Geçen hafta katýldýðým bilimsel toplantýlardan birisinin konusu Probiyotikler ve Prebiyotikler üzerineydi. Bu konu son yýllarýn en dikkati çeken saðlýk konularýndan biri. Bilimsel çalýþmalar vücudumuzda kendi hücrelerimizin kimine göre 10 kat, kimine göre 100 katý fazla sayýda bakteri bulunduðunu ortaya koyuyor. Bu yararlý bakteriler “probiyotikler” olarak adlandýrýlýrken, probiyotiklerin geliþimini saðlayan besleyici besinlere de “prebiyotikler” adý verilir. Esasýnda antibiyotik kavramýnýn zýddý. Anti- öneki ile mikroorganizmalarýn geliþimine karþý bir anlam söz konusuyken; Pro-öneki mikroorganizmalarýn geliþimini saðlayan anlamýna gelmektedir. Ben toplantýda bitki çaylarýnýn probiyotik bakteriler üzerinde ne þekilde etki ettiði konusunu aktardým.
Yediðimiz besinlerin probiyotik bakteriler üzerinde olumlu etkileri bulunduðu, geliþimini saðladýðý, buna karþýlýk stres, kullanýlan ilaçlar, özellikle antibiyotiklerin ise olumsuz etkileri bulunduðu, yararlý bakterilerin geliþimini engellediði veya öldürdüðü biliniyor. Peki her gün keyifle içtiðimiz çeþitli bitki çaylarýnýn vücudumuzda bulunan yararlý ve zararlý bakteriler üzerinde olumlu ya da olumsuz herhangi bir etkisi bulunuyor mu?
Bitki çaylarý çayý hazýrlanan bitkinin içerisinde bulunan suda çözünen bileþenlerin yaný sýra su ile þiþebilen ve su içerisinde daðýlabilen bileþikler bakýmýndan zengin. Bu bileþikler arasýnda özellikle polifenolik bileþikler günümüzde saðlýk üzerinde etkileri bakýmýndan en çok üzerinde durulan bitki bileþenleri. Baðýrsaklarýmýzda bulunan yararlý bakterilerden biri olan Bifidobacterium türleri karbonhidratlý besinleri parçalayan enzimler bakýmýndan zengindir. Ancak miktarýný artýrmak için dýþarýdan verilen probiyotik haplarý ile kalýcý bir artýþ saðlanamadýðý, mutlaka polifenoller bakýmýndan zengin besin ve bitki çaylarýnýn kullanýlmasý gerektiði yapýlan araþtýrmalar ile ortaya konulmuþ. Bu amaçla özellikle yeþil çaylarýn etkili olduðu yürütülen bilimsel çalýþmalar ile kanýtlanmýþ. Araþtýrmalarýn ortaya koyduðu bir baþka önemli nokta ise yeþil çayýn zararlý mikroplarý öldürürken, yararlý probiyotik bakterileri öldürmemesi. Nitekim yazýlarýmda antibiyotik kullananlarýn antibiyotiklere dirençli mikroplar üzerinde antibiyotiðin etkili olmasýný saðlamak üzere þekersiz yeþil çay tüketmelerini önerdiðimi hatýrlarsýnýz. Bu durumda yeþil çay tüketilmesi ile bir yandan mikroplarýn savunma kalkanýný kýrarak antibiyotiðin mikrobu öldürmesi saðlarken, diðer taraftan yeþil çayýn kendisinin de doðrudan zararlý mikroplarýn ölmesinde rol oynayabileceði ve ayrýca baðýrsaklarýmýzda yararlý bakterilerin geliþimin artýrýlmasýna katký saðlayabileceði göz önünde bulundurulmalý.
Diðer taraftan, bitki çaylarý içerisinde bulunan bileþenlerin vücut için yararlý bileþenlere dönüþmesi de probiyotik bakteriler tarafýndan saðlanmaktadýr. Yani karþýlýklý bir yardýmlaþma söz konusudur. Polifenolik bileþikler probiyotik bakteriler tarafýndan vücutta enerji mekanizmalarý ve kanserin önlenmesinde rol oynayan kýsa zincirli yað asitlerine (asetat, propionat ve bütirat) dönüþtürülmektedir. Yine kadýnlarda menopoz þikâyetlerinin hafifletilmesinde etkili olabilen soya fasulyesi izoflavonlarýnýn etkili olabilmesi için baðýrsakta dönüþümü saðlayabilecek bazý bakterilerin (Eubacterium rectale vd.) bulunmasý gerekmektedir. Aksi takdirde yararlý olamadýðý bildirilmektedir.
Sonuç olarak probiyotik bakteriler saðlýklý yaþam sürdürebilmemiz için çok önemli. Mecbur olmadýkça antibiyotik kullanmaktan kaçýnmak gerekiyor. Size sýk sýk bilgi verdiðim gibi savunma sistemlerinizi bitkisel ürünler ile güçlendirerek hastalanmamaya çalýþmak en doðru yaklaþým olacaktýr.