Yatacak yeriniz yok

7,5 yýl önceydi.                                 

O zaman 23 yaþýndaydý.                    

Üniversitede okuyordu.

Eskiþehir’den memleketine gitmek için bindiði otobüs Ankara giriþinde durduruldu.

Bir anda polisi karþýsýnda gördü.

Korkmasýna gerek yoktu

Çünkü suçlanacak bir þey yapmamýþtý.

Ama polis ve savcý öyle düþünmüyordu.

Ankara’da bir minibüste bulunan 580 kilogram patlayýcýnýn sahibi olmakla suçlanýyor, Ankara’nýn yarýsýný havaya uçuracak büyük bir eylemi planlamakla itham ediliyordu.

“Olamaz” dedi, “burada bir yanlýþ var.” O tarihte baþka bir yerde olduðunu ispatlayacak görgü þahitleri, olayla ilgisi olmadýðýna dair sayýsýz delilleri vardý.

Hatta þahitlerden biri minibüsü býrakan zanlý için “akýcý konuþuyordu” demiþti.

Oysa O kekemeydi.

Ama polisi de savcýyý da inandýramadý.

Çünkü tezgah çoktan kurulmuþtu.

11 Eylül 2007’de Ankara’da, Kurtuluþ Garajýnda polisin baþarýlý (!) operasyonuyla ele geçirilen patlayýcý yüklü panelvandan bahsediyorum.

Olayýn detayýný Emniyet Ýstihbarat eski Daire Baþkaný Sabri Uzun “Ýn” adýný verdiði kitabýnda anlatmýþ.

Cemaatçi polislerin “Bakýn nasýl baþarýlýyýz, bizden baþka güveneceðiniz kimse yok” demek için kurduðu tezgahý detaylandýrmýþ Sabri Uzun.

Patlayýcý yüklü minibüsün cemaatçi polisler tarafýndan Van’dan nasýl getirildiðini, polis istihbarat garajýnda “11 Eylül”e denk getirilmek için nasýl 4 gün bekletildiðini, parmak izi býrakmamak için minibüsü istihbarat garajýnda yýkayýp, bulunacaðý yere nasýl götürüldüðünü anlatýyor Sabri Uzun.

Kan donduran detaylar var kitapta.

Ama ben baþka bir þey sormak istiyorum.

Hani siz karýncayý bile incitmezdiniz?

Barýþ için insanlýk için çalýþýyordunuz.

Sað yanaðýnýza atýlan tokada, sol yanaðýnýzý çevirerek cevap veriyordunuz.

Ne ara bu kadar gaddar, bu kadar cani, bu kadar acýmasýz oldunuz?

Hadi aðababalarýnýz seçilmiþ hükümeti devirmek, ülkeyi ele geçirmek için yalan üstüne yalanlar söyledi, beddua üstüne beddualar etti.

Hadi onlar vicdansýzdý.

Sizde o vicdanýn kýrýntýsý bile mi yoktu?

Baþa dönelim.

11 Eylül 2007 tarihinde kumpas kurduðunuz o genç, 23 yaþýnda mahkum oldu. Sizin “adamlarýnýz” 20 yýl 8 ay ceza verdi.

7,5 yýldýr hapiste. 23 yaþýnda girdiði cezaevinde 31. yaþgününü kutlayacak.

Büyük ihtimalle adýný bile bilmiyorsunuzdur.

Söyleyeyim: Ýdris Nakçi.

Avukatý þimdi yeniden yargýlanmasý ve gerçeklerin, kurulan kumpasýn ortaya çýkmasý için hazýrlanýyor. Sonucu göreceðiz.

Hiçbir þeyin hesabýný vermeseniz de bunun hesabýný vereceksiniz.

Yatacak yeriniz yok çünkü.

Pes!

Cemal Paþa’nýn torunu dönemin genel yayýn yönetmeni Ertuðrul Özkök’ü savunmuþ.

Anlaþamazdýk ama yedirmeyiz, demiþ.

Açýklama sembolik olsa gerek.

“Kemalizm”i eleþtiren Atilla Yayla için 2006’da “Hain” baþlýðý atan Özkök’le anlaþamamanýz mümkün deðil.

Kafa ayný kafa çünkü.

Dumanlý haklý

Zaman Gazetesi yayýn yönetmeni, bugünlerin geçeceðine, Türkiye’nin normalize olacaðýna, bugün yaþanan sýkýntýlarýn atýlacak demokratik adýmlara fayda saðlayacaðýna inanýyormuþ.

Çok haklý

Paralel yapýlarýn, çetelerin verdiði sýkýntýlar giderilince aynen dediði gibi olacak.