Dün baþlayan 28 Þubat gözaltýlarý önümüzdeki günlerde Türkiye’nin yeni bir gündemine iþaret ediyor.
Emekli orgeneraller Çevik Bir ve Erol Özkasnak’la baþlayan, baþka subaylara uzanan gözaltý süreçleri yakýn tarihin karanlýk bir dönemiyle yüzleþmek için bir fýrsat olacak ise iyi bir þey.
Soruþturmanýn basýna, üniversitelere kadar uzanmasý ihtimalinden bahsediliyor.
Bu soruþturmalar da Ergenekon ve Balyoz davalarýnýn kanýmca doðal bir uzantýsý.
27 Nisan muhtýrasý süreci de umarým bu olumlu yeþil ýþýk dalgasýndan nasibini alýr.
En büyük temennimiz de tüm soruþturmalarýn, gözaltýlarýn, tutuklamalarýn hukukun evrensel ilkeleri gözetilerek, AÝHM içtihadý dikkate alýnarak gerçekleþtirilmesi.
Ergenekon dava sürecinin en baþýndan beri de basýnda birileri hukukun, yargýnýn intikam aracý olarak kullanýlmamasý taleplerini dile getiriyorlar.
Bu taleplerin önemli bölümü de Hürriyet gazetesi kökenli.
Bu talebe katýlmamak mümkün deðil, hukuk, yargý süreçleri intikam aracý olmamalýlar, olamazlar.
ANCAK, bu noktada kafamý karýþtýran bir mesele mevcut.
Birileri rövanþist, intikamcý tepkilerden çekiniyorlar ise, çok haklý olarak hukukun intikam amaçlý kullanýlmamasýný istiyorlar ise öncelikle nelerden çekindiklerini tek tek açýklamak zorundalar.
Ne yaptýlar da bugün bu yaptýklarýnýn hukuk yollarýyla intikamýnýn alýnmamasýný istiyorlar?
Hangi yaptýklarýna bir anlamda örtük bir af çýkarýlmasýný istiyorlar?
Bendeniz ne zaman Ergenekon süreciyle birlikte “intikamcý tavýrlar çok kötü” sözünü duysam, hem bu sözü söyleyenlere hukuk bir intikam aracý olamayacaðý için hak veriyorum ama hem de bu ifadeyi kullananlarýn nelerden intikam alýnmasýndan çekindiklerini her gün daha fazla merak ediyorum.
Kurduklarý illegal ve gayrimeþru iliþkilerin ortaya çýkarýlmasýndan mý korkuyorlar?
“Ýntikamcý davranýlmasýn” derken, bu konularý artýk karýþtýrmayýn mý demek istiyorlar?
28 Þubat sürecinde gazete köþelerinde yazdýklarýnýn hatýrlatýlmamasýný mý istiyorlar?
28 þubat sürecinde gazeteci, iþadamý kimlikleriyle evrensel hukuk normlarýna aykýrý iþler yapmýþlar ise, bunlarýn görülmemesini, unutulmasýný mý istiyorlar?
Ben çok net olarak hiçbir gazetecinin hukuken ceza almamasýný istiyorum.
Ama bu talebim ayný kiþilerin basýn dünyasýnda itibarsýzlaþtýrýlmalarýna engel olmamalý.
Ýsimlerini tek tek saymak istemediðim, birileri beni muhbirlikle suçlayabilir, bazý gazetecilerin, köþe yazarlarýnýn 1 Ocak 1997-Temmuz 1997 yazýlarýný kitaplaþtýrýp yayýnlayamayacaklarýný düþünüyorum.
Bu tarihler arasýnda mesela Hürriyet gazetesinde, Sabah gazetesinde yazan ve hala köþe sahibi olan kimi isimlerin o tarihler arasý yazýlarýna internetten ulaþmak istiyorum, beceremiyorum.
Kalkýp da arþivlere bizzat gidip araþtýrma yapacak kadar da ciddiye almýyorum doðrusu bu yazýlarý ama internetten kolayca ulaþabilsem doðrusu iyi bir eðlencelik olacaklarýný düþünüyorum.
Hürriyet gazetesinin çok iyi bir arþivi var, ulaþýmý çok kolay, tüketici dostu denen cinsten, 1997’e kadar da gidiyor ama nedense 1997 senesinin ilk aylarýna bu arþivden ulaþamýyorum; bunun altýnda asla bir art niyet aramýyorum ama ulaþmayý da isterim doðrusu.
Hukuk bir intikam aracý olamaz, olmamalý ama hukukun rövanþist amaçlarla kullanýlmamasý doðru talebi bazý konularýn aleniyet kazanmasýný da engellememeli. twitter.com/KarakasEser