Yeni anayasanýn engeli AK Parti’nin kendisi

Ýki yýl önceki genel seçimden hemen sonra baþlayan “yeni anayasa” hazýrlýklarýnýn bugün itibarýyla çözüm sürecinin bir unsuru gibi algýlanýr hale gelmesi boþuna deðil. Çünkü bu konuyu toplumun gündemine getiren liberal-sol aydýnlarýn yeni anayasa talepleri büyük ölçüde -benim “Kürtler için anayasa” diye tanýmladýðým þekilde- Kürt sorununun çözümünü anayasal reformla gerçekleþtirme düþüncesine dayanýyordu. Kürt siyaseti de bu paralelde anayasal talepler ileri sürüyordu zaten. Çözüm süreci baþlayýnca bu taleplerin önemli bir bölümü ortadan kalkmýþ olsa da bugünkü tartýþmalarýn üzerinde de Kürt meselesinin gölgesi var.

 

Dolayýsýyla “AK Parti ile BDP anlaþtý, anayasayý beraber yapacaklar” söylentisinden tutun da “AK Parti anayasadan Türk ifadesini kaldýracak” iddiasýna kadar birçok konu aslýnda çözüm sürecine iliþkin endiþelerin anayasa yapým sürecine yansýtýlmasýndan ibaret.

Bu sütunda yazýlanlarý takip edenler hatýrlayabilir, ilk günden itibaren bu iddialarý tek bir argümanla tesirsiz hale getirmenin mümkün olduðunu yazdým: Ýktidarlarýn halk oyuyla belirlendiði demokratik ülkelerde hiçbir hükümet halkýn “satýn almadýðý” bir politikayý uygulayamaz. Velev ki AK Parti anayasadan Türk ifadesini çýkarmaya niyetlenmiþ olsun; velev ki BDP ile anlaþýp yeni bir anayasa yapmaya karar vermiþ olsun... Halkýn çoðunluðu onaylamadýðý sürece bunlarý yapamaz. Yapmak istese bile yapamaz.

Nitekim bu türden endiþelerin yersiz olduðu AK Parti’nin anayasa taslaðý ortaya çýktýðýnda görüldü. Taslak metnin “Baþlangýç” kýsmýnda yer alan “... kültürel zenginliðimizin kaynaðý olan etnik ve dini farklýlýklarýmýza saygý duyarak müþterek tarihimiz ve deðerlerimiz etrafýnda birlikte yaþama arzusuyla hareket eden biz Türk Milleti” ifadesi, baþta bu satýrlarýn yazarý olmak üzere birçok kiþinin savunduðu “Türk milleti ifadesinin anayasadan çýkarýlmasý yanlýþtýr, bunun yerine millet kavramýnýn doðru düzgün tanýmýnýn yapýlmasý gerekir” görüþünü destekler mahiyetteydi.

Zaten PKK lideri Murat Karayýlan bile bu realiteyi fark etmiþ olmalý ki Kandil’de görüþtüðü Türk basýn mensuplarýna “Anayasada Türk Milleti ifadesinin yer almasýna itirazýmýz olmaz” diyerek önemli olanýn millet kavramýnýn tanýmýnda uzlaþýlmasý olduðunu söyleme akýllýlýðýný gösterebildi.

Bütün bunlara raðmen “anayasadan Türk sözünü çýkaralým, bayraðýn adýný deðiþtirelim vs.” diye konuþmaya devam edenler varsa bunlarýn amacýnýn baþka olduðunu düþünmek gerekecektir.

Türk toplumunun anayasa konusundaki beklentilerinin yaný sýra “kýrmýzýçizgileri”nin ne olduðu da aþaðý yukarý bu konunun tartýþýlmaya baþlandýðý günlerden beri biliniyor. Mesela Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfý (TESEV) tarafýndan geçtiðimiz yýl içinde yaptýrýlan kapsamlý “Anayasaya Dair Taným ve Beklentiler Araþtýrmasý”nýn sonuçlarýný hatýrlayýn:

“Ülkenin resmî dili ne olmalýdýr” sorusuna yüzde 85 “yalnýzca Türkçe olmalýdýr” derken, yüzde 15’lik bir kesim “Türkçenin yaný sýra bu topraklardaki bütün diller resmî dil olabilir” diyordu... Zorunlu din dersleri konusunda katýlýmcýlarýn yüzde 50,1’i “zorunlu olmalý”, yüzde 46,3’ü “seçmeli olmalý” görüþü belirtirken, “din dersleri olmamalý” diyenlerin oraný sadece yüzde 3,6’da kalmýþtý. Diyanet’in anayasada yer almasýný isteyenler de yüzde 84,3 oranýndaydý.

Hem AK Partinin hem de muhalefet partilerinin anayasa taslak önerilerine baktýðýnýz zaman toplumun belirlediði kýrmýzýçizgilere büyük oranda riayet edildiðini görüyorsunuz. Aralarýnda tek fark AK Parti’nin “baþkanlýk sistemi” talebi...

Ne var ki AK Parti’nin muhalefete “Geri kalan konularda uzlaþýrsak baþkanlýk sisteminden vazgeçebiliriz” mesajý vermiþ olduðunu da akýldan çýkarmamak lazým. Öyleyse partilerin yeni bir anayasa yapmak yolunda bir engelleri yok. Özellikle iktidar partisiyle anamuhalefet partisinin anayasa taslaklarý arasýnda temel konularda çok az farklýlýk var. Tek problem CHP’nin “iktidarý döneminde yeni anayasa yapmýþ olma þerefini” AK Parti’ye bahþetmek istememesi olabilir belki.

Bir de AK Parti’yi “BDP ile beraber yapacaðý bir anayasa metnini” milletin önüne götürmeye zorlama stratejisi var... Ýktidarý destekleyen kesimler arasýnda bile bu tuzaðý fark edemeyenlere rastlanýyor.