Yarı finale merhaba

Ziraat  Türkiye Kupası rotasyon anlamında Galatasaray’a çok şey kattı. Galatasaray kağıt üzerinde Türkiye Kupası’nda diğer takımlara göre final için avantajlı taraf. Sarı-Kırmızılılar’ın derbi maçı öncesi alt kategorideki bir takımla maç yapması, az şans verdiği ve oynatamadığı oyuncuların son durumu hakkında belirleyici oldu.

Bu kupa maçları değil miydi, Yasin’i, Olcan’ı ve Bruma’yı ligde oynatmaya sebep. Bu kupa maçları değil miydi; herkesin kendisine öz eleştiri yapıp “Şans bulamadım ki” bahanesini ortadan kaldırdı. Buradan alınan iyi  sonuçla hem Manisa’ya rahat gidilecekti, hem de derbi maçı için moralli olacaktı Galatasaray.

Maça gelince... Semih sakatlıktan sonra toparlayamamış. Emre kadroda yer alabilmek için daha çok çalışmanın ve iş üretmenin farkına varmış. Uzun zamandır görmediğimiz Dzemaili gol atarak ve penaltı yaptırarak sahalara dönüş yaptı. Pandev attığı goller dışında yoktu. Umut ve Burak’ın sadece alternatifi olur bu haliyle. Şu bir gerçek ki, Galatasaray’da her oyuncuda gözle fark edilebilen coşku ve tempo artışı var.

Sneijder takımın maestrosu ve takımı yöneten isimdi. İki takım arasında kadro farklılığı ve kalite anlamında büyük fark vardı. Oyun anlamında Galatasaray’ın her bölümde üstünlüğü vardı ama zaman zaman nadir de olsa Manisaspor etkili pozisyonlar yakaladı. Galatasaray farklı kazandı ve rövanş öncesi tur kapısını araladı.

Derbi öncesi lig ve kupada seri galibiyetler aldı Hamza hoca ile Galatasaray. Ligde liderdi ve en yakın takipçisine 3-4 puan fark atmıştı. Hamza hoca; Gerets ve Fatih hocayı bile geride bırakan performansıyla, kendi evladının neler yapabileceğini, çok daha az ücrete ve kısa süreye rağmen kanıtladı. Artık bizim evlat muhabbetini keselim de kendi insanımıza daha iyi şartlar ve mukaveleler sunalım derim.