Türkiye’de boþanma oranlarýnýn her geçen yýl artmasýnýn en büyük sebebi evli çiftlerin birlikte televizyon programlarýna yarýþmacý olarak katýlmalarýdýr.
Geçen gün mutat olduðu üzere belgesel seyrederken birden elim kumandaya çarptý ve büyük kanallardan biri açýldý. Panikle kanalý deðiþtirmeye çalýþtýmsa da kumanda iþlemeyip baþarýsýz olunca son çare olarak o varoþ programlarý görmemek adýna elimle gözlerimi kapadým. Sonra “Dur biraz bakayým, halkýmýz neler seyrediyor” düþüncesiyle gözlerimi açtým ve izlemeye koyuldum. Bir yarýþma programý... Evli çiftler tuhaf hareketler yapýyordu ve hediye paketi yapýlmýþ bir araba duruyordu. Duyduklarým ise daha þaþýrtýcýydý. Ödül kazanmak için birbirlerine baðýrýp çaðýranlar mý dersiniz, olmadýk hakaretler savuranlar mý... Utancýmdan yerin dibine geçtim. Sonra kendi kendime “Senle ne alakasý var? Sen niye utanýyorsun ki? Saçmalama!” dedim.
Evli çiftleri yarýþma programýna çýkarmak acaba ne kadar doðru? Diþ macunundan bile kavga çýkarabilen insanlardan bahsediyoruz. Çayýn demi az olmuþ diye birbirlerine kafa atabilen canlýlar bunlar. Siz bir de iþin içine ödül katýyorsunuz ve bu insanlarýn akýl saðlýklarýný kaybetmeleri adýna son hamleyi de yapmýþ oluyorsunuz. Bakýn evdeki eften püften hadiselerde, üstelik ortada ödül namýna bir þey yokken kavga ediyorlar diyorum. Kime diyorum ki ben?
“Bir insaný en iyi yolculukta ve karanlýkta tanýrsýn” demiþler. Yolculuk tamam da karanlýk? Atasözlerine revizyon þart. Neyse ki konumuz bu deðil. Programý seyrettikten sonra evlenecek çiftlere birbirlerini iyice tanýmalarý için bu tarz bir yayýna çýkmalarýný tavsiye ediyorum. Orada çirkefleþiyorsa hemen ayrýl. Orada sana çok iyi davranýyorsa içten pazarlýklýdýr. Normal hayatýndaki gibi davranýyorsa sinsidir. Sonuç olarak seninle öyle bir yarýþmaya geliyorsa bir daha düþün.
GÖRÜMCE, ELTÝ DE NE?
Ben zaten insanlarýn evlenmesine çok þaþýrýyorum. Evlilik çok zor bir þey ve bazen yýllarca sürebiliyor. Üstelik bu evlilik Türkiye’de gerçekleþtiyse iki aile evlenmiþ oluyor. Kayýnbirader, elti, görümce gibi gerçekten korkutucu isimlere sahip tuhaf insanlar çýkýyor ortaya. Derken sorunlar baþgösteriyor. Çiftler düðünü müteakip birkaç aydan sonra evliliklerini kurtarmak için Vietnam gazisi gibi terapilere katýlýyor.
Evlenen arkadaþlardaki deðiþim de bir acayip. Ýnsanlar evlendiklerinde tam anlamýyla baþka bir organizmaya dönüþüyor. Dostoyevski’den, Tolstoy’dan bahseden, dünyayý ve hayatýn anlamýný sorgulayan insanlar birtakým beyaz eþyalar beðenip biriyle ayný evde yaþamaya baþlayýnca “Þu kanepeyi biraz sola alýp konsolu saða çeksek salona farklý bir hava gelmez mi?” cümlesi üzerine saatlerce konuþabiliyorlar. Hormonlar mý deðiþiyor, anlamadým. Ýbret verici.
Eskilerde yapýlan görücü usulü evlilikler daha uzun sürüyormuþ. Adam kadýný hiç görmemiþ. Annesi veya ablasý görüp beðenmiþ ve uygun bulmuþ. Bir kere müthiþ bir heyecan var. Acaba nasýl biri çýkacak? Evliliðin ilerleyen yýllarýnda birbirlerini beðenmemeye baþlamalarý da mümkün deðil. Çünkü zaten baþta beðenen onlar deðildi.
Ayrýca yüzde 100’lere varan evlenme garantisi de cabasý. Kaçýmýz evlenecek insan bulabiliyoruz? Bugüne kadar kýz tavlamaya harcadýðým enerjiyi fiziðe, astronomiye verseydim þu an bir bilim adamýydým. Beni bir kenara býrakýn ülkedeki milyonlarca gencin birbirlerini tavlama adýna harcadýðý milyarlarca saati bir hesaplayýn. Milli servettir bu. Alýnan hediyeler, yapýlan telefon konuþmalarý, sýnavdan kalýp okulu uzatmalar... Oysa ki anneniz 15 lira vererek girdiði hamamda sizi devasa bir maddi külfetten kurtarýyordu.
Yok çaðdýþýymýþ, bu devirde olur muymuþ, demeyin. Görücü usulünü ufak revizyonlarla günümüzde de devam ettirmeliyiz. Baþka yolu yok.