Bugün, Kenan Evren adlý bir Yeniçeri bozuntusunun, peþine takdýðý bir eþkýyâ grubuyla kazan kaldýrarak devletin baþýndaki meþrû yönetimi alaþaðý etmesinin 34. Uðursuz Yýldönümü.
Allah topunun belâsýný versin!
Çetebaþý Evren’in, doksan küsur yaþýna raðmen niye hâlâ yýkýlýp gitmemesi ise çok basit bir sebebe dayanýyor:
Yatacak yeri olmadýðýný biliyor da ondan!
***
Ben futboldan anlamam.
O bakýmdan futbol yorumu filan gibi boyumu aþan iþlere hiç burnumu sokmam.
Zâten þimdi kaydetmek istediðim de bâhusus bir futbol yorumu deðil, sâdece o vesîle ile bir remarque’dýr, bir mülâhaza, mütâlâa:
Bakýnýz bizim ilk onbirde oynayan oyuncularýmýzýn toplam “deðeri” (!) 137 milyon Avro iken Ýzlanda ilk onbirininki 23 milyon Avro imiþ!
Bizim “Hoca”nýn (!) aylýðý ise 400.000 Avro imiþ (maþþþallahhh!)...
Buna karþýlýk Ýzlanda Millî Takýmý Antrenörü ayda 15.000 Avro maaþ alýyormuþ.
Sonuçda onlar bize üç çekmiþler bizimkiler de lâhavle...
Eve dönünce sâkinleþmek için belki baþka bir þey de çekmiþlerdir...
Yok, tabii o da olabilir ama ben kafayý çekmiþlerdir demek istemiþdim.
***
Hazýr açýlmýþken; þu hocalar, antrenörler, ilgililer, bilgililer, silgililer ve ezelî/ebedî yenilgililer artýk her maçdan sonra kameralarýn karþýsýna geçip, iþte efendim, rüzgâr estiydi de, gök gürleyince bizim çocuklar ürküp zýrlamaya baþladýydý da, tam golü atacakken þütörümüzün çiþi geldiydi de zýrvalýklarýný býraksalar da adam gibi “Biz bu iþi bilmiyoruz ve öðrenmeðe de kaabiliyetimiz yok!” deseler çok daha efendice ve merdce davranmýþ olurlar.
Eþeðin orasýna burasýna su kaçýrdýnýz artýk!
Yetdi be!
Aslýnda bir de Litvanya hezîmetine deðinmek istiyordum ama miðdem bulandý;
bu kadarý yeter...
***
Son olarak þunu da eklemezsem içimde ukde kalýr, Hüt Daðý gibi þiþer çatlarým:
En az dört yýldan beri gerek Dýþiþleri Bk./Baþbakan Erdoðan ve gerekse Dýþiþleri Bk. Davutoðlu’nun, baþda ABD bütün Batýlý ülkelere “Irak’da Mâlikî ve Sûriye’de Esad’ý tepelemez iseniz iki ülke de birer terör yataðý hâline gelir; sonra baþedemezsiniz!” demekden dillerinde tüy bitdiðini kimse inkâr edebilir mi?
Evet, bence de edemez!
Ama þimdi gelmiþler, ateþ bacayý sardýkdan sonra Türkiye’ye diyorlar ki “Haydi Arslaným! Atalarýndan tevârüs etdiðin hamâsî hasletlerle bu iþi git sen çöz!”
Benim gençliðinde böyle durumlar için bir söz vardý:
“Alavere, dalavere; Kürd Mehmed nöbete!”
Anlaþýlan o söz Amerikalýlarýn dilinde biraz deðiþip “Alavere, dalavere; Mehmedcik nöbete!” hâlini almýþ.
Kaldý ki, Ankara’nýn uyarýlarýna boþverip iþi o hâle getiren sen olduðuna göre...
Sýkýysa git kendin çöz!
Yine Erdoðan ve Davutoðlu, telefon üstüne telefon açýp, sefirlerimizi kapý kapý dolaþtýrýp Mýsýr’daki durumun vehâmetini anlatmaya uðraþýrken bu “büyük” devlet adamlarý ve Merkel Ablamýz tavana bakýp ýslýk çalýyorlardý!
Öyle ya, Mýsýr nasýl olsa Ýsrâil ile “barýþ” yapmýþdý; ondan sonra Mýsýrlýlar geberse ne olurdu zýbarsa ne olurdu, n’est-ce pas?
Unutmayalým:
Ýsrâil Gazze’de körlemesine bombardýmanla çoluk-çocuk binlerce sivili katletdiði zaman da Bayan Merkel gür bir sesle hükmünü veriyordu:
“Israel hat recht!” (Ýsrâil haklýdýr!)
Bunlar budur! Ondan sonra da gelir bize demokrasi ve insan haklarý dersi verirler!
Yerseniz!
Irak’a Sûriye’ye gideymiþiz!
Biz oralarý 900 senedir zâten biliriz; biraz da siz gidin!
Gidin de görün ananýzýn örekesini!