M. Yalçın Yılmaz
M. Yalçın Yılmaz
Tüm Yazıları

Yaraları sarma zamanı

Tarihin en büyük kara depremi maalesef ülkemizi vurdu.

Malatya'dan İskenderun'a kadar uzanan 350 km'lik bir hatta yaşanan 2 farklı deprem 10 il merkezini, onlarca ilçeyi ve yüzlerce köyü etkiledi. Deprem hattında 13 milyonu aşan bir nüfusumuz var.

Bu satırları yazdığım esnada 117 bin personel ve 5500 iş makinası yıkılan binalardaki canları kurtarmaya çalışıyor. 77 sahra hastanesi kuruldu, doktorlarımız, hemşirelerimiz, itfaiyecilerimiz, madencilerimiz aralıksız çalışıyorlar.

Şüphesiz bu kadar geniş bir sahada gerçekleşen depremin ertesi günü yıkılan her binaya birer kurtarma ekibi yollamak imkansız. Canı yanmış vatandaşımızın yardım beklemesi ve sitem etmesi de gayet normal.

Böylesine büyük bir yıkım karşısında kusursuz ve mükemmel bir devlet organizasyonu dünyada da mevcut değil.

Deprem ülkesi olduğumuzu, depremlerle bundan sonra da karşı karşıya kalacağımızı bilmek zorundayız. Belki bir çoğumuzun arama kurtarma eğitimi alarak gönüllü olmamız gerekiyor.

AFAD, Kızılay, Mehmetçik, Polis ve Jandarma teşkilatımız canla başla çalışıyor. Kriz koordinasyon merkezi uyumadan hizmet veriyor. Sivil toplum kuruluşlarımız arı gibi çalışıyor. Buna rağmen yetişemediğimiz köyler, kasabalar, ilçeler ve mahalleler var.

Yetişemediğimiz yurttaşlarımız için üzgünüm. Keşke daha çok gönüllümüz olsaydı, keşke daha hazırlıklı olsaydık. Keşke depremin bu kadar çok şehre uzanacağını bilseydik. Keşke bilim insanları bize bu kadar geniş bir sahada deprem olacağını söyleyebilseydi.

Şimdi milletin gayretiyle Devlet Ana üzerine düşeni yapacak ve yaraları saracak.

Bizler Ders Alacak Mıyız?

İnsanoğlu tarih boyunca şehirlerini dağ eteklerine ve yamaçlara kurdu. Asırlarca sırtını tepelere yaslayan insanlık tabiatla savaşmadan uyum sağlamayı tercih etti.

Biz ise bu çağda ovaları, dere ve deniz kenarlarını tercih ettik. Şehirlerimizin yamaçlarını terk ettik. Yokuş yukarı mahallelerimizden kaçtık ve bağımıza, bostanımıza betonlarla girdik.

Tabiatın kurallarına meydan okuduk ve tarım alanlarımızı meskene çevirdik. Yetmedi yüksek katlı apartmanlar, sıkışık siteler inşa ettik yumuşak zeminlere.

Bugün suçlu arama günü değil elbette. Hepimizin kusuru var. Önemli olan ders çıkarmak ve doğayla savaşmadan yaşayabilmek.

Bundan sonra tabiata dost olabilecek miyiz? Esas kararı biz vereceğiz.

Eğer ibret alırsak millet olarak bu zor günleri atlatacak gücümüz de var irademiz de.

Birbirine kenetlenmiş, zor günde birbirine sarılan bu milletin aşamayacağı badire yok. Yeter ki yaşadıklarımızdan ders çıkaralım.