Eser KARAKAŞ
Eser KARAKAŞ
ekarakas@stargazete.com
Tüm Yazıları

Yarı şaka yarı ciddi: ABD Anayasası

Cuma yazılarımı çok önemsediğim, olmaz ise olmaz gördüğüm, her türlü gelişmenin yeterli değil ama gerekli koşulu olarak nitelediğim yeni anayasa konusuna ayırmak istiyorum.

 

Bugün de yeni anayasa süreci ile ilgili birşeyler karalamak istiyorum; yazdıklarımı, daha doğrusu sonucunu yarı şaka yarı ciddi olarak niteleyin ama ben yine de size, benim açımdan meselenin ciddiyet boyutunun şaka boyutunu aştığını itiraf edeyim.

Yeni anayasa sürecinde galiba üç konu ön plana çıkıyor.

Birincisi, maalesef, yeni bir metin oluşturma konusunda çok başarılı olamadığımız; AUK’dan (Anayasa Uzlaşma Komisyonu) bir uzlaşma metni çıkması mümkün değil gibi gözüküyor, zaten anayasa yazımında uzlaşma fikri de bana çok cazip gelen bir kavram değil, standartları belli olan bir süreçte uzlaşma bana hep standart kaybını çağrıştırmıştır.

İkincisi, AK Parti’nin ve Sayın Başbakan’ın yeni anayasada başkanlık sistemini ön plana çıkarmaları; bu satırların yazarı parlamenter sistemden yanadır ama başkanlık sistemi de meşru bir sistemdir, tartışılır, siyaset öyle isterse öyle de olabilir.

Üçüncüsü ise barış sürecine paralel olarak yerel yönetimlerin güçlenmesi ihtimali; bu yeni süreçte Türkiye idare biçimi olarak muhtemelen sıkıştığı merkezi anlayıştan çıkacak, daha adem-i merkeziyetçi bir görünüm kazanacak.

Unutmayalım üniter ya da federal sistemler aynı toprak bütünlüğü ilkesi ile uyumludurlar, federal idari biçimlere öcü gibi bakmanın bir anlamı yoktur.

Önümüzde bu üç mesele duruyor: yeni bir metin yazımı çok zor, başkanlık sistemi siyasi erkin gündeminde, muhalefetin bir kanadı da yeni bir idari yapıyı arzuluyor olabilir.

Bu üç meselenin de eşanlı aşılması mümkün.

Önümüzde, elimizde ABD Anayasası örneği var, bu Anayasadan çok büyük ölçüde esinlenecek bir yeni metin her üç sorunu da aynı zamanda çözüme kavuşturabilir ve aynı zamanda aşağıda değineceğim çok önemli başka bir kazanım daha üretir.

Söz konusu olan ABD anayasası olduğu için bu metinden büyük ölçüde esinlenmiş olmanın hem yazım kolaylığı getireceği, hem de meşruiyet sorunu yaratmayacağı da düşünülebilir.

ABD Anayasası başkanlık sistemini de iki küsur yüzyıldır başarıyla düzenleyen bir anayasa; bizde tartışılan başkanlık sistemine itiraz eden aklı başında arkadaşların temel eleştirisi ve korkusu başkanlık sisteminin kendisinden ziyade “Türk tipi bir başkanlık sistemi” ihtimali yani “check and balance” sistemlerinin, yani başkanlık sistemlerinin olmaz ise olmazı çok güçlü denetim ve dengeleme sistemlerinin olmayabileceği.

ABD Anayasası’nda çok güçlü bir başkanlık mekanizması ama aynı zamanda da çok güçlü denetim ve dengeleme kurumları mevcut; ABD Anayasasından büyük ölçüde esinlenelim, bu endişe de giderilmiş olsun.

Aynı mantık adem-i merkeziyetçi, hatta federal idari yapılar için de geçerli; ABD Anayasası federal bir sistem getirmiş ama birçok alanda da çok güçlü bir merkez var.

ABD Anayasasından çok büyük ölçüde esinlenmek, benim için, başkanlık sistemi ve federal bir idari yapıdan da daha önemli olmak üzere, ABD Anayasasının birinci ekinin (first amendment) bizim hukuk sistemimize, anayasal yapımıza AYNEN kazandırılması.

Birinci ekin kabul ediliş tarihi 1791, evet 1791 ve iki temel konuya, ifade özgürlüğü ve laiklik konularına mükemmele yakın çözüm getirmiş.

Madde (birinci ek, 1791) ifade özgürlüğünü genişletmiyor, Kongreye yani yasamaya ifade özgürlüğünü sınırlayacak kanun çıkarma yasağı getiriyor; böyle yasağa can kurban.

Aynı ek ve bu eki yorumlayan ABD Federal Mahkemesi laiklik meselesini de bir bütçe meselesi haline getirmiş, her inanca, örgütlenmesine ve uygulamasına bütçe gelirlerinden kaynak aktarılmasını yasaklamış; doların üzerinde dini ibareler var, Kongrede konuşma öncesi dua da edilebilir, istavroz da çıkarılabilir ama dini örgütlenmelere kamu kaynağı aktarılamıyor yani bir Diyanet İşleri Başkanlığı yok, papazlar devlet memuru değiller.

Milli görüş geleneği, hatırladığım kadarıyla, laiklik konusunda hep “ABD’deki laiklik” örneğini verir idi, işte elimizde mükemmel bir fırsat var.

ABD Anayasasından çok ama çok büyük ölçüde esinlenelim, bugün tartıştığımız sorunların çok büyük bölümü izale olacaktır.

Lütfen kimse bana ABD’nin farklı tarihinden bahsetmesin, ben de onlar kadar biliyorum; tarih, sosyoloji toplumu anlamaya, yorumlamaya yararlar ama hukuk yapımında tarihin ve sosyolojinin yeri olmamalıdır, öyle olursa, bizde de, bir düşünelim, neler neler hukukta yerini bulur.