Yarın ne olabilir?

Dünya üzerinde büyük bir değişim yaşanırken bizi  ne etkiler? Üstelik bu dönüşümün önemli bir yerinde isek sadece çevremizdeki olayları seyretmekle yetinemeyiz. İkinci Dünya Savaşından sonra oluşan yapı kayboldu ama yerine ne geldiği açık değil. Bu konuda iki yaklaşım vardır. Dünyadaki devletler birer aktördür ve onların davranışlarının tümü yeni bir yapı oluşturur ya da bana göre, dünya üzerinde büyük güçler yeni bir yapı oluşturmaya çalışır ve onun sonuçları yeni durumu gösterir.

Bireylerin düşünceleri kendi ülkelerinin, soylarının ya da temel ilkelerinin dünyayı etkileyeceği biçimindedir. Mesela Suriye’yi yönetenler dünyayı etkilediklerini düşünürken, bu olay o devletin hiçbir projesine uymayan büyük güçlerin senaryoları olabilir. Dünyada her ülkenin vatandaşları kendi ülkelerini önemli görür ve davranışları ile dünyayı bir ölçüde etkileyeceğini düşünür. Temelde büyük güçler bu düşünceyi destekler ve her ülkenin bir etkisi olduğu düşüncesini yansıtırlar.

Burada bir ülkenin vatandaşları değil onları idare edenler ve yaşanan şartlar belirleyicidir. Mesela Mısır’daki iç savaş Mısır’ın yeni yapı içindeki yerini belirlemek için tezgahlanmıştır.

Buradan bazı ülkeleri çok büyüttüğüm, onların devletinin ve halkının dünyayı yönettiğini söylediğim sanılır. Oysa devletler önlerindeki imkanları doğru kullanırsa yeni yapılanmaları belirleyen, en azından etkileyen konuma geçerler.

***

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde nasıl etkileneceğini tahmin edelim. Siyasal yapımızdaki farklılıklar diğer ülkelerle düşüncede birlik olmamızı engeller. Muhalefet partilerimizden biri aynı soydan gelenleri birlikte yapmak arzusundadır. Diğer soylardan gelenler ülkemizden uzak durur. Diğer muhalefet partimiz tarihten gelen bir ideolojiyi savunduğu ve en geçerli düşüncenin kuruluş felsefemiz olduğuna inandığı için yılların getirdiği yenilikleri dışlar.

Devlet kavramını algılamamızda bir yanlışlık vardır. Kurumlar kendilerini farklı hatta en güçlü görürler ve kendi aralarında rekabet bile oluşur. Türkiye güvenliğimizi sağlayan kurum olarak orduyu kabul eder ve diğerlerinin eylemlerinin güvenliği etkilemeyeceğini düşünür. Bu nedenle önümüzdeki günlerde ekonomiyi kullanarak bizi etkisiz hale getirmek isteyenler gözden uzak tutuluyor ya da onun davranışlarının güvenlikle ilgili olmadığı düşünülüyor. Oysa kurulduğumuzdan beri bir savaşa girmedik ama büyük güçler ekonomiyi kullanarak bizi yönlendirdiler. Bu durum bizim ekonomi anlayışımızdan ileri geliyor. Bize göre ekonomi rakamlarla tarif edilir ve anlaşılır. Mesela ihracatımız hızla artmaktadır ama ithalattaki artış da hızlıdır. Dış ticaretimiz bir sorunken başarı sayılmaktadır. Bir ekonomi sadece rakamlarla değerlendirilemez. Ayrıca bu rakamların niteliğine bakmak lazımdır. Önümüzdeki dönemde, eğer bir operasyon düşünülürse, ekonominin kullanılması söz konusu olabilir .

Yani dünyaya yeniden şekil verenler ülkemizdeki muhalefet anlayışını olumsuz karşılayacak ve olaylara kahramanlık ve vatanseverlik açısından bakıp maddi unsurlara yer vermememiz olumsuz karşılanacaktır. Dünyadaki yerimiz ve iyi kullanılırsa insanlığa bakış açımız bölgeyle bütünleşmemizi sağlar. İyi yönetilirse imkanlarımız bugünkü yerimizi daha etkili bir konumla değiştirmemizi sağlar.