AK Parti’nin anayasa önerisine Barolar Birliði’nin getirdiði eleþtiler dikkatsizlik ve özensizlik içeriyor. Ýþin esasýný ýskalayan eleþtirilerde Türkiye’nin 100 yýllýk antidemokratik mirasýnda yargý tasarýmýnýn önemli payý olduðu unutuluyor...
AK PARTÝ’NÝN yargýya iliþkin anayasa önerisi yoðun tartýþmalarýn odaðýna yerleþmiþ durumda. Bu konunun yoðun bir þekilde tartýþýlmasý hayati önem arz ediyor. Zira yasama veya yürütme nasýl yapýlanýrsa yapýlansýn, yargý eðer toplumda objektif olarak güven duyulacak bir hakem olarak tasarlanmamýþsa, sistemin demokratiklik iddiasý çöker.
Peki tartýþmalardaki kaygý gerçekte bu meselenin esasýyla mý ilgili?
Tartýþmalardaki ortalamayý yansýtmasý nedeniyle Barolar Birliði’nin basýn açýklamasýna eðilelim.
Geri sistem eleþtirisi
Basýn açýklamasý, getirilen önerilerin mevcut Anayasa’nýn 23 küsur maddesine aykýrý olduðu (1) iddiasýyla baþlýyor, Venedik Komisyonu’nun önerilerine aykýrýlýkla (2) devam ediyor.
Cumhurbaþkanýnýn, sýrf mevcut Anayasa’da tarafsýz dediði için siyasal erk olamayacaðýna yönelik tuhaf bir inancýn güçlü bir þekilde hissedildiði bildiride, siyasal erk olarak Baþkan’ýn ve Meclisin HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyelerini seçecek olmasý (3) ciddi bir sorun olarak görülüyor. Bildiriye göre sorunun boyutu, anamuhalefet partisi meclis grubunun Anayasa Mahkemesi’nde iptal davasý açamamasý (4) ve Mahkemenin anayasa deðiþikliklerini inceleme yetkisinin kaldýrýlmasý (5) ile birlikte artýyor, Baþkanlýk sistemiyle birlikte dünyanýn hiçbir demokratik ülkesinde görülmeyen geri bir sistem yaratýlmýþ olduðu inancý pekiþtiriliyor. Sonuç olarak öneri kuvvetler ayrýlýðý ilkesine aykýrý olarak görülüyor.
Dikkatsizliðin getirdiði itirazlar
Montesquieu’nun “yürütme yetkisi tek kiþinin elinde olmalý” sözüyle kuvvetler ayrýlýðýnýn mantýðýný baþkanlýk benzeri bir sistem üzerine kurduðunu not ederek (1) nolu eleþtiriyle baþlayalým: Bildiride önerinin “mevcut anayasanýn” hükümlerine aykýrý olduðu ifade ediliyor. Ancak öneri, bir genelge, yönetmelik, tüzük veya kanun olmayýp, yeni anayasanýn yargý kýsmýna iliþkin olarak AK Parti’nin tartýþmaya ve deðiþtirilmeye açýk önerilerini içermekte. Yeni anayasa eski anayasayý ortadan kaldýrma iradesinin bir ifadesi, yani bir kurucu iktidar faaliyetidir. Bu yüzden yapýlan önerilerin mevcut Anayasanýn filanca maddelerine aykýrý olmasý eþyanýn tabiatýnýn bir sonucudur. Olmasaydý, yeni anayasa yapýmýndan söz edilmezdi. 1921’i yapanlar, 1876’ya, 1924’ü yapanlar, 21’e, 61’i yapanlar, 24’e ve 82’yi yapanlar da 61’e uygun öneriler getirme derdinde olmadýlar bildiðimiz kadarýyla. Darbecilerin bildiði lex posterior kuralýný hukukçularýn evleviyetle bilmesi gerekir. O halde, bu itirazý bütünüyle dikkatsizliðe verelim.
Halkýn yetkisini kim kullansýn
(2) nolu itirazda haklýlýk payý yok deðil. Zira Venedik Komisyonu raporunda, yargý mensuplarýyla ilgili kararlarýn verileceði bir kurulda tercihan azýmsanmayacak bir sayýnýn yargýçlarýn seçimine dayanmasýný tavsiye ediyor. Bu önemli zira, demokrasi kararlardan etkilenenlerin, kararý veren organlarý seçmesini gerektiriyor. Fakat bu haklý eleþtiri ortaya konarken, üç temel husus gözardý ediliyor: Komisyonun önerisi “çoðulculuðun saðlanmasý” ve adalet talebini gölgede býrakacak bir “mesleki dayanýþma” sorununa yol açmamasý esaslarýyla birlikte anlam ifade ediyor. Çok daha önemlisi, demokratik meþruiyeti devre dýþý býrakacak bir öneriye asla sýcak bakmýyor. Zira yargýçlarýn kararlarýndan esas itibariyle halk etkileniyor. Dolayýsýyla halk adýna kullanýlan yargý yetkisinin kimler tarafýndan kullanacaðý hususu, yargýçlarýn deðil, demokratik temsil organlarýnýn uhdesinde olan bir husustur.
AYM’ye dava açma hakký
(3) nolu itirazýn bu çerçevede hukuki deðeri yoktur. Zira demokratik meþruiyet ancak demokratik temsil organlarý üzerinden mümkündür. Doðrudan halk tarafýndan seçilen Baþkan da demokratik meþruiyet unsurlarýndan biridir ve elbette ki gözardý edilemez.
(4) nolu itiraz herhalde bir dikkatsizliðin ürünü. Zira öneri baþkanlýk sistemine göre hazýrlanmýþ durumda ve baþkanlýk sisteminde Mecliste anamuhalefet olmadýðý gibi, iktidar da yoktur. Olmayýnca Anayasa Mahkemesi’ne dava açma hakký da teknik olarak çok anlamlý olmaz. 1/5 oraný yüksek ise düþürülebilir, ama “anamuhalefet partisi meclis grubunun baþvuru hakký ortadan kaldýrýlýyor” þeklinde özensizliklerden de kaçýnmak gerekiyor.
Oldubittiye getirilmiþ hak
(5) nolu itiraza gelince: Anayasa deðiþikliklerini denetim yetkisi, bildiðimiz kadarýyla hiçbir demokratik anayasada tanýnmýþ deðil. Bazý ülke mahkemeleri içtihatla bu yetkiyi kullanýyor. Türkiye’de Mahkeme 1970 tarihinde kendi kendine bu yetkiyi ihdas edince, 1971 yýlýnda anayasa deðiþtiriliyor ve mahkemenin sadece þekil denetimi yapabileceðinin altý çiziliyor. Ancak Mahkeme 1975 ve sonrasýnda þekil bahanesiyle esas denetimi yapmaya devam edince, 1982 Anayasasý esas denetimi yanýnda þekil denetimini de üç istisna dýþýnda yasaklýyor. Ancak bilindiði gibi Anayasa Mahkemesi 2008 ve 2010 yýlýnda Anayasadaki bu sýnýrlamalarý hiçe sayýp, yetki gaspý yaptý. Kýsacasý Mahkeme’nin iptal kararý verdiði her örnek, yetkisini maalesef sadece kötüye kullandýðý örnek oldu. Böyle olunca, 1970’te oldubittiyle üretilmiþ bu yetkinin bütünüyle ortadan kaldýrýlmasý ve mahkemenin demokratik standartlara uygun iþleviyle sýnýrlý yetkilerle donatýlmasý gerekmiþtir.
Eleþtiri öneriyi gölgelemesin
Evet ortalamayý yansýtan bu eleþtirilerin iþin esasýný ýskaladýðý çok açýk.
Bu eleþtirilerde Türkiye’nin 100 yýllýk antidemokratik mirasýnda yargý tasarýmýnýn önemli bir payý olduðu unutuluyor. Demokratik ilkelere uygun bir hakem-yargý sistemi tasarlamak ve yargýyý topluma ait kýlmak kimsenin aklýna gelmiyor. Böyle olunca da irrasyonel eleþtiriler 2010’dakine benzer bir þekilde, ancak bu defa yeni anayasa yapýlýrken, önerilerdeki temel sorunlarý gölgeliyor.
Meseleyi tartýþýrken, toplumsal farklýlýklarýn yansýtýlmasý suretiyle çoðulculuðun saðlanmadýðý bir yargý sisteminin adalet daðýtamayacaðýný, ayrýca demokratik meþruiyeti saðlanmamýþ kapalý devre bir sistemin yargýyý çeþitli odaklarýn hakimiyetine sokacaðýný hiç olmazsa bu defa unutmasak olmaz mý? Yargý çoðulculaþtýrýldýysa, baþkanlýktan korkmayalým. Deðilse, parlamenter sistem de bizi kurtaramaz!