Baþlýktaki kavram, tipik bir ku-de-ta (coup d’etat) olarak adlandýrýlýr. Hedefi, devlet içinde yerleþik bir azýnlýk/bürokratik grup tarafýndan (Soðuk Savaþ yýllarýnda ordu) seçilmiþ hükümetin en hýzlý þekilde yýkýlmasýdýr. 2012 yýlýndan bu yana, “dünya güçleri”nin askerler yerine “anayasa mahkemeleri”ni kullandýðýný izliyoruz.
Misal, 15 Haziran 2012’de Mýsýr’da yaþandý. Ülke, büyük bir kampanya içinde ilk serbest seçimlerle iþbaþýna gelecek cumhurbaþkanýný seçmeye hazýrlanýyordu. Anayasa Mahkemesi, toplandý, tek taraflý bir kararla, Müslüman Kardeþler’in çoðunluðu elde ettiði Meclis’i fesh etti, hatta, Hüsnü Mübarek’in son baþbakaný Ahmet Þefik’in Muhammed Mursi’ye karþý aday olabileceðini kararlaþtýrdý, bütün idare yetkisini ise, orduya aktardý. Ülke karýþtý, Mursi cumhurbaþkanlýðý yarýþýndan çekilmedi, seçildi, Mýsýr’ýn elitlerinin Anayasa Mahkemesi üzerinden gerçekleþtirdiði ku-de-ta iþe yaramadý, tam bir yýl sonra bu kez ordu yönetime el koydu, Mursi ve Müslüman Kardeþler’in yöneticilerini de cezaevine koydu. Darbe yönetiminin Cumhurbaþkaný ise Anayasa Mahkemesi Baþkaný Adli Mansur oldu!..
Tayland... Ýlginçtir...
Lafý uzatacak deðilim, meraklýsý girer googla okur, Türkiye’nin iktidar partisinin, hakkýndaki kapatma davasýyla uðraþtýðý bir dönemde (2008) bugün sokak gösterileri ile çalkalanan Tayland’da iki Anayasa Mahkemesi kaynaklý “yargýdarbesi” yaþandý. Tayland Anayasa Mahkemesi’nin, 2006 darbesinden sonra yazýlan anayasa çerçevesinde 2008 yýlýnda üç ay arayla iki hükümeti görevden almasý ilginçtir. Bugün bu ülkede 2006 darbesinde yýkýlan Thaksin’in kýz kardeþi baþbakan ama, bir yanda ordu, diðer yanda Anayasa Mahkemesi, daha ne kadar o koltukta oturabilir, ayrý bir soru iþareti.
Gilani örneði...
Tahminim, Tayland gibi, askeri darbelere sahne olmuþ, oligarþik vesayet sistemine sahip bir ülkenin yargý üzerinden vesayeti sürdürme uygulamalarýnýn Mýsýr’dan önce Pakistan’a örnek olduðudur.
2008 yýlýnda baþbakan olan Yusuf Rýza Gilani’nin, 26 Nisan 2012 günü Pakistan Anayasa Mahkemesi tarafýndan görevinden alýnmasý, Mýsýr Anayasa Mahkemesi’nin sözünü ettiðim kararýndan yaklaþýk 2 ay öncesine denk geliyor. Pakistan Anayasa Mahkemesi, ülkenin seçimle iþbaþýna gelmiþ baþbakanýný, merhume Benazir Butto’nun o sýrada cumhurbaþkaný olan eþi Asýf Ali Zerdari hakkýndaki yolsuzluk iddialarýný soruþturmamakta gösterdiði direnç nedeniyle görevinden almýþtý.
Dr.Kadri’nin sivil darbe giriþimi...
Söz, Pakistan’dan açýlmýþken, Muhammed Tahir-ül Kadri’den söz etmek gerekiyor. Pencab Üniversitesi hukuk profesörlerinden, ayný zamanda ülkenin önde gelen Sufi din adamlarýndan. 1981 yýlýnda kurduðu Minhaj-ül Kuran sivil toplum kuruluþu ile biliniyor. Bu STK, “ýlýmlý dini deðerlere” sahip, “dinler arasý diyaloðu” benimseyen, özellikle eðitim alanýnda önemli iþler yapan bir hareket olarak deðerlendiriliyor. Dr.Kadri, Müslüman-Hýristan Diyalog Forumu Baþkaný ve bu forumda Müslüman ve Hýristiyan din adamlarý bir arada çalýþmalar yürütüyor.
Bu kadar olumlu bir hareketin lideri olarak, Pakistan’da Ýslam’a hakaret edenlerin dini ne olursa olsun idam edilmesini öngören kanunun arkasýndaki isim olduðunu kabul etmesi ülkesinde ve dünyada “þok” yaratmýþtý!..
Dr.Kadri, 7 yýl, ayný zamanda vatandaþý da olduðu Kanada’nýn Toronto kentinde yaþadýktan sonra, Ocak 2013’te iþbaþýndaki Raja Pervaiz Eþref hükümetini devirmek için ülkesine döndü. Dr.Kadri’ye göre, yolsuzluða bulaþtýðýný ileri sürdüðü Eþref hükümetinin büyük bir yürüyüþle sonlandýrýlmasý gerekiyordu. Öyle de yaptý. 14 Ocak 2013 günü Lahor’dan yola çýktýðýnda yanýnda 10 bin kiþi vardý, hesabý Ýslamabad’a bir milyon kiþiyle dayanmaktý ama parlamentonun önüne geldiklerinde yalnýz 25 bin kiþiydiler. Ama bu arada Pakistan Anayasa Mahkemesi, yine üzerine düþeni yapmýþ ve Baþbakan Eþref hakkýnda yolsuzluk soruþturmasý açmýþtý!.. Eþref hakkýndaki iddialardan aklandý...
Siyaset hedef olduðunda...
Türkiye 28 Þubat sürecinde Meclisi’ndeki en büyük gruba sahip bir partiyi, Refah Partisi’ni, Anayasa Mahkemesi’ndeki dava sonucu(1998) kapatmýþ bir ülke... “Yargýdarbesi” örnekleri için bu kadar uzaða gitmeye gerek var mý, bilemem...
Baþbakan’ýn son günlerdeki açýklamalarý alarm verici...
Yargý, kendini “milli irade”nin üzerinde görmeye baþladý mý, siyasetin dikkatli olmasý gerekir... Sözüm yalnýz AK Parti’ye deðil... Bütün siyasi partilere...
“Milli iradeye” dönük her taarruz, “oligarþik” kimlik taþýr... Bu tür bir geliþmenin devamýnda yalnýz hedefteki parti deðil, tüm siyaset ezilir...
Endiþeliyim...