Büyük gerilim anlarý ve çatýþma hallerinde kaçýnýlmaz olan þey dil ve üslubun “eski güzel günler”deki gibi olamamasýdýr. Sertlik sertliði, öfke öfkeyi körükler ve geliþtirir. Bilhassa bugün olduðu gibi, birbirlerini hedef almalarý en son düþünülecek kesimlerin yaþadýðý gerilimde bu hal daha da dramatik olur. Öyle de oluyor...
Askerin, darbe yargýsýnýn, gezi parký gibi olaylara yatýrým yapanlarýn yapamadýðýný yapmaya kalkan, seçilmiþ bir hükümeti yeni bir darbe giriþimiyle devirmeye; o hükümetin liderini siyasal denklemin dýþýna çýkarmaya kalktýðýnýzda böyle bir ortamý zaten planlamýþsýnýz da demektir. Hem böylesine büyük bir iþe kalkýþýp hem de “yarýn yüz yüze bakmak” gibi sözler edemezsiniz. Zira, operasyon dediðiniz þeyin temel amacýnýn yarýn ortada bakacak yüz býrakmamak olduðu besbellidir...
Dolayýsýyla, en tepeden baþlayarak, herkesi hedefe koymak, bütün itibarlara suikast tertipleyip sonra da yarýnlardan bahsetmek insanlarýn kýzgýnlýðýný artýrmaktan baþka iþe yaramýyor.
Suriye’nin mazlum insanlarýna giden TIR’larýn yolunu gözleyenlerin, medya üzerinden operasyonlarý bütün hýzýyla devam ettirenlerin ayný anda dilden, üsluptan ve yarýnlardan bahsetmeleri bu yüzden garip oluyor.
Cemaat medyasý yazarlarýnýn, yorumcularýnýn; kural tanýmayan ölçüsüz saldýrýlardan ve bugüne kadar hiçbir vak’ada göstermedikleri gazetecilik maharetlerinden fýrsat buldukça bu bahsi açmalarý kimseyi ilgilendirmiyor.
Sonuçta Baþbakan’a “Firavun” denilerek çýkýlmýþ bir yoldan bahsediyoruz, daha ötesi var mý?
Tek amacý kýz çocuklarýna yurt imkanlarý saðlamak olan bir vakfý terör örgütü yaftasýyla yok etmeye; sessiz sedasýz ve gösteriþsiz hayýr hasenat yapmakta olan iþadamlarýný da bu uydurulmuþ suçtan dolayý tevkif etmeye niyetlenmiþ bir düþmanlýkla gözlerini karartanlar, dostluk-kardeþlik bahsi açmadan önce kendilerine bakmalýdýr.
Nasýl devletin atacaðý her adýmda daha demokrat ve daha hukuki davranmasý gerekiyorsa, cemaatin de bundan sonra açýk, þeffaf ve dürüst olmak mecburiyeti vardýr.
Olup bitenlerle ilgisi yokmuþ gibi bakýnmak, yaþananlardan habersizmiþ gibi davranmak dönemi bitti artýk. Cemaat, bir yerden baþlamak istiyorsa, herkesi ikna edecek bir dil kullanmalý; topluma ve bütün muhataplarýna karþý çýkýp ne yaptýðýný ve neden yaptýðýný açýklamalýdýr. Cemaatin topluma bu borcu asla geçiþtirilemez, muhakkak ödenmelidir.
Ülkenin makul ve büyük çoðunluðunun yüzündeki asabi bakýþlar bir yana... Onlar dikkate alýnsaydý zaten milli iradeye suikast tertiplenemezdi. Yüzlerce yýllýk gelenekten gelen ve manevi bir sýrla sývanmýþ vazo kýrýldý. Gülen cemaati, bütün cemaatlere peþinen ve karþýlýksýz kredi açan engin hoþgörü atmosferini gönüllü olarak terk etti.
O fasýl ne yazýk ki çoktan geçildi.
Ama umarýz ki, cemaatin temiz, iyi niyetli ve sadece maneviyat düþünen tabanýndan gelen sesli ve sessiz reaksiyonlar bazý þeyleri düþündürür. Düþündürür de oradan o çok bahsi geçen nefis muhasebesine bir yol açýlýr.