulaklarý duymuyormuþ gibi konuþuyorlar... Süreç baþladýðýnda insanlarýn umutlarýný ayaða kaldýrmýþ, ‘’Artýk silâhlý mücadele dönemi bitti’’ mesajýný Diyarbakýr’da toplanan milyonluk kitleye dinletmiþlerdi. Þimdi aba altýndan sopa gösterip ‘silâhlara veda’ya veda edebileceklerini ima ediyorlar...

Yine de bu son tavýrlarýnýn gerçeði yansýttýðýna inanamýyorum...

‘Pazularýný þiþirmek’ ve pazarlýkta daha güçlü hale gelmek için bu deðiþikliðe gidildiðini söyleyenler var. Bilinen bir taktiktir bu, ama içinden geçilen ‘süreç’ öyle ‘al gülüm - ver gülüm’ pazarlýðý deðil bildiðim kadarýyla... Daha güçlü hale gelenler, o gücü, ne gibi talepler ileri sürmek için kullanacaklar ki?

Süreç, aslýna bakýlýrsa, gizli-saklý müzakerelerle, pazarlýklarla yürütülmüyor. Neler döndüðünü konuya ilgi duyan herkes biliyor: Türkiye’nin birliði korunarak kendini farklý hisseden herkesin yararlanacaðý bir özgürlük alaný açýlmasý amaçlanýyor. Çaðdaþ bir devletin zaten sahip olmasý gereken demokratik hak ve özgürlüklerin bütün vatandaþlara tanýndýðý bir ülke olacak Türkiye ve bundan Kürtler de yararlanacak...

Demokrasilerde hak ve talepler siyasetin diliyle ifade edilir ve kamuoyu ikna edildiði taktirde gerçekleþtirilir. Bugün kamuoyu silâhlarýn susmasý, kanýn dökülmemesi karþýlýðýnda ‘güvenlik devleti’ anlayýþýnýn, yerini, ‘demokratik devlet’ anlayýþýna terk etmesine ikna olmuþ görünüyor.

Hükümet iþte bunun gereði olarak çözüm sürecini yönetiyor...

Yerel yönetimlerin güçlendirilip merkezin aldýðý yerele ait kararlarýn sýnýrlandýrýlmasý, anadil üzerindeki baskýlarýn bütünüyle kaldýrýlýp herkesin kendi kültürünü geliþtirmesinin önünün açýlmasý, farklý inançlarýn kendilerini dýþlanmýþ hissetmeyecekleri yeni bir düzenlemeye gidilmesi....

Bildiðimiz, bu sürecin sonunda elde edilecek hak ve özgürlükler, ‘çaðdaþ dünya’ tarafýndan kabul edilmiþ bu esaslar içerisinde yer alýyor...

Zýmnen ve bilenler açýsýndan alenen üzerinde mutabakat saðlanmýþ esaslar...

Arzu edilen, o noktaya bir an önce varabilmek için, taraflarýn samimi çabalar sarf ederek kendilerinden beklenenleri bir an önce yerine getirmesidir... Bir taraf militanlarýný sýnýr dýþýna çekmede acele edecek, diðer taraf da kamuoyunun kabul etmeye hazýr olduðu çerçevenin yasal ve anayasal dayanaklarýný oluþturmada aceleci davranacak...

Etekleri zil çalarak bu denklemin bozulmasýna sevinenleri sevindirenler hayati bir yanlýþ yapmýþ olur...