Her zaman ki köþenizde Her zaman ki barýnýzda Önünüzde viski ve havuç
Ve bir eliniz çenenizde
Kaþýnýz hafifçe yukarýda
Bakýþlarýnýz ne kadar bilgiç
Hiçbir þey üretemeden
Sadece eleþtirirsiniz
Sinemadan siz anlarsýnýz
Tiyatrodan müzikten
Heykel resim edebiyat
Sorulmalý sizden
Ekmeðin fiyatýný bilmezsiniz
Ama ekonomik politika
Karýlarýnýzý döverken siz
Ne kadar bilimselsiniz
Bu yaz yine güneydeydiniz
Bol raký güneþ ve deniz
Her þey bir harikaydý ancak
Yerli halký beðenmediniz
Burda da orda da o ayný barlar
Hep o yarým porsiyon aydýnlýk
Ayný çehreler ayný laflar
Vallahi hiç deðiþmemiþsiniz
Rahmetli Cem Karaca’nýn 12 Eylül darbesi sonrasý iltica ettiði Almanya’da yazdýðý orijinali Almanca “Beim Kaffee” olan “Yarým Porsiyon Aydýnlýk” þarkýsýnýn sözleri.
Cumhurbaþkaný Erdoðan “Muhtarlar Buluþmasý”nda hatýrlatýnca þarkýnýn tüm sözlerini yayýnlamak doðru olur diye düþündüm. Baþka da sözüm yok...
Çeyrek Porsiyonlar
Yarým porsiyonlarý Cem Karaca yerin dibine sokmuþ zamanýnda. O günden bugüne milim deðiþiklik yok aydýn müsveddelerinde.
Ama bir de çeyrek porsiyonlar var ki, onlar hiç utanmýyor arlanmýyorlar. Bugünlerde popüler olan “Hatefull Eight” filminin yönetmeni Tarantino’nun 2012 yapýmý “Zincirsiz” (Unchained) filmini de izlemenizi öneririm.
O filmde, Tarantino’nun deðiþmez oyuncularýndan Samuel L. Jackson, “efendisine sadýk zenci kahya” karakterini muhteþem canlandýrýyor. O kadar sadýk ki kendini efendisi gibi beyaz sanýp kendi ýrkýna yapmadýðýný býrakmýyor. (filmi izlemediyseniz “Aðanýn malý gider kahyanýn caný yanar” sözü de iþe yarar)
Peki bu zenci kahyanýn, çeyrek porsiyonlarýn, Türkiye’deki karþýlýðý kim diye sorarsanýz Hürriyet yazarý Ahmet Hakan özelinde aklýnýza kim geliyorsa onlardýr ki bunlara yarým porsiyonluk aydýnlar da dâhil.
Bu Ahmet Hakan, öyle yanar döner ki, aldýðý talimat gereði üç beþ gün Cumhurbaþkanýna þirin görünüp kalan günlerde elinden gelen dezenformasyonu, tezviratý yapýyor.
Son örneði dünkü yazýsý.
Selahattin Demirtaþ’ýn öðretmen olan eþi belki bilmiyorsunuz ama Diyarbakýr’da görev yapýyor. Ama yine dünki Star gazetesinin manþet haberinde belirtildiði gibi 775 gündür (iki yýldan fazla bir süre) rapor alýp iþe gitmiyor. Ama ayný raporlu öðretmen iþe gitmesine engel olan hastalýðýna raðmen 3 bin 50 metre yüksekliðindeki Nemrut Daðý’na týrmanabiliyor.
Ýþte bundan rahatsýz olmuþ Ahmet Hakan. Diyor ki “Ayýptýr, siyasilere eþleri çocuklarý üzerinden saldýrmayýn”
Ýyi de madem bu kadar hassassýn, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn eþine kýzýna, oðluna en aðýr ifadelerle saldýrýldýðýnda, en galiz küfürler edildiðinde bu hassasiyetini niye görmedik Ahmet Hakan?
PKK’nýn siyasi uzantýsýna dokunulduðunda caný acýyan Ahmet Hakan FETÖ’yü de boþ geçmiyor. Pensilvenyalýyý arkalýyor. Necip Fazýl’ýn “Surda bir gedik açtýk mukaddes mi mukaddes” ile baþlayan þiiriyle Diyarbakýr Sur’daki teröristleri arkaladýðýný düþünenlere “Necip Fazýl’ýn þiirini okudu ne var bunda, siz de okuyorsunuz” diyor. Oysa Pensilvenyalýnýn o þiire “ey kahpe rüzgar -Yezid’lerin, Haccac’larýn, Tiran’larýn estirdikleri, gelip geçici, sun’i rüzgarlar- hangi taraftan esersen es!.. cümlesini eklediðini özellikle perdeliyor.
Ahmet Hakan; efendilerin bunlarýn arkasýnda durmaktan vazgeçti, bir zenci kahya olarak senin canýnýn yanmasýna gerek yok. Rahat ol. Dönebildiðin kadar dön. Kimse bir þey demez sana.