“Hukuk hepimize lazým”, bu sözü Ergenekon soruþturmasý baþladýðýndan beri çok kereler iþittik.
Bunun dolaþýma girmesi bile Türkiye için bir seviyeyi ifade ediyordu, 80’lerin 90’larýn iklimini hatýrlayanlar için.
Daha öncesine gitmiyorum bile.
Evet, “her nefis hukukun herkese lazým olduðu gerçeðini bir gün tadacaktýr” da diyebiliriz.
Millet ile devleti ayrý bütünlükler olarak ele alan, devletin insan için deðil insanýn devlet için olduðu varsayýmýndan hareket eden bir zihniyetin kodlarý çözüldükçe, ‘derin devlet’ dediðimiz yapý deþifre oldukça önceden hukuktan þekvacý olmayanlarýn konuþmaya baþladýðýný gördük. “Hukuk bir gün herkese lazým” diyorlardý.
Koskoca vesayet düzeni deðiþiyordu, devlet içindeki çeteler deþifre oluyordu, hükümeti devirmek için yürütülen seminerler faþ oluyordu...
Bu kadarcýk mýzýklanmaya kulak verecek halimiz yoktu!
Maalesef böyle bir ruh hali vardý; Türkiye Cumhuriyeti ilk kez askeri vesayetle yüzleþirken kurunun yanýnda yaþlarýn da yanýyor olabileceði ihtimali pek akla gelmedi.
Ergenekon ve Balyoz yeniden...
Ergenekon ve Balyoz davalarýyla ilgili vicdanlarý rahatsýz eden þeyler bugün artýk en üst perdeden dile getiriliyor. Davalarýn yeniden görülmesi gündemde.
Biz bazen þer görürüz hayrolur, hayýr görürüz þer olur. Ancak en en büyük terazide her þey yerli yerindedir.
Zaman mevhumundan baðýmsýzlaþýp az yükseðe çýkarak bakabilsek, dün ile yarýn arasýndaki iliþkiyi kurmamýz mümkün olacak.
Ama biz aciz kullarýn buna salahiyeti yok.
Bu yüzden ancak olan olduktan sonra anlayabiliyoruz.
Evet, bugün yüksünmeden söylemek gerek; Ergenekon ve Balyoz ve tabii ki KCK davalarýnda kurunun yanýnda yaþ ateþe sürüldü. Ateþe sürülenlerin ahý, feryadý hakký incitti.
Bugün doðrudan onlarýn namý hesabýna olmasa da geçmiþe dönüp bakma ihtiyacý hissediyoruz.
Hanefi Avcý’yý hatýrlýyoruz, ki onunla ilgili dava hiçbir vicdaný tatmin etmemiþti.
Keza Ahmet Þýk, Nedim Þener ve daha çoklarý...
Ýçerde yattýklarý süre yanlarýna kar kaldý diyenler, yaþanmýþ hiçbir þeyin yarýna etkisinin olmadýðýný düþünmesinler.
Her þeyi ama her þeyi yarýný inþa etmek için yaþýyoruz.
Ýyi de, kötü de bunun için yaratýlmýþ.
Tercih hakký ise özgürlüðümüz. Özgürüz, tercihimizi yapana kadar.
Tercihlerimiz hayat aðacýmýzýn boðumlarý. O boðumlar yeni tercihlere, dallara budaklara yol veriyor.
Ýmtihan dediðimiz þey de hep o tercih anlarýna denk geliyor.
Dokunan yanmasýn diye
Nerede kalmýþtýk, “hukuk hepimize lazým”dý deðil mi?
Peki, hukuk ne? Yasalar bütünü dediðimiz þey mi? Evet,
Yasa dediðimizde hakkýnda ayet olmayan þeyleri kastediyoruz. Seküler bir þey yani.
Ýnsan yapýmý, insanýn kendisi için yaptýðý þeylerden bahsediyoruz.
Önemi tam da burada, insan yapýmý olmasýnda, yani ‘noksan’ olmasýnda.
Noksan olmasý kötü bir þey de deðil, deðiþme kabiliyeti noksanlýðýnýn hikmeti çünkü.
Gelelim bugüne, yargý erki üzerinden hükümeti düþürme giriþimine...
Þu acýtýcý gerçeði kabul edelim; birileri “dokunan yanar”, “yargý ve emniyette paralel yapý” var dediðinde onlarýn sesini iþitmemiþ olmanýn özeleþtirisini herkes yapsýn derim.
Bu kimseyi küçültmez!
“O zaman aklýnýz nerdeydi” diyenler olacak tabi, varsýn olsunlar.
Bunu iyi niyetle diyen gelsin yanýnýzda saf tutsun. Düþene bir tekme de ben atayým motivasyonuyla söyleyen zaten o paralel yapýnýn yanýnda hizalanmýþ durumda.
Ama görüyorsunuz ki iþ hükümeti de Baþbakan’ý da aþmýþ.
Türkiye’nin geleceðini ipotek altýna almaya çalýþan bir konsorsiyum.
Bunun belgesi yok tabi, soranýn aklýna þaþarým.
Cemaatin yöneticileri, bu kara lekeyi yüzlerine çalmak istemiyorlarsa, kendilerine inanan ve varýyla yoðuyla hizmet için çýrpýnan yüz binlerce insaný hayal kýrýklýðýna uðratmak istemiyorlarsa daha fazla geç olmadan vazgeçsinler, her ne yapýyorlarsa ondan.
HSYK’ya muhtýra verdirmek, Savcýya bildiri daðýttýrmak, bunlar hiçbir þekilde izah ve kabul edilemez.
Ýnsanlarýn kafasýnda oluþan “yasama yürütme cemaat” þablonu en çok cemaate zarar verir.
Buna kimsenin hakký yok.