“Yaþamayý deneme”

"Sevgili Dostum!..

«Ýnsanlardan çok þikayet ediyorsun. Unutma, eksiksiz insan yoktur.» diyorsun ki, bunu bana ilk sen söylemiyorsun. Bir gün ablam, «insan seninle konuþunca sýkýntý basýyor. Senden kaçarlar, yalnýz kalýrsýn!» demiþti.

Onlar benden kaçýyorlar, ben de ters istikamete doðru onlardan kaçýyorum.

- Eksiksiz insan yoktur.

Ne doðru!

Ama eksikliðini gidermeye çabalayandýr ki insandýr.

Sevgili Dostum!..

(...)

Dünya deðiþti

artýk hiçbirimiz

hepimiz için deðiliz

rüzgârlarýmýz ayrý...

tek tek de bir hiçiz

dalgalar ayýrýrken beni bizden

hepimiz «insana» yabancý.

Sevgili Dostum!..

Sessizliði, farelerin kuþ cývýltýlarýna benzer seslerle bozduðu odamda, aklým fikrim karýncalarla dopdolu. Rüzgar aðaçlara türküsünü söyletir, yaðmur penceremin camýný týklatýr ve ben üþümeyi unutmaya çalýþýrken, þu kalem tutan parmaklarým, nasýl gördüðünü kestiremediðim gözüm ve harikalar diyarý beynimle, karýnca yuvasýnda kendini dinleyen ve tetkik eden bir karýncayým.

Karýncalar ve ben...

Bir adýmda belki bir karýnca cemiyetine son veren insan...

Ýnsana göre karýnca ne kadar küçük olursa olsun, yine de nisbet...

Dünya büyüklüðü ile nasýl bir toz zerresinin karþýlaþtýrýlmasý mümkün deðilse, evrene nispetle dünya o kadar küçük ki...

Toz zerresi ve üzerinde bilmem kaç bin senedir yaþayan insanlar.

Ýnsan, ayaðýnýn yanýnda karýncanýn pek küçük kaldýðýný görüp, onun acýsýný mühimsemez de, kendi baþýna gelen bir acýdan, her þeye karþý isyan eder.

Ýnsanlar ve karýncalar...

Ayaðým yere deðiyor; þükür ve tevekkülün yanýndayým.

Sevgili Dostum!..

(...)

Düþünüyorum da, ömrümüz hasretlerden meydana gelmiþ bir zincir. Kimi ekmeðe, kimi çocukluðuna, kimi gençliðine, kimi sevgilisine, kimi sevmeye, kimi sevilmeye, kimi arkadaþa, kimi þuna, kimi buna... O bunu bekler, bu þunu bekler, öbürü bekleyiþi bekler. Her kavuþma, baþka bir hasrete yol...

Yaþarken yaþamaya hasretiz!...

Unuttuðumuz rüyayý, damaðýmýzda kalmýþ bir tad hissiyle hatýrlamaya çalýþýyoruz. O mu, bu mu, þu mu? Ýþte ömür!..

Sevgili Dostum!..

Artýk bin bir yol aðzýnda ne yapacaðýný kestiremeyen KÝM deðil, kararlý ve yürüyeceði yolu belirlemiþ bir KÝM var. Ötesi nasib...

«Kendini bil!..»

«Ben», mesafesizlik içinde uzaklýðým.

Zamanýn temposu içinde bu uzaklýðý yakýnlaþtýrmaya çalýþacaðým; bunun için yaþýyoruz.

Ve þuurumla, uykusunun mahmurluðunu atmaya çalýþacaðým þuurumun.

Her yokuþta, bir sonraki davetin kabulcüsü olacaðým.

Ve yürüyeceðim gücüm yettiðince yolumda.

Unutmayacaðým, pijamalýk kumaþtan «smokin» yapýlmayacaðýný.

Ve biliyorum, ancak ayakta durabilenler ayakta tutabilir.

Biliyorum artýk, sonuca ulaþacak þekilde baþlamam, bitirmek kadar zor olduðunu.

Ve biliyorum, yola pazarlýksýz atýlmak gerek.

Ve dua; vesile için...

Sevgili Dostum!..

(...)

Hayâlle gerçek arasýnda ne kadar büyük uçurum olursa olsun, içinde bulunduðumuz topluluðun durumu ne olursa olsun, bu bizi kararlýlýðýmýzdan döndürmemeli ve sulandýrmamalýdýr. Eðer biz, bize bakanlara, karanlýktaki ateþ böceði kadar ýþýk verebilecek duruma gelirsek, ne kazanç!..

Sevgili Dostum!..

(...)

Karýncalarýn savaþýndan bana kalan ders, baþý koptuðu hâlde ýsýrdýðý yeri býrakmayan karýncalarýn hâliydi.

Ey ümit, en koyu ümitsizliklerde bile sen varsýn!.."

* Bu derlemeyi, özellikle gençlere sürekli umutsuzluk aþýlayanlara mukabil genç kardeþlerime uzun hayat yolunda kýlavuz olacaðýný düþünerek Mütefekkir Salih Mirzabeyoðlu'nun Yaþamayý Deneme adlý eserinden yaptým.