2001 Eylül “saldýrýsýný” takip eden süreçte 1997’de Beyaz Saray tarafýndan ortaya konan “tezden de” yola çýkarak, “Türkiye’nin baþýna gelebilecekleri ve yakalayacaðý fýrsatlarý” çalýþtýðým gazete ve televizyonlarda elimden geldiðince aktardým. Ortaya koyduðum ve bana göre bir bütünlük içinde akan tezimde; “Türk ordusunun içeriden ve dýþarýdan artan saldýrýlara maruz kalacaðý” iddiasýndan “IMF ile neden anlaþmaya zorlanacaðýmýza” kadar birçok detay yer aldý. Dönem dönem “Türkiye için zor günler” tespitini yaparken özellikle 2007 krizi ve sonrasýnda Türkiye’nin yeni dünya düzeni içinde yakalayacaðý fýrsatlarý aktarmaya çalýþtým. 2007’deki kriz tahminlerim “küresel gerçeklere” dayanýrken, Türkiye’nin “krizden çýkýþta öncü olacaðý ve özellikle kurdaki deðiþimler” Türkiye’nin ana denklemdeki yeni yeri mantýðý üzerine bina edilmiþti. 1997’den bugüne neredeyse 17 yýl, Rumsfeld’in “Pentagon’un nasýl deðiþeceði tezini” açýkladýðý 10 Eylül 2001 ‘den ve ertesi gün gelen 11 Eylül saldýrýsýndan bugüne ise yaklaþýk 13 yýl geçti. Türkiye’nin “büyük bir dönüþtürülme operasyonu kýskacýna” alýndýðý 2000-2001 krizi de “tesadüf deðildi” ve “deðiþecek ana denklem içinde Türkiye’nin nasýl genleþeceði tahmin edilerek, kýskaca alýnmak” istenmiþti... Burada bir not düþelim; Gezi Darbe Denemesi ve 17 Aralýk operasyonlarý “kýskaca alma-engelleme” zincirinde aktörleri deðiþen yeni dalgalardý...
Sevgili dostlar, Türkiye yeni dünya düzeni içinde planlanan prangalarýný kýrarak hatta yerleþik küresel güçlerin engelleme istek ve müdahalelerine raðmen bugünlere geldi. Artýk engel olmak isteyenlerin bir kýsmý “engel olmayý DOÐRUDAN DARBE” denemesine dönüþtürürken, ümidi kesenlerden bir kýsmý da” nasýl ortak” oluruz derdindeler! Evet, yeni bir Türkiye gerçeði doðuyor ve maalesef bunu Türkiye’de YERLEÞÝK BAZI yapýlar biz , bütün dünya özellikle YENÝ DÜNYA DENKLEMÝ’ni sorgulayan küresel etkin yapýlar çok net görüyor.
Sevgili dostlar, bu yazýyý Brüksel’de Avrupa’nýn “DURUMUNU” yakýndan bir kez daha görüp idrak ettikten sonra yoðunluk arasýnda kaleme alýyorum... Türkiye’nin nasýl parladýðý ve nereye gidebileceði buradan bakýnca çok daha net...
Peki ne yapmalýyýz?
Geldiðimiz noktada yeni bir teze ve deðiþimi kapsayan bir paradigmaya ihtiyacýmýz var...
Bugün “sadece küçük bir denemesini” sizlere aktaracaðým. Türkiye artýk farklý ve dünya, yeni bir “Türkiye yüzyýlý” için “kabullenme katsayýsýný” günden güne güncelliyor.
Neler yapmalýyýz noktasýna gelince...
Ýþte detaylar:
1- Siyasi parti, sivil toplum ve kurumlarýn ortak mutabakatý ile “ulusal bir strateji” belgesini alt dinamikleri ile birlikte sorgulamaya açmalý ve sonuca ulaþmalýyýz. Türkiye, “siyasi muhalefetin” iftiradan ileri gidemediði bir denklem ve buna ait söylemler ile sorgulanamayacak kadar büyük bir ülke.
2- “Tek kimlikli-çok kültürlü” yeni ulusal etiketimizi tanýmlamalý, “herkesi içinde alacak þekilde geniþletmeliyiz.
3- Avrupa Birliði ile “üyelik sürecimizi” net bir þekilde tanýmlamalý ve Baþbakan Erdoðan’ýn altýný çizdiði gibi net bir “söylemi-CEVABI” acilen ortaya koymalarýný saðlamalýyýz. AB’den olumsuz bir cevap gelmesi durumunda iliþkiyi net olarak TANIMLAMALI ve gerektiðinde “AB’ye alternatif olarak genleþen” bir yapý olabileceðimizi ortaya koymalýyýz.
4- Ekonomide çevre ülkelere burada “yatýrým yapma imkânýný” saðlayacak düzenlemeleri hayata geçirmeli, New York ve Londra’dan kaçmak isteyen “paraya” hukuki altyapý saðlamalýyýz.
5- Çevre ülkelerin þirketlerine “sermaye piyasamýzda” halka açýlma imkâný saðlamalý ve o ülkelerin de halklarýnýn bu þirketlere ulaþmasý için çalýþma yapmalýyýz.
6- Gümrük düzenlemelerimizi TAMAMEN kendi “milli yeni çýkarlarýmýz” ile düzenlemeliyiz.
7- Askeri “stratejimizi” yeniden gözden geçirmeli ve TSK’yý “yeni tehditlere” göre “içeriden dýþarýya” yeniden düzenlemeliyiz. Ýrtica ve bölücülük gibi “kendi halkýný tehdit” gören anlayýþý BÝLÝNÇ VE BÝLÝNÇALTIMIZ’dan atarak, “küresel müdahale yapabilen” bir bölgesel güç tasarlamalýyýz. Buna sýnýr içi örgütler ile mücadelede profesyonel düzenlemeleri de dahil etmeli ve Türk askerini bölgede “sýcak temas saðlar” konumdan çýkarmalýyýz.
8- Devlete ait olan “savunma” þirketlerimizi tek çatý altýnda toplayýp, oluþan þirketin hisselerini Türk ve yabancý yatýrýmcýlara % 49’u geçmeyecek þekilde satmalý ve ortaya çýkan para ile “askeri-endüstriyel” yapýmýzý yeniden kurmalýyýz.
9- Türk topraklarý üstündeki “gaz ve petrol arama, çýkarma” hakkýný, “komþu ülkelerde elde edeceðimiz imtiyazlar da dahil olmak” üzere 99 yýllýðýna TPAO’ya devrederek, TPAO hisselerinin % 49’unu yerli-yabancý yatýrýmcýlara satmalý ve “kamu yatýrýmlarý” için “kaynak” saðlamalýyýz.
10- ETKÝ ALANIMIZI doðru tanýmlamalý özellikle YENÝ DÜNYA DÜZENÝ denkleminde ortaya çýkacak “3 ana merkezden” biri olma potansiyelimizi doðru sorgulamalýyýz!
Sevgili dostlar, daha onlarca madde var, sadece birkaç örnek verdim. Giriþte de yazdýðým gibi “Türkiye artýk çok büyük bir ülke... Dünya, yeni Türkiye yüzyýlýna hazýr” ama biz hâlâ toplum olarak tam uyanmýþ deðiliz... UYAN TÜRKÝYE, uyan ve darbe denemesinde kendini harcayanlarýn “amaçlarýnýn ne olduðunu” da net olarak idrak ederek ÖNÜNE BAK!