Geçen Cuma günkü yazýmda Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’ün ‘siyasete dönmeme’ kararý verme ihtimalini ve bu durumda yeni baþbakanýn nasýl bir profil olabileceðini yazmýþtým.
Gül, ‘mevcut þartlarda’ kaydýyla baþbakanlýða dönmeme kararýný açýkladý. Bu açýklama, bundan sonra peþinde koþacaðýmýz haberin ne olacaðýný da gösterdi: Baþbakan kim olacak?
Ankara’da ‘sesli düþünenlere’ kulak verdiðimizde þunlarý duyuyoruz:
Hükümeti AK Parti kongresine kadar götürecek bir ‘emanetçi’ baþbakan mý; AK Parti’yi Haziran 2015 seçimlerine götürecek bir ‘kalýcý’ baþbakan mý?
AK Parti son kongresini Eylül 2012’de yapmýþtý; teþkilat kongrelerinin tamamlanmasý ve büyük kongrenin yapýlmasý 2015’in ilk aylarýný bulabilir. ‘Eþ genel baþkanlýk’ sistemine geçilecekse baþbakandan ayrý bir genel baþkan seçilmesi gündeme gelebilir. Bu durumda eðer ‘kalýcý’ bir isim atanmýþsa baþbakanlýða, seçime de onun liderliðinde gidilir. Eðer yeni bir baþbakan adayý belirlenmiþ ise seçime kadar yeni bir hükümet gündeme gelir ki, bu pek mümkün görünmüyor.
Dolayýsýyla, AK Parti’yi 2015 seçimine götürecek baþbakanýn da 28 Aðustos’ta ‘büyük ihtimalle’ belli olacaðýný söylemek mümkün.
‘Emanetçi baþbakan’ formülünün gerçekçi olduðu izlenimini almýyoruz.
O halde kim?
Bunun cevabýný þu anda ‘bir kiþi’ biliyor.
Tercihini yapmýþ olduðunu söyleyemeyiz. Bu Erdoðan’ýn tarzýna ters. Kendi cumhurbaþkaný adaylýðý için -dýþarýdan bakýldýðýnda garanti görünse bile- partisine, milletvekillerine, teþkilatlarýna ve ailesine danýþmadan karar vermeyen Erdoðan, halefini belirlerken de bu süreçleri dikkate alacaktýr.
Parti yönetimi, teþkilatlar ve TBMM Grubu, Erdoðan’ýn iþaret ettiði isme itiraz etmeyecektir. Ancak hakim beklenti, bunun ‘gruplaþma yaratmayacak bir isim’ olacaðý yönünde. Ayný zamanda, “AK Parti’nin her seçimde oyunu arttýrarak iktidara gelmesindeki üç önemli unsuru, ‘kalkýnma, demokratikleþme, ekonomik istikrar ve uluslararasý etkinliði’ temsil edebilen” bir isim...
Ama son tahlilde, yeni baþbakan “Erdoðan’ýn tercihi” olacak.
Zira yeni baþbakan, Erdoðan gibi ‘tek icra makamý’ olmayacak, Erdoðan gibi bir ‘icracý cumhurbaþkaný’ ile çalýþacak bir baþbakan olacak.
Bu da yeni bir ‘yönetim sistemi’ demek.
Adý nasýl konulursa konulsun halk arasýnda ‘baþkanlýk’ sistemi diye adlandýrýlacak.
Ancak bunun için önce anayasanýn deðiþtirilmesi ve ‘partisiz cumhurbaþkanlýðý’ ilkesinin kaldýrýlmasý gerekiyor. Bununla birlikte, ‘seçilmiþ hükümet’ ve ‘seçilmiþ cumhurbaþkaný’nýn nasýl çalýþacaðýný düzenleyen anayasa deðiþikliði. Elbette ideali bütün bunlarý içeren bir ‘yeni anayasa’ yazýlmasý. Parlamenter sistemin ‘baþkanlýða’ uyumlu hale getirilmesi için bu Meclis’te yeni bir anayasa yazýlmasý mümkün olmadý; bir anayasa deðiþikliði yeniden denenebilir, ancak yine de zor görünüyor. Zira muhalefet partilerinin ‘deðiþime kapalý’ tutumu ve milletvekilleri üzerindeki vesayeti söz konusu.
AK Parti’nin seçim sistemi deðiþikliði önerisi de bu bakýmdan önemli.
‘Dar bölge’ veya ‘daraltýlmýþ bölge’ seçim sistemi, milletvekillerini ‘genel merkezlerin vesayeti’nden kurtarýyor. Bu da, TBMM’de yeni anayasa veya anayasa deðiþikliði konusunda ‘partilerinden baðýmsýz’ hareket etmelerinin önünü açýyor.
AK Parti, sýfýr barajlý dar bölge veya yüzde 5 barajlý, 3 veya 5 milletvekilliðine bölünmüþ daraltýlmýþ bölge seçim sistemi ile mümkünse yeni anayasa/anayasa deðiþikliði çoðunluðunu, bu olmazsa muhalefet milletvekillerinden destek almayý hedefliyor.
Böylece, yeni yönetim sisteminin ‘adý’ konulurken, hem seçimde adalet ve yönetimde istikrar, hem de ‘hýzlý ve etkin icra yeteneði’ ve ‘muhalefetin katkýsý’ saðlanmýþ olacak.
Seçim sisteminin 2015’te uygulanabilmesi için 12 Haziran’dan önce yapýlmasý gerekiyor.
Oldukça sýcak bir yaza giriyoruz.