101 yýl önce bugün, 28 Ekim 1923 akþamý, Ankara'da, Meclis Baþkaný da olan Paþa, bizzat kendi tayin ettiði mebuslardan oluþan 2. Meclis üyelerinin ekseriyetinin de Ankara'da bulunmadýðý bir sýrada, 'Yarýn Cumhuriyet ilân edeceðiz..' diyor ve Meclis ekseriyetinin bulunmadýðý bir sýrada, 335 mebustan 156'sýnýn, yani ekseriyet için gerekli 11 oy noksanýyla 'Cumhuriyet' ilân ediliyor..
Ama, o günlerde bu gibi kelime ve terimlerin cazibesi matematik hesaplarýný bir kenara býraktýrýyormuþ herhalde.. Çünkü, 1917'de Rusya'da meydana gelen komünist devrim de, en küçük komünist grup olan 'Bolþevik'ler eliyle gerçekleþtirilmiþti..
Asýl büyük komunist grup, 'Menþevik /ekalliyet/ azlýk' diye isimlendirilirken; Lenin liderliðindeki en küçük komünist parti, 'Bolþevik / ekseriyet/çoðunluk' diye isimlendiriliyordu.
*
Ekranlarda sýkça görülen bir tarihçi, 2-3 gün önce, bir kanalýn ekranýnda, 'Cumhuriyet kelimesi Arapçadýr, ama Araplar bu kelimeyi bilmezler.. Cumhuriyeti biz ürettik' diyordu.. Halbuki, 'cumhur' kelimesi, 'Bir halkýn veya belli bir sosyal kesimin ekseriyetinin rey ve iradesi' mânâsýnda daima vardý.. Bu durumu anlatmak için kadîm eserlerde 'cumhûr-u ulemâ'nýn rey ve iradesi bu yöndedir..' gibi açýklamalar asýrlarca bilinir..
Yani, 'Cumhuriyet bilinmezdi, biz ürettik' demek için her halde o tarihçi gibi olmak gerekiyor..
Evet, 28 Ekim 1923 akþamý açýklanan Cumhuriyet'i bilmeyenler vardý.. Onlar, 1789- Fransýz Ýhtilali'nden sonra 'republique' kelimesinin Osmanlý efkâr-ý umûmiyesine Cumhuriyet olarak çok öncelerden yerleþtiðini görmezlikten gelebilirler.. Ama, Cumhuriyet diyerek yeni bir sistem getirenler, týpký Fransa'daki Jakobenler gibi, tepeden inmeci yöntemleri esas almýþlardý.
Ama, daha da ilginç olan þu ki, halkýn ekseriyetinin haberi olmadan, bir kiþinin tek baþýna Cumhuriyet'ten söz etmesi ve ne kadar 'cumhurî' bir tavýrdý? Ki, bu görüþünü açýklayan M. Kemal, daha sonra 1923 ve sonrasýndaki yaptýklarýný 'Cumhuriyet inkýlabý' adýna yapmýþtýr, ama, halkýn cumhûru'nun haberinin olmadýðý nice yabancý , baskýcý ve kelleler kopartmak tehdidi ve uygulamalarýyla yaptýklarýný, çok önceden, 'millî bir sýr' olarak uzun zaman içinde sakladýðýný belirtmiþtir.. Ama, saltanata son verilirken, onun yerine gelen sistem, hâlâ 'Cumhur'un iradesi' denilerek, halkýn cumhuruna ne aðýr baský ve nice dayatmalarýn 'Halka raðmen, halk için..' denilerek, sahnelendiðini hatýrlamazsak, 'Yaþasýn Cumhuriyet!' diyebiliriz..
Bu vesileyle belirteyim ki, bu satýrlarýn sahibi, 'gerçek bir Cumhuriyet yönetimi'ni, inancý açýsýndan, saltanattan çok daha fazla tercihe þayan bulmaktadýr. Hz. Peygamber (S)'den sonra Ümmet'in baþýna getirilen ilk 4 Halife'nin, Müslüman halkýn ekseriyetinin rey ve iradesini ortaya çýkaran istiþare yoluyla belirlenmesi, buna en çarpýcý örnektir.. Ki, bu konuyu, 1973 yýlýnda 'Bâb-ý Âli'de SABAH' gazetesinde günlük yazýlar yazarken, bir yazýda, 'Þeriat Cumhuriyeti' baþlýðýyla yayýnlamýþtým..
*
Ancak bu konuya, deðinmeden, yukarda söz konusu olan tarihçi, dünkü yazýsýnda, tarihî konularda kendisi gibi düþünmeyenleri aþaðýlamaya çalýþýrken, M. Kemal'in kumandaný olduðu 7. Ordu'yu, Gazze ve Nablus, Kudüs, Þam, Haleb, ve Islahiye üzerinden Adana'ya kadar geri çekiþini, büyük baþarý diye alkýþlýyordu.
Ama, o büyük baþarýsý için, kendisine yeni rütbe ve unvanlar verilmesini, Alman mareþali Liman von Sanders aracýlýðýyla Sadrâzam Müþir (mareþal) Ahmed Ýzzet Paþa'dan isteyen yazýsýna, Sadrâzam Paþa'nýn, 'maðlub olan komutan'a kahramanlýk niþan ve rütbeleri de yeni mi çýktý?' þeklindeki cevabî yazýsýna deðinmiyordu.
Evet, orada ciddî bir savaþ verilmemiþtir..
Üstelik de, söz konusu Paþa, Veliahd Vahiduddin'nin 20 günlük Almanya gezisine 'seryâver /baþ danýþman' sýfatýyla katýlmýþtý. Almanya'ya gitmiþ ve dönüþten hemen sonra da, böbrek rahatsýzlýðý gerekçesiyle, tedavi için, o zamana göre büyük bir meblað olan 1000 Osmanlý lirasý da harcirâh (yol masrafý) olarak verilip, savaþ þartlarý ortasýnda Avusturya'nýn Karlsbad þehrine gönderilir ve orada yaklaþýk 4 ay kadar kalýr.
Ama, sona doðru yaklaþmakta olan 1. Dünya Savaþý aleyhimizde iþlemektedir ve M. Kemâl'in de ülke içinde olmasý elbette düþünülür.. Bunun için de Ýstanbul'a dönmesi emredilir. O zaman, orduda disiplinin ne kadar bozulduðunu göstermesi açýsýndan nakledilmesi gerekir ki, M. Kemal, yâveri Cevad Abbas'a, 'Ciddî bir sebep olmadýkça.. Geri dönmek istemediðini ' bildirir. Ancak, Sadrâzam Ahmed Ýzzet Paþa'nýn, Cevad Abbas'a, 'Paþana haber ver, hemen dönsün..' þeklindeki kesin emri üzerine dönmek zorunda kalýr.
Tam o günlerde, Sultan Muhammed Reþad vefat eder ve Vahiduddin, 4 Temmuz 1918 günü taht'a geçer. 1. Dünya Savaþý'nýn Osmanlý, Almanya ve Avusturya' gibi önemli güç merkezlerinde cebheler birer birer çökmektedir ve Savaþ'ýn son demleridir..
Tam o sýrada, Sultan Reþad'ýn vefatý ve yeni cülûs haberini alan M. Kemal Paþa, Baþmâbeyn baþkâtibi Lûtfî (Simavî) Bey'e gönderdiði telgrafta, 'Ûbûdiyet (kulluk) ve tâzimât-ý çakerânemin (kullara mahsus derin saygýlarýmýn) zât-ý þahâneye arzýný ricâ ve zât-ý âlilerinize takdîm-i ihtiramât eylerim efendim..' diye yazar.. Ve, Vahiduddin'in taht'a çýkýþýnýn 1 ay sonrasýnda, 4 Aðustos 1918 günü Avusturya'dan Ýstanbul'a döner.
Bu arada, Sultan Vahiduddin ise, Osmanlý Cebhelerinde de kötü gidiþi ve idare edilemediði kanaatine vararak, Enver Paþa'yý 14 Aðustos 1918 günü Baþkomutanlýk Vekaleti'nden alýr, Harbiye Nâzýrlýðý ise, henüz de uhdesinde býrakýlýr.
15 Aðustos 1918 günü M. Kemal Paþa, Filistin ve Suriye'deki 7. Ordu Kumandanlýðý'na tâyin olunur.
M. Kemal, bu yeni vazifesinde yapacaðý bir þey olmadýðýný düþünür. Ama, gitmek zorundadýr..
Elbette, böbrek rahatsýzlýðý gerekçesiyle, Avrupa'da aylarca süren tedaviden sonra, savaþ cephelerinden ve þartlarýndan uzak kalan bir kumandanýn, dönüþte hemen Filistin ve Suriye'deki 7. Ordu Komutanlýðý'na tâyin edilmesi ve cebhe durumunu kavramakta da intikal zorluðu yaþanacaðý da hesab edilmiþtir herhalde, ama, durum son derece kritikti.
Nitekim, cebhelerde arka arkaya alýnan yenilgiler de bu durumu doðrulayacaktý.
Ýngiliz Ordusu, Suriye'de, (Alman mareþali) Liman von Sanders'in kumanda ettiði Yýldýrým Ordularý Grubu kuvvetlerini bir gece baskýný sonunda daðýtmýþ ve savunma cebhesinin merkezinde Mirlivâ (tuðgn.) Mustafa Kemal'in kumanda ettiði 7. Ordu'nun sað kanadý da 18 Eylûl 1918'de çökmüþ ve 19 Eylûl'de Nablus, 1 Ekim'de Þam, 3 Ekim'de Baalbek, 6 Ekim'de Humus ve 27 Ekim'de de Haleb derken; böylece bütün Filistin ve Suriye Ýngilizlerin eline düþmüþ ve verilen büyük kayýplardan sonra, M. Kemal Paþa, güçlerini Islahiye'ye çekmiþtir.
Bu arada, 8 Ekim 1918'de de Tal'at Paþa Hükûmeti istifa etmiþtir.
Söz konusu ünlü tarihçi bu konularý hatýrlatmaksýzýn M. Kemal'in 2 haftalýk 'Yýldýrým Ordularý Komutanlýðý'ndaki vurgu cezzabiyetine aðýrlýk verir..
*
Sonrasý mý?
Birinci Dünya Savaþý son demlerinde, Rusya'daki yaklaþýk 300 yýllýk Romanof Hanedaný çöker, Bolþevik /komünist devrimi olur..
Savaþýn sonunda ise, maðlub olan Avusturya-Macaristan Ýmparatorluðu ve Habsburg Hanedaný, Almanya'daki Hohenzollern Hanedaný ve Ýtalya'daki imparatorluk da çöker.. Ve Osmanlý da çöküþü sürecine girmiþtir.. Savaþýn galibi olan Ýngiliz emperyalizmi, dönemin Amerikan Baþkaný Wilson'un desteðini ve 'Wilson Prensipleri' denilen ve maðlûblar üzerindeki etkinliði derinleþtirmek için sunulan 'ulus-devlet' modellerine yöneliþ teþvik edilir.. Osmanlý'yý parçalamak için de çok etkili bir silahtý o 'prensip'ler..
*
Bu tarihî süreci hatýrlatmaksýzýn, 100 yýl öncelerdeki yakýn tarihi, üstelik de bir takým 'kanunî koruma zýrhlarý'yla kuþatýlan isimlere dayanarak yazmak, anlamak nasýl olur?
Evet, 'Yaþasýn gerçek Cumhuriyet..' Ama, saltanat sistemlerinde bile görülmeyen jakobenist / tepeden inmeci dayatmalarla gelen yönetim þekli ise???..
1789-Fransýz Ýhtilali'nin liderlerinden birisinin, ölüm yataðýndayken, eski bir arkadaþýna, 'Cumhuriyetin diktatörlük günleri ne güzeldi, dostum..' deyiþi, hâlâ, baþka sözde cumhuriyetçilerin hasretle andýklarý cumhuriyet saltanatý günlerine dair sözlerinde yankýlanmakta deðil mi, kendi ülkemizde de..