Yazarýnýza hakkýnýzý helal edin!

Bugün Pazar...

Kýrk bir yýl önce bugün, beni halkýn huzuruna çýkardýlar.

Yazar olarak kýrk bir yýl önce bugün doðdum. 

Çok genç yaþta baþladý yazarlýk yaþamým; ülkenin en çok okunan yayýnýna yazar oldum.

Ülkenin en genç köþe yazarýydým.

Bir süre sonra da baþyazar oldum; ülkenin en genç baþyazarýydým.

Davet edilmem üzerine, muhafazakarlardan sosyalistlere kadar siyasi görüþleri birbirlerinden farklý, deðiþik gazetelerde yazdým.

Yazdýðým gazete deðiþse de ben deðiþmedim; yazdýðým gazeteye göre yazý yazmadým.

Girdiðim kaba göre þekil almadým.

Nerede yazarsam yazayým duruþumu hiç bozmadým.

Kalemimi kutsal bir emanet gibi taþýdým.

Kalemimi hiçbir iktidara satmadým; hiçbir güç odaðýna kiralamadým.

Baþta Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Turgut Özal olmak üzere birçok baþbakaný, cumhurbaþkanýný evlerine çat kapý girip çýkacak kadar yakýndan tanýrdým.

Ama yanlýþ icraatlarýný gördüðümde de onlarý eleþtirmekten hiç kaçýnmadým.

Yanlýþlarýný hiç görmemezliðe gelmedim.

Kim olursa olsun, hak edeni eleþtirdim; eleþtiririm.

Yanlýþ bir politika izlediðinde Tayyip Erdoðan’ý da eleþtirdim; eleþtiririm.

Ben kendimi bildim bileli doðruya doðru, yanlýþa yanlýþ derim.

Yine kendimi bildim bileli kalemime günde beþ vakit “zalim kim olursa olsun, ona karþý ol; mazlum kim olursa olsun, ondan yana ol” öðüdünü veririm.

Hep kalemimi zalimlere karþý mazlumlarý savunmak için bir kýlýç gibi kullandým.

Bu duruþumdan hiç þaþmadým.

Yalnýzca kalemimle deðil, eylemlerimle de zalimlere karþý çýktým.

Bu ülkede darbecilerin tanklarýnýn karþýsýna ilk dikilen, ilk direnen insaným.

Bu ülkede zulümlerin, iþkencelerin, yargýsýz infazlarýn, hukuksuz yargýlamalarýn son bulmasý için ilk insan haklarý kampanyasýný baþlatan adamým.

Bütün bunlarý yaptýðým için iþkence gördüm; zindana atýldým.

Zaten bedenim minik bir çocukken darbe yemiþ, yaralanmýþtý.

Ýþkencecilerin darbeleriyle daha da yaralandý.

Ama buna raðmen mazlumlarý, ezilenleri, sömürülenleri savunmaktan bir an bile geri durmadým.

Tek baþýma kalsam da hep onlarýn yanýndaydým.

Güçlü olanýn deðil, hep haklý olanýn yanýnda yer aldým.

Kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi olmaya çalýþtým.

Kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi olacak birçok insani, vicdani oluþuma, kuruluþa öncülük yaptým.

Toplumda paylaþma, dayanýþma, yardýmlaþma duygusunu yaygýnlaþtýrýp kitleselleþtirmek için çaba harcadým.

Sahip olduðum maddi imkanlarýmýn önemli bir bölümünü yoksullarla paylaþtým.

Zengin, göz kamaþtýrýcý bir hayat sürebilecekken, mütevazý hayat sürüp yoksullarýn arasýnda yaþadým.

Paraya, güce, mevkie, þöhrete tapmadým; teslim olmadým.

Parayý, gücü, mevkii, þöhreti reddediþin tarihi gibidir hayatým.

Hep “Altta kalanýn caný çýksýn” diyen vahþi kapitalizme karþý oldum.

Hep dünyayý sömüren emperyalizme karþý oldum.

Vahþi kapitalistlere, emperyalistlere karþý hiç eðilmedim; hep dik durdum.

Bunun içindir ki öncelikle dünyadaki mazlumlarýn, yoksullarýn dostlarý, emperyalizm, kapitalizm karþýtlarý arasýnda “gönüllerin cumhurbaþkaný” olarak saygýyla anýlýr adým.

Ve iþte bugün yazarlýkta kýrk birinci yýlýmý tamamladým.

Kýrk bir yýlýn ardýndan böyle bir yazýyla size hesap vermek istedim; selamlamak istedim sizi.

Bana hakkýnýzý helal ettiniz mi?