Yeni bir dönem: Görenlere kutlu olsun!

ABD devletinin bütçesiz kalmasý ve harcamalarý yapamaz hale gelmesi, bizim buralarda, biraz da býyýk altýndan gülerek anlattýðýmýz bir ekonomi dedikodusuna dönüþmüþ durumda. Öncelikle bu kilitlenme, seksenli yýllarda doruða çýkan ve bugünlerde batan neoliberal bakýþ açýsýný dinazorca savunan Cumhuriyetçiler’in tarihsel karþý koyuþunun sonucu. Ama bundan da öte bu durum, ABD’nin tam þu an içinde bulunduðu durumu anlatýyor. Bunun tabii ki bize yansýyan sonuçlarý var, buraya geleceðiz ama önce, bu durumun 1996 yýlýndaki kilitlenmeden çok ayrý olduðunu söyleyelim. O yýllarda, yine Demokratlar Clinton’la iþbaþýndaydý. Fed baþkaný da Greenspan’dý. Clinton ve Greenspan, 1995 yýlýnda, kendi çizgilerinin dýþýnda ve stratejik olarak yapmak istediklerinin tam tersi bir sonuçlara yol açacak bir karar verdiler. Dolarý, Japon Yeni ve Alman Marký karþýsýnda deðerlendirerek (revalüe ederek) Bush dönemini hazýrladýlar.

1985’teki Plaza anlaþmasýnýn -dolar devalüasyonun- tam tersi olduðu için bu anlaþmaya Ters Plaza anlaþmasý denir. ABD, ‘Ters Plaza’ anlaþmasýnýn yapýldýðý 1995 yýlýndan 2005 yýlýna kadar olan on yýlda ileri teknoloji katma deðerini tüm dünyanýn üzerinde gerçekleþtirmiþ, ancak bunu, aþýrý deðerli dolar ve göreli yüksek faiz nedeniyle ihraç edememiþti. ABD, bütün bu dönemde, çok yoðun karþýlýksýz dolar yaratarak super açýk(lar) vermiþ ve kendisini dünyaya finanse ettirmiþti. Son neocon iktidarý, bu anlayýþa ve bu anlayýþýn arkasýndaki militarist saldýrganlýða dayanmaktaydý.

1995’te Fed, ‘Ters Plaza’ anlaþmasýyla dolarý deðerlendirirken ABD’nin açýk vermesine izin veriyordu ama bunun karþýlýðýnda Japonya’yý ve AB’yi (özellikle Almanya’yý) kurtarýyordu. Ancak ABD, güçlü dolar ve yüksek faize güvenerek bu açýklarýný kapatmayý düþünürken dolar arzýný denetleyemeyeceðini ve bu arzýn 2008’de ilk önce mortgage þirketlerinin aktiflerindeki zehirli varlýklar olarak patlayacaðýný pek hesap etmemiþti. Aslýnda Greenspan bunu biliyordu. Yaþlý Kurt’un son yýllardaki sýkýntýsý tam da buydu. “Bu iþ çökecek ve hepimiz altýnda kalacaðýz” türünden cümleler çok sýk aðzýndan çýkmaya baþlamýþtý. Greenspan, Çin’in sonsuza kadar ABD’yi dolar alarak finanse etmeyeceðini ilk söyleyen ABD’li yetkilidir.

1995’ten bu yana...

Þimdi düþünün, 1995’ten bu yana dünyada neler oldu. Ýlk önce geliþmekte olan ülkelerde finansal krizler, sonra Ortadoðu’da bitmek bilmeyen savaþlar, 11 Eylül, Irak Savaþý, AB’de baþlayan Euro dönemi, Sovyet sonrasý yeni Rusya’nýn ortaya çýkmaya baþlamasý, 2008 krizine giden yolun taþlarýnýn döþenmesi ve tabii kriz... Türkiye, bütün bu dönemde, 28 Þubat’ý, finansal krizleri, 2001 krizini, darbe teþebbüslerini ve AK Parti iktidarlarýyla gelen büyük dönüþümü yaþadý. 1995 yýlýnda dolarýn deðerini ve faizleri yükselterek, son saldýrgan ABD iktidarýnýn -belki yanlýþlýk, belki çaresizlikle- yolunu açan Clinton ve ekibi yerini Bush dönemine býraktýðýnda bu günleri göremezdi tabii. Ama Bush’un yolu yalnýz tek kutuplu geliþmiþ ülkeler dünyasýnýn iflasýný çabuklaþtýrmadý, ABD’nin bugünkü hale gelmesini de saðladý.

ABD devletinin harcama yapamaz hale geldiði gün, Türkiye’de Baþbakan Erdoðan bir dönemi bitiren ya da bir dönemi baþlatan çok önemli bir düzenlemeyi de kamuoyuna açýklýyordu. Þimdi Türkiye, demokrasi paketini tartýþýyor, eksik bulan da var, dað fare doðurdu diyen de. Ama zaten Baþbakan’ýn kendisi bunun yalnýzca bir basamak olduðunu, baþlangýç olduðunu söylüyor ki, bence paketin en önemli, en ayýrt edici yaný budur. Bu söylendikten sonra yapýlan bütün tartýþmalar, eðer ki statik bir deðerlendirmeyi içeriyorsa, boþu boþunadýr.

ABD kilitleniyor, Türkiye kilit açýyor

Peki ABD’deki kilitlenme ve Türkiye’nin bu çýkýþý neyi baþlatýyor neyi bitiriyor? Özetle þudur:

1) Politik düzlemde ABD’de Cumhuriyetçiler’le temsil edilen ama aslýnda tüm dünyada ekonomi ile ilgili kurumlarda ve akademide neoliberal iktisat anlayýþý diye anlatýlan paradigma bitiyor. Bu, ondan önceki ‘sosyal devlet’ anlayýþýnýn geri gelmesi anlamýný taþýmýyor. Obama’nýn 2010 yýlýnda yasalaþtýrdýðý saðlýk reformuna, ‘devlet yurttaþlarýnýn saðlýk harcamalarýný finanse edemez’ anlayýþý ile karþý çýkan neoliberal anlayýþ, ABD devletini kilitlemiþtir ama Obama haklýdýr ve kazanacaktýr. Burada Türkiye’de on yýlda yapýlan saðlýk reformuna dikkatinizi çekerim. Çok benzerdir.

2) ABD’nin, tek kutuplu ulus-devletler dünyasýnýn hegemon kutbu olarak devam etmeyeceði ortaya çýkýyor. Çok kutuplu, çok yönlü bir dünya geliyor. Böylece karþýlýksýz ama yüksek dolar dönemi kapanýyor. Yeni uzlaþmacý bir ABD geliyor. Bu, Asya’nýn barýþçý kalkýnma yoluyla buluþmak zorunda. Obama, Ýsrail kýzsa da, Ruhani ile daha da görüþecek. Ama Ýran’daki þahinler, Hizbullah gibileri yerinden zýplasa da, Ruhani’de buna cevap verecek.

3) Türkiye’nin bir bölge gücü olmasýnýn yolu açýlýyor. AB’nin de yeni dönemi Türkiye’den geçiyor. Dün AB’de iþsizliðin düþmekte olduðu ama Almanya’da iþsizliðin yükselmekte olduðu verisi geldi. Önemli -öncü- bir iþarettir. Almanya’da yeni koalisyon, -nasýl olursa olsun- týpký ABD gibi Türkiye ve kendi doðusuyla daha uzlaþmacý ve kapsayýcý bir yola girmek zorundadýr.

4) Türkiye’nin bu demokratikleþme adýmlarýný, bu dönemi karþýlayacak yeni anti-tekel ve bilgi toplumu hedefli, beþeri sermayeyi öne çýkaran bir büyüme programýyla örtüþtürmesi gerekir. Onuncu 5 yýllýk Kalkýnma Planý baþlýklarý bu anlamda önemlidir.

5) Tam burada eski devletçi kapitalizm anlayýþý ve onun tepkisel çýkýþý olan neoliberal yol bittiðine göre, yeni bir ‘kamu çýkarý ekonomisi’ gündeme geliyor. Bunun ilk iþaretlerini görüyoruz. Ama bunun kökleri, bizim Osmanlý’dan beri gelen Vakýf anlayýþý- ekonomisinde ve Ahilik gibi müessese ve geleneklerimizde de var. Önemli bir döneme adým attýk; görenlere kutlu olsun!