Bugün size Türkiye’ye gelmekte olan en büyük enerji ve sanayi yatýrýmlarýndan birinin hikâyesini anlatacaðým. Ama ondan önce, izninizle, þu faiz meselesine deðinmek istiyorum. Tahvil faizlerinde-gösterge bileþik- 6.40’larý görmemiz önemli ama bu, Türkiye’de faizlerin yüksek olduðu ve sanayi için önemli bir yatýrým engeli olduðu gerçeðini hala deðiþtirmiyor. Bu hafta baþý, Erdem Baþçý TCMB’nin, bu yeni dönemde, ne yapacaðýný net bir þekilde açýkladý. Fitch’den sonra, yeni bir not artýrýmý gelirse, Merkez Bankasý sermaye giriþlerinin yoðunlaþacaðýný düþünüyor. Böyle olmasa bile, Erdem Baþçý, TL’nin þu an bile deðerli olduðunu söyledi. Þimdi hem Suriye meselesinin açýklýða kavuþmasý hem de 2. Bir not artýrýmýnýn söz konusu olmasýyla, sermaye giriþleri daha da artacak ve TL’nin deðerlenmesi sürecek.
Baþçý, bu durumda, elindeki faiz dýþý araçlarýn-ROK gibi- yeterli olmayacaðýný biliyor. Ama buna raðmen, politika faizini, reel kur endeksine bakarak burada bir ‘aþýrý’ deðerlenme durumu olursa düþüreceklerini söylüyor. Bence geç kalmýþ olurlar. Bir kere þunu açýklýða kavuþturalým, gösterge bileþik tahvil faizlerine ve TCMB’ nýn politika faizine bakýp bunu yýllýk enflasyon oraný ile karþýlaþtýrdýðýnýzda bu oranlar size oldukça makul gelebilir. Bu iki açýdan doðru deðildir. Birincisi bu oranlarý enflasyon oraný ile karþýlaþtýrmak, dinamik-akým bir kavram olan sermaye için anlamsýzdýr. Çünkü küresel sermaye, yerel kur ve dünya faiz ortalamasýna bakar. Burada TL deðerli ve Türkiye dünyadaki en yüksek faiz oranlarýndan birine sahip. Ýkincisi yeni yapýlacak yatýrýmlarýn ortalama kar oranlarý, ortalama bileþik faiz haddinden yukarý da olmalýdýr ki, hem yerli yatýrýmcý sabit sermaye yatýrýmý yapsýn hem de dýþarýdan Doðrudan Yabancý Yatýrým (FDI) gelsin. Eðer bu olmazsa yatýrýmcý ve bankalar-þimdi olduðu gibi- Hazine’yi ve tüketiciyi fonlar. Yabancý yatýrýmcý da FDI olarak deðil, sýcak para olarak gelir. Þimdi, ne yazýk ki, Türkiye’de, özellikle geleneksel sektörlerde, kar oranlarý ortalama bileþik faiz haddinin altýna girmiþ durumda. Sanayici yüzde 2-3 kar oraný ile çalýþýyor, stok yenilemiyor, kapasite düþürüyor. Anadolu’da esnaf, yine düþük kar oranlarý nedeni ile dönemiyor.
Sonuçta bu konuda söyleyeceðim çok açýk olarak þudur: Bir ekonomide faizleri, ne olduðu belirsiz deðerleme kuruluþlarýnýn notu ve bunun sonucu gelecek sýcak para ile düþüremezsiniz, bu kalýcý ve istikrarlý olmaz. Faiz, ancak ihracata, yeni öncü sektörlere dayalý bir sanayileþme ve büyüme politikasý sonucu kar oranlarýnýn yükselmesiyle düþer. Þunu býkmadan söylemek ve teslim etmek zorundayým: Yukarýdaki cümledeki temel gerçeði bugün hem Ekonomi Bakanlýðý hem de Sanayi-Bilim ve Teknoloji Bakanlýðý görüyor ve gereðini yapmaya çalýþýyor.
‘Yapmayýn! Niye Türkiye’ye deðil?’
Þimdi gelelim International Capital Alliance (ICA) Kilis yatýrýmýna. ICA yetkilileri ile kapsamlý bir eðitim projesinin finansmaný dolayýsýyla, bundan yaklaþýk 1.5 yýl önce, tesadüfen tanýþtým. Bu projenin öncülerinden olan meslektaþým Dr. Mehmet Hakan Saðlam’ýn da olduðu bir toplantýda ICA yetkilileri böyle bir yatýrýmý Meksika’ya yapacaklarýný söylediler. ‘Yapmayýn niye Türkiye deðil’bu bizim ilk tepkimiz oldu. Sonrasý geldi... Sonucu bugün okuyorsunuz, görüyorsunuz. Bu 1.5 yýllýk hikâye gerçekten günün birinde yazýlmaya deðer. Mehmet Hakan Saðlam, geçen gün bu yatýrým olsun diye yaptýðýmýz yazýþmalarý toplamýþ tam 2 bin küsur sayfa ediyor. Bizim buradaki uðraþýmýzýn amatör bir uðraþ olduðunu söylemeye gerek yok. Çünkü bizim için bunun bir parasal karþýlýðý yok. Toplam olarak, ileri teknoloji panel ve cam fabrikalarý ile güneþ enerjisi tarlasý yatýrýmlarý 7 milyar dolarý buluyor. Bu yatýrýmla Türkiye dünyanýn önde gelen güneþ enerjisi paneli üreticisi olduðu gibi, geleceðin enerjisi olan güneþte iddialý bir üretici olurken, enerji ve dýþ ticaret açýðý konusunda ciddi ve tarihsel bir hamle yapmýþ olacak. Bu yatýrýmýn Kilis toplantýsýndan sonra Kilis’ten karayolu ile dönerken geleceðin petrol fiyatýný belirleyecek merkezi Ceyhan’a uðradým. Ceyhan müthiþ geleceðinden habersiz hala o yüzyýlýk yoksulluðunu yaþýyordu. Sonra Gülek Boðazý ve Pozantý’dan geçerken daðlarý delen sayýsýz tünel ve viyadüklere ve uçsuz bucaksýz otobanlara bakýp Türkiye, haramilerin elinde olmasaydý da bunlarý mesela bir 20 yýl önce yapsaydý, bu halk bu denli yoksulluk çeker miydi diye düþündüm.
Bakýn bunlar oluyor, Türkiye’nin yüz yýldýr, batýda ve Ankara bürokrasinde yuvalanmýþ oligarþi zenginleþsin diye, kenara itilmiþ, yoksul koyulmuþ doðusunda bile bunlar oluyor. Çözün þu siyasi sorunlarý, yeni demokratik bir Anayasa yapýn, yeniden baþlayalým, hep birlikte...