Yok. Benim gördüðüm kadarýyla siyasi alanda yeni bir ittifak arayýþý falan yok.
Cumhurbaþkanýmýz R. Tayyip Erdoðan’ýn ‘Türkiye Ýttifaký’ ifadesi üzerine çok þeyler yazýldý, konuþuldu. “Acaba Cumhur Ýttifaký rafa kaldýrýlýp baþka bir ittifak arayýþý içine mi giriliyor” türü sorular soranlardan, yeni koalisyon þemalarý çýkaranlara kadar kafasý karýþýk siyaset yorumcularýna þahit olduk.
Oysa ortada böyle bir siyasi çalkantý meydana getirecek bir durum yok.
Türkiye ittifaký, Cumhurbaþkanýmýzýn konuþmasýnda geçen bir ifade. Genel bir kucaklaþmayý, milli meselelerde ortak tavýr almayý, Türkiye’yi her türlü tartýþmanýn üzerinde tutup yüceltmeye çalýþmayý anlatýyor.
Malum her seçimde siyasi tarafgirlik, kutuplaþma, gerilim artar. Seçim gecesi yapýlan Balkon Konuþmasý da bu tansiyonu düþürmeyi, genel bir kucaklaþmayý, siyasi pozisyonlarý bir tarafa býrakýp yeniden Türkiye’nin gündemine odaklanmayý amaçlar.
‘Hep birlikte Türkiyeyiz’ temalý bir söylem biçimidir bu. Türkiye’nin içinden geçtiði süreçler baðlamýnda birlik temasýný vurgulayan bu tür ifadeler çeþitli þekillerde serdedilir. Bu bir siyasi anlayýþ, üslup ve tarz ortaya koyar, bir koalisyon teklifi veya seçim ittifaký projesi deðil.
Ortada bu anlamda bir ‘siyasi proje’, ‘seçim projesi’, ‘koalisyon projesi’ falan yok.
Siyasi mutabakat zeminini geniþletmeye çalýþmak, siyasi konularda her siyasi kesimden anlayýþ beklemek ve ortak bir milli hissiyatý öne çýkarmaya çalýþmaktýr.
Cumhur Ýttifaký, 15 Temmuz sonrasýnda milli bir duruþ olarak ortaya çýkmýþ, hem bir siyasi mutabakat zemini oluþturmuþ, hem de bir siyaset ve seçim ittifakýna dönüþmüþtür.
Nitekim bu ittifakýn seçimlerde somut bir iþbirliði projesine dönüþmesi sosyal alandan siyasi alana yansýyan bir tablo ortaya koymuþtur. Bu çok deðerli bir iþbirliði zemini olduðu gibi, Türk siyasi tarihi açýsýndan da benzerine az rastlanýr bir durumdur.
Geçmiþten bu yana ittifaklar, koalisyonlar, örtülü/açýk iþbirlikleri, türlü türlü seçim dayanýþmalarý yaþanmýþtýr. Ama Cumhur Ýttifaký’na þekil ve muhteva açýsýndan benzeyeni olmamýþtýr. Bunun sebebi daha önce hiçbir darbenin püskürtülememiþ olmasý, ardýndan böyle bir toplumsal duyarlýlýk oluþmamasý ve ülkenin içinden geçtiði þartlar ile seçim süreçlerinin denk düþmemesidir. Böyle bir konjonktürde seçimler sadece yerel veya merkezi yönetimleri belirlemenin ötesinde anlamlar taþýmaya baþlamýþtýr.
Cumhur Ýttifaký’na sadakat konusunda AK Parti’nin bir þüphesi, sorunu, güvensizliði yoktur.
Türkiye Ýttifaký ifadesinden kalkarak meseleyi AK Parti-MHP arasýnda bir güvensizlik oluþumuna götürmeye çalýþmak boþ bir uðraþtýr.
Seçim sonuçlarý üzerinden AK Parti ile MHP’lilerin birbirini suçlayacaðýný temennisiyle bir ayrýþma ve hesaplaþmayý tetiklemeye çalýþanlar beyhude bir uðraþ içine girerler.
Erdoðan, AK Parti içinde böyle bir hesaplaþmaya geçit vermediði gibi, MHP’ye karþý da güvensizlik oluþturacak böyle bir sorgulamaya fýrsat vermeyecektir.
Sayýn Bahçeli de Cumhur Ýttifaký konusunda kararlý ve dirayetli bir duruþ içindedir. Bahçeli’nin seçim gecesinde sonuçlarla ilgili farklý çýkýþlar yapabileceðini söyleyenler nasýl o gece hayal kýrýklýðýna uðradýysa, seçim sonrasýnda negatif deðerlendirmeler bekleyenler de boþa düþmüþtür. Ne Bahçeli bu felaket tellalý fitnecilerin dediði gibi bir tutum içine girmiþtir, ne de AK Parti Cumhur Ýttifaký’na karþý farklý bir tutum içine girecektir.
Nitekim Bahçeli “MHP'nin temel tercihi Cumhur Ýttifaký’nýn yaþamasý ve yaþatýlmasý doðrultusundadýr. '2023 Lider Ülke Türkiye' amacýna sonuna kadar sadýðýz” sözleriyle kararlý duruþunu ortaya koymuþtur.