Yemen’de patlayan krizin neredeyse þaþýrtýcý bir tarafý bulunmuyor. Adým adým geliyorum diyen krizde, paydaþ olan aktörlerin tamamý olabilecek en sorumsuz ve yanlýþ tercihlerle sorunun büyümesini bizzat saðladýlar. Siyaset üretemeyen, sahada ne pahasýna olursa olsun kýsa vadeli alan kazanmayý jeopolitik baþarý zanneden yaklaþýmlar, Yemen’i de en kaba vekâlet savaþý alanlarýndan birisine dönüþtürmekte gecikmediler. Ýslamcýfobizmle gözlerini karartanlarla, mesiyanik mezhepçi jeopolitiðe gömülenlerin makasýna giren son kurban Yemen oldu. Bu durumu birkaç ay önce þöyle ele almýþtýk:
“En son Yemen’de yaþanan darbe, bu makasýn en trajik örneklerinden birisi. Ýlk anda darbeyi yapanlar adýna bir kazaným olarak görülecek olan süreç, çok daha kanlý bir sayfanýn açýlmasýndan baþka bir anlama gelmiyor. Zaten Irak ve Suriye üzerinden yeterince motivasyon saðlayan mezhepçi dalganýn, Yemen krizinde ‘Mekke’nin de misyoner bir hedefe dönüþmesi’nin nasýl bir karþý tepki üreteceðini tahmin etmek zor deðil. Irak iþgalinden beri, ezici nüfus çoðunluðuna sahip Sünni ana damarýn, bölgenin hemen her tarafýnda bu denli tahrik edilmesinin oluþturduðu kontrolsüzlüðün hýzla yönetilmekten uzaklaþtýðýný görmek gerekiyor.”
Maalesef yukarýdaki öngörümüzün üzerinden fazlaca zaman geçmeden, karþý tepkinin hýzla büyüdüðüne þahitlik ettik. Körfez’in öncülüðünde Yemen’e yapýlan müdahale, bölgede kendi meþruiyetini hýzla hazýrladý. Ýran destekli Husilerin Aden’e doðru yürümesi, Süveyþ Kanalý’ndan geçen petrol trafiðini doðrudan etkileyecek Bab’ül-Mendep boðazýný tehdit etmek bir yana, Yemen’in nüfus yoðunluðunun üçte birine yakýnýnýn olduðu bölgenin tamamen Suud karþýtý güçlerin eline geçmesi anlamýna gelecekti. Bu durumu açýk ifadelerle Ýranlý resmi aðýzlarýn oldukça iþtahlý bir þekilde sahiplenmeleri de ateþe benzin dökmelerine sebep oldu. Hatta o denli ileri ifadeler kullanmaya baþlamýþlardý ki, Suud içerisindeki muhtemel bir isyaný da oldukça rahat bir þekilde dillendirmekten geri kalmýyorlardý.
Kör, deðersiz ve hepsinden önemlisi stratejik bir aklý olmayan konjonktürel taktik adýmlarýn ortaya çýkardýðý en trajik manzara bugün Yemen’de yaþanýyor. Suriye’de El-Kaide, Irak’ta IÞÝD üzerinden ucuz istihbarat taktikleriyle ateþle oynayanlar, kendi çýkardýklarý yangýnlarýn sebep olduðu felâketlerle baþ baþa kaldýlar. Bir yanda, yüzyýllarca geriye giden jeopolitik açlýðýný mezhepçi bir mesiyanizme dönüþtürerek, bütün siyasal boþluklarý doldurarak gidereceðini düþünen bir akýl, diðer yanda ise neocon fanatiklerden daha takýntýlý bir þekilde Ýslamcýfobik Körfez aktörleri, elbirliði ile bölgesel kaosu büyütüyorlar. Batýlý aktörler ise bu durumun kendilerine saðladýðý oldukça konforlu pozisyonla, felâket senaryolarýndan en kötüsünü tercih etmekte þüphe etmiyorlar.
Benzer durum, Körfez’in Yemen’de de Islah Hareketine karþý gösterdiði izahý imkânsýz politikada ortaya çýktý. Bugün Husilere karþý Yemen’e müdahaleyi göze alanlar, daha bir-iki yýl öncesinde Husilere dolaylý ve doðrudan destek olanlardan baþkasý deðillerdi. Mýsýr’da Ýhvan’a karþý darbeye, Gazze’de Hamas’a karþý Ýsrail’e, Suriye’de muhalefeti iðdiþ etmek için her türlü karþý-devrim unsuruna destek vermekten geri durmayanlarýn gelip durduklarý nokta tam bir felâket. Bölgedeki halklarýn ve hareketlerin bir numaralý hedefi haline gelen ve bugün en büyük tehdit olarak gördükleri Ýran’ý da, kendi elleriyle bütün gerilimlerin tarafý yapmayý baþardýlar. Ýran da en az Körfez kadar iþtahlý bir þekilde, kendi eliyle önce bölgesel tepkinin, kýsa sürede ise halklar nezdinde bölgesel nefretin adresi haline geldi. Irak iþgalinden bu yana Körfez ve Ýran’ýn bölgede ne kazandýðýna bakýlýrsa, elde kalan tek þeyin, sonu görünmeyen ve kazananý olmayan çatýþma alanlarýndan baþka bir þey olmadýðýný söylemek mümkün.
Þimdi önlerinde iki yol bulunuyor. Birincisi, Körfez’in Ýslamcýfobizm saplantýsýndan kurtulmasý, Ýran’ýn ise sýcak çatýþmayý taþýdýðý her yerde kazanýmýn aksine kendi etrafýna ördüðü duvarý saðlamlaþtýrdýðýný görmesi. Jeopolitik rasyonelitenin büyük ölçüde ‘örgüt aklýna’ teslim olduðu bir dönemde birinci ihtimalin tercihi, aktörler açýsýndan kolay görünmüyor. Ýkincisi ise her hamleye, kaosu daha fazla büyütecek karþý hamle ile cevap vererek toplam zararýn artmasýný saðlamaktan ibaret.
Sonuç olarak; Irak’la 20. yüzyýlýn en uzun ve anlamsýz savaþlarýndan birisini verenle, bir asýrdýr Ýhvan’ý bitirmeye çalýþanlarýn aklýselimden yana tavýr alýp alamayacaklarýný hep beraber göreceðiz.