Çözüm sürecinin sancýlý geçeceðini, çözüme yaklaþtýkça faili þüpheli saldýrýlarýn olabileceðini tahmin etmek zor deðil. Hatta bunu böyle bilmek çözüm sürecinin sýhhati açýsýndan da elzem. Zira her yol olmayacak galiba karamsarlýðýna kapýlmak mümkün. Böyle bir yaklaþým ise tek baþýna süreci olmuþsuz etkileyebilir.
Süreci kim neden sabote etmeye çalýþýyor, zaman içinde aktörler hangi rüzgarlarýn esintisi altýnda taktik deðiþtiriyor, kimlerle ne türlü vekalet iliþkilerine giriyor, bütün bunlarý bilmek süreci kontrol altýnda ilerletebilmek için de elzem.
Ve tabii ki bu tedbirleri ve ön almalarý devletin gerekli birimleri yerine getirecek.
Bu mevki ve mesafeden görebildiklerimiz sadece analiz etmeye deðil çözüm sürecine katký saðlamaya da yaramalý. Yani meseleye gazeteci soðukkanlýlýðýyla bakmaktan öte katký saðlayýcý bir tutum geliþtirmeliyiz. Çünkü barýþa ve çözüme katký saðlayacak bir gazetecilik yapmak yurtseverlik gereðidir. Zira Kürt sorununun çözümü, PKK’nýn silahlý mücadeleyi býrakmasý ve silahsýzlanmasý Türkiye’nin artýk kronik hale gelmiþ en önemli sorunun sona ermesi demektir.
***
Kürt halkýnýn taleplerinin insan haklarý ve demokrasi perspektifiyle yerine getirilmesinin zorunluluðu bir yana Türkiye’nin bütünlüðü ve barýþýný tesis ederek PKK sorunundan kurtulmuþ bir Türkiye’nin her bakýmdan çok kýsa sürece çok yol katedeceði muhakkak.
Tam da bu konuda kararlý adýmlar atýyorken, çözüm süreci yasal güvence altýna alýnmýþken, kamu güvenliði konusunda Baþbakan’a kat’i söz verilmiþken 6-8 Ekim olaylarýnýn cereyan etmesi, HÜDA-Par’a karþý epeydir devam eden kýþkýrtma, þiddete sevk etme, kendini savunmak zorunda býrakma taktikleri ve en son Cizre’de yaþananlar en çok da barýþýn, çözümün yaklaþtýðýnýn habercisi.
Evet, yine iflah olmaz bir iyimser! Ýyimser bir bakýþýn ihtiyatlý olmak kaydýyla siyaseti de toplumsallýðý da bereketli kýldýðýna inanýyorum. Ayrýca bize özel deðil tüm kriz ve çözüm süreçlerinde görülen ortak bir semptom bu; çözüme yaklaþtýkça þiddeti týrmandýrma eðilimini de artar. Eldeki son kurþunlarý da sýkma, taþeronlaþma, son ihaleleri de alma temayülü bu. Bir anlamda zararýna satýþlar...
***
DTK Eþbaþkaný Hatip Dicle Fadime Özkan’a yaptýðý açýklamada “Artýk YDG-H ile ilgili bir kongre kararý var. Eylemlerde yüz kapatmayý, halkýn malýna canýna zarar vermeyi, otobüs yakmayý, kepenk kapattýrmayý reddettiler. Üstelik bunu yapanlar bizden deðildir, sömürgeci güçlerin ajanlarýdýr diye ilan ettiler. Bundan sonra buna uymak zorundalar” diyor.
Öte yandan Özgür Gündem ve PKK’ya yakýn yayýn organlarýnda Cizre’de yaþananlar AK Parti’ye fatura edilmeye çalýþýlýyor. HÜDA-Par’ý AK Parti’nin paramiliter gücü olarak tanýmlayabilecek denli yalanlarla dolu kýþkýrtýcý, provakatif bir üslup kullanýlabiliyor.
HÜDA-Par Genel Baþkan Yardýmcýsý Said Þahin, PKK’nýn dindar Kürtlere karþý açýktan þiddet uyguladýðýný, zor kullanarak, korkutarak evlerinden yurtlarýndan çýkmaya zorladýðý söylüyor. 6-8 Ekim olaylarýnda hepimiz gördük HÜDA-Par’lýlarýn nasýl saldýrýya uðradýðýný, iþkence edilerek öldürüldüklerini. Þahin Cizre’nin de 7-8 Ekim’den farklý olmadýðýný söylüyor. Mevcudumuzun az olduðu yerlerden bizi sürmek istiyorlar, diyor.
Hatip Dicle’nin açýklamasý çözüm sürecini muhafaza gayreti taþýmasý bakýmýndan müspet fakat genel kanaati yansýtmýyor gibi. Hep böyle oluyor, Öcalan bir þey diyor, Kandil baþka bir þey. Tam Kandil ve Öcalan’ýn mutabýk kaldýðý bir vasata eriþmiþken YDG-H “söz dinlemeyen” bir güç olarak kendini gösteriyor. Ama þu hiç deðiþmiyor; PKK, yayýn organlarý aracýlýðýyla tabanýný mütemadiyen radikalleþtiriyor. Bütün Türkiye kamuoyu çözüm sürecine ikna edilebiliyor ama PKK’nýn gençlik örgütü ikna edilemiyor. Neden?
Meselenin provokasyon olmadýðýný itiraf edelim ve çözüme doðru ilerlerken daða kadro olacak genç nüfusu hazýr kýta halinde tutacak bu zehirli söylemden vazgeçelim.
PKK-KCK-DTK ve HDP, barýþ ve huzur istiyorlarsa ilk elden çözmeleri gereken konu budur.
Bunun mazereti yoktur, takvime baþlanacak bir tarafý da.