Pazartesi günleri ekonomi yazýsý yazma disiplinimi sürdürmek istiyorum. Araya o muhteþem Diyarbakýr buluþmasý, o þahane düet, bu çok baþarýlý siyasi hamle girmiþ olsa bile; yarýn AK Parti için “Denizi geçip, derede zorlanmak” baþlýklý bir yazý yazacaðým, boðulmak fiilini yanlýþ buluyorum, zorlanmak daha uygun düþecek.
Gelelim o çok sevindirici cari açýk artýþý meselesine.
Geçtiðimiz Çarþamba günü iki çok önemli ama ilk bakýþta ilintisiz gibi gözüken ekonomi haberi aldýk.
Birinci ekonomi haberi, Merkez Bankasý verilerine göre cari açýðýn Eylül ayýnda 3 milyar 281 milyon dolar, Ocak-Eylül döneminde 49 milyar dolar, yýllandýrýlmýþ olarak da yaklaþýk 60 milyar dolar olduðu yönünde idi.
Bu cari açýk miktar gerçekleþmeleri beklentilerin üzerinde idi.
Ayrý gün aldýðýmýz ikinci ekonomi haberi ise sanayi ciro endeksinin yine Eylül ayýnda önceki yýlýn ayný ayýna göre yüzde 16.3 artýþý oldu.
Türkiye Ýstatistik Kurumu verilerine göre sanayinin alt sektörleri incelendiðinde, 2013 yýlý Eylül ayýnda, bir önceki yýlýn ayný ayýna göre; madencilik ve taþocakçýlýðý endeksi %6,2, imalat sanayi endeksi ise %16,6 arttý; ana sanayi gruplarý sýnýflamasýna göre 2013 yýlý Eylül ayýnda en fazla artýþ sermaye malý imalatýnda görülüyor.
Bu manzara çok klasik ve çok olumlu; imalat sanayi üretiminde önemli bir artýþ var, bu çok iyi, ve bu imalat sanayi üretim artýþý cari açýðý yukarý çekiyor.
Bizim ekonomimizde imalat sanayi üretim artýþý ve cari açýk yükseliþi yapýsal bir bað arzediyorlar, kýsa ve orta vadede, dýþa açýk rekabetçi bir ekonomide (mesela gümrük birliði) bu iliþkinin kýrýlmasý, ithal ikameci zýrvalara gidilmeden, olanaksýz.
Cari açýk þayet imalat sanayi üretim endeksi yükselirken artýyorsa bu durum spor yapan, koþan birinin terlemesine benziyor, son derece saðlýklý, saðlýksýz olan koþmayan, spor yapmayan birinin terlemesi.
Ýktisat politikasý yapýcýlarýnýn odaklanmasý gereken nokta çevreyi tahrip etmeyen üretim artýþý olmalý, cari açýk deðil, önemli olan koþabilmek, terlemek ve duþ almak.
“Duþ alma” alegorisini kasten kullanýyorum, önemli olan sürdürülebilir, çevreyi tahrip etmeyen büyümenin kaçýnýlmaz, yapýsal olarak üreteceði terden sonra duþ yapmak, pardon, cari açýðý nitelikli bir biçimde finanse etmek.
Cari açýðýn nitelikli finansmaný, ter sonrasý ýlýk duþ ise her sene elli milyar dolara yakýn doðrudan yabancý sermaye yatýrýmý çekebilmek.
Küresel piyasalardaki yatýrýlabilir fon miktarý bilindiðinde Türkiye gibi bir ülkenin aslýnda senede elli milyar dolar doðrudan yabancý sermaye yatýrýmý çekmesi iþten bile deðil.
Ýþten bile deðil þayet ülkemizdeki yatýrým ortamýný mesela Ýngiltere düzeyine çekebilir isek.
Ýngiltere benzeri yatýrým ortamý demek de aslýnda Ýngiltere düzeyinde hukuk devleti demek.
Üretim artýþýna baðlý cari açýðýn yüksek seyretmesi karþýsýnda “Yaþasýn, cari açýk artýyor” dememin altýnda bu durumun, ýlýk duþ alma mecburiyetinin, büyümeyi düþürmemek için cari açýðýn nitelikli finansmaný mecburiyetinin siyasi erki, TBMM’yi hukuk reformlarýna mecbur kýlmasý.
Hukuk reformlarýný geciktirmenin, yapmamanýn ilk vuracaðý yer yatýrým alamama üzerinden ekonomi olacaktýr, bunu iyi görelim, anlayalým.
Yazýmý benim kiþisel takýntým AB ile noktalayým.
Çin, Rusya deðil, Ýngiltere düzeyinde hukuk devleti idealini, yani yüksek büyümeyi hayata geçirmenin en pratik yolu AB süreci ve üyeliði.
Son sözüm de AB ile gümrük birliðini eleþtirenlere; Japonlar, Koreliler, baþkalarý gelsinler, yatýrým getirsinler, üretimlerini bizde yapsýnlar, imalat sanayi üretimlerini, mesela arabalarýný AB pazarlarýna sýfýr gümrükle soksunlar, onlar da kazansýn, biz de kazanalým.
Bu büyük avantajý da yeterince kullanamadýðýmýz kanýsýndayým.