Yeni Başbakan, yeni heyecan...

AK Parti genel başkan adayı Sayın Binali Yıldırım oldu. Pazar günü yapılacak kongre sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı kendisine hükümeti kurma görevini verecek. Hayırlı olsun.

AK Parti’deki bu değişikliği, Sayın Erdoğan’ın şahsi tasarrufları olarak görenleri biliyor ve onlara aldırmıyoruz.

Çünkü bunlar iflah olmaz Erdoğan düşmanları. Bunlara, Sayın Erdoğan’dan rahatsız olanlar ittifakı, cephesi, koalisyonu da denebilir. Bunlar siyasetin algısını da değiştirdiler. Eskiden siyasette CHP çizgisi ve onun karşısında milliyetçi-muhafazakâr partiler bloğu olurdu. Sonra koalisyon dönemlerinde şahıslar ikinci planda kaldı, partiler ittifakı ile bir harmanlama oldu.

Şimdi bambaşka bir ayrışma var. Bir tarafta Erdoğan’ı sevenler ve destekleyenler cephesi. Diğer tarafta Erdoğan’ı hazmedemeyen, istemeyen ve bunun için herkesle, her güçle işbirliği içine giren/girebilenler cephesi...

Bu cephe çok geniş. Bu cephede, vesayet sistemini yeniden hâkim kılmaya çalışan ve hala direnen darbe heveslisi statüko zaptiyeleri var. Küresel sermaye ile iç içe büyük sermaye, onlarla omuz omuza Doğan medyası, Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri var. CHP ve HDP de bu cephede. Erdoğan düşmanlığından çatlayan, aklı başından giden Pensilvanya’daki zat, onun kontrolündeki Gülen medyası, cephenin omurgası durumunda. Bu cephenin ortak özelliği ABD’den, Avrupa Birliği’nden ve Rusya’dan destek görmesi. Yabancı güç odaklarından medet ummaları. Mesela ilginç değil mi, Selahattin Demirtaş Moskova, Brüksel ve Washington’da yalvar yakar PKK’ya destek isterken, F. Gülen de Moskova’da yayınlanan gazetelere beyanat verip Erdoğan’ı suçluyor, Avrupa ve Amerikan gazetelerinde Erdoğan’ın diktatörlüğe gittiğini anlatıyor, ABD Temsilciler Meclisi üyelerinden ve senatörlerinden Türkiye Cumhurbaşkanı ve hükümeti aleyhine imzalar toplattırıyor. Mesela yine Gülen, son yerel ve genel seçimlerde, CHP’ye, HDP’ye oy istiyor. 7 Haziran sonrası ısrarla bir CHP-MHP-HDP hükümeti kurulması için çaba sarf ediyor. CNN Türk’te Ahmet Hakan Demirtaş’a saz çaldırıp, şirinlik muskası takıp, yeni bir lider olarak selamlıyor. Nedir Fethullah Gülen’i, Aydın Doğan’ı, CHP’yi, HDP’yi bir araya getiren? Sadece Erdoğan düşmanlığı ve hazımsızlığı...

Bu cephe, artan ve azgınlaşan terör saldırılarına paralel yürütülen en alçakça algı operasyonu ile AK Parti iktidarının, Türkiye’yi yönetemez hale getirdiğini, Erdoğan’ın durdurulması gerektiğini propaganda ediyor.

Dokunulmazlıkların kaldırılması, yeni sivil anayasa ve başkanlık sistemi talepleri, Türkiye’yi gerçekten tarihî bir dönemin sorunları ile karşı karşıya bıraktı.  AK Parti, bu zorlu süreçle ilgili bir durum muhakemesi yaptı. Erdoğan’ın liderliğinde hem parti hem de hükümet tahkim ediliyor. Karşı cephenin saldırılarına karşı iç bütünlük ve ahenk güçlendiriliyor. Hükümete ve parti teşkilatlarına yeni bir heyecan, yeni bir soluk getiriliyor.

Mesele ne Sayın Erdoğan’ın, ne de Sayın Binali Yıldırım’ın şahsı ile ilgilidir.

Bu milletin kendi değerleri üzerinde ayağa kalkarak devlet-millet kaynaşması ile güçlü Türkiye sevdası, bu sevdanın türküsü kutlu yürüyüşü var. Milli, yerli ve mana boyutuyla gerçek demokratikleşmeyi arzulayan hasbi kadrolarla, küreselleşmenin ağalarına yaslanan, onlara taşeronluk yapanların mücadelesi bu...

Bu mücadeleye omuz vermek üzere gelen Sayın Binali Yıldırım’ı bu duygularla selamlıyor, hayırlı olsun diyoruz.