16 yýl sonra, nihayet bir veda yazýsý yazmak için, bilgisayarýmýn baþýna oturduðumda, yazý serüvenimin içinden akýp giden yýllar gözümün önünde yeniden canlandý.
Taraf o kadar farfara koparmýþtý ki dört yýl önce Taraf’tan ayrýlýrken, okurlarýma bir veda yazýsý bile yazamamýþtým.
Star’dan ayrýlýrken böyle olmayacak ama gönlüm kýrýk deðil, Star’a verdiðim emek helal olsun, gazetenin patronu ve yöneticileri de haklarýný helal etsinler..
Yazý serüvenini, sahip olduðunuz hafýzanýn zincirlerini kýrýp, özgürlüðe kavuþtuðunuz bir anýn baþlangýcý olarak yaþarsýnýz. En azýndan ben öyle yaþadým ve hep böyle hissettim diyebilirim.
Star’a veda yazýsýný yazdýðým þu dakikalarda, Radikal 2’ye yazdýðým ilk yazýnýn baþlýðýný yeniden hatýrlýyorum. O yazý Býji Türkiye adýyla, 11.8.2002 günü yayýnlandý. AB süreci baðlamýnda, ve bilhassa Kürt sorununda reform süreci için atýlan adýmlarý destekleyen bir yazýydý ve baþlýðýnýn Biji Türkiye-Yaþasýn Türkiye olarak seçilmesi olumlu bir hava yaratmýþtý.
Bu baþlýk, benim için, daha sonra kaleme aldýðým yazýlarýn ve kitaplarýn rotasýný belirleyen temel bir paradigmaya dönüþtü. Bu yüzden de, bu yüzyýla hala 19 ve 20. Yüzyýllarýn gözlüðüyle bakan Kürt aydýnlarý, bizim gibi düþünenlere ‘Türkiyeci Kürtçü’ filan diyorlar.
Bugün, yaþadýðýmýz bunca þeyden sonra, o yýllardaki siyasi þartlarla kýyasladýðýmda, daha fazla inandýðým, savunduðum ve uðruna bedel ödediðim bir paradigmadýr bu, Býji Türkiye!
Yazýlarýmý okuyanlar bileceklerdir, yazý benim için, odaðýnda Kürt meselesinin olduðu bir zamanýn tanýklýðýnýn ve maðduriyetlerinin sonucu olarak baþlayan bir özgürleþme aný oldu hep. Yazarsýnýz, paylaþýrsýnýz ve yazýp paylaþtýkça, rahatladýðýnýzý ve güçlendiðinizi hissedersiniz.
Benim yazýlarým ve kitaplarýmda havada uçuþan kelimeler, birbirine sýmsýký yapýþan ve birbirini tamamlayan cümleler, iþte hep o zor zamanlarýn hafýzasýný ve hatýrasýný anlatýr.
Hala yüzleþilemeyen, hala doðru dürüst bir arþivi, bir muktesebatý olmayan, bütün bunlar olmadýðý için, acýsý ve yasýyla peþimizi býrakmayan bir zaman..
Türkiye bu zamaný, hep içinden kan-ter içinde uyandýðýmýz bir tarih olarak yaþadý ve yaþýyor..
Ýngiliz tarihçi Eric Hobsbawm, Avrupa’nýn kaderini ve geleceðini belirleyen bu zor ve çetin tarihe Tuhaf Zamanlar adýný vermiþti.
Ýþte Türkiye, kendi Tuhaf Zamanlarý’ndan geçerken, bu tuhaf zamanlarý yazmayý, anlamayý ve yorumlamayý kafasýna koymuþ hiçbir yazar kendine yazýyý yasaklayamaz.
Ben de yasaklayacak deðilim. Yazý yazamadýðým bir dünyada yaþamak korkusu bile, korkularýn en beteridir, böyle hissediyor ve böyle düþünüyorum.
Evet bu Star’a yazmaya veda yazýsý ama yazýya veda olmayacak. Rahmetli Yaþar Kemal aðabey, ‘Xwede yeke deri hazar’ derdi. Yani Allah birdir ama insanýn önüne açýlan kapýlar yüzlerce..
Star’ýn kapýsý kapanýrken, kýsa ya da uzun bir zamanda, belki bir baþka gazetenin kapýsý açýlýr.
Þimdilik kýsa bir mola..
16 yýla yüzlerce köþe yazýsý ve on kitap sýðdýrmýþ bir yazarýn yazmaya veda etmesi kuþkusuz söz konusu bile olamaz. Mola günleri, yayýna hazýrlamak için bir türlü zaman bulamadýðým iki kitabý yayýna hazýrlamak için de iyi bir fýrsat olacak.
Star’ýn yolu açýk olsun. Patronum Ethem Sancak, yayýn yönetmenim ve deðerli dostum Nuh Albayrak ve yazýlarýmýn kahrýný çeken, elbiseyi bozmadan, elinde makas, bir oradan bir buradan parçalar kesen usta terziler misali, yazýlarýmý bana ayrýlan köþeye sýðdýrmak için her defasýnda, çok emek harcayan Sabriye Ergin’e minnettarým..
Sevgili okurlar,
Bir baþka gazetede, yeni bir ‘Yüzleþme’ köþesinde buluþuncaya kadar þimdilik hoþçakalýn..