Petro Rusya’ya ne yaptý?
“Çok iyi þeyler yaptý” diyenler var, “hayýr, özü yok etti” tezini savunanlar var...
Daha önceki yazýlarýmda Petro ve “Ýnorganik Rusya” kavramlarýný tartýþmaya açmýþ ve en önemlisi “Hizmet Devleti” kavramýný nasýl yýktýðýný analiz etmeye çalýþmýþtým... Rus düþünürlerden yaptýðým alýntýlarda konu çok açýktý; “Avrupalý olma sevdasýyla Rusya’ya neþter vuran Petro, Cengiz Han’ýn o topraklar üzerinde býraktýðý en önemli miras olan ‘hizmet devleti’ kavramýný yýktý ve vatandaþlarýn etnik, dini, sosyal ayrýþmadan baðýmsýz deðerlendirilmesi dinamiðini ortadan kaldýrdý”! Bu noktada þu soruyu soralým; Rusya için yapýlan çýkarým Osmanlý-Türkiye geçiþi içinde yapýlabilir mi ?
Konu hakkýndaki ilk yazýlarýmdan bazý bölümleri de aynen alýntýlayarak, özellikle Türkiye’nin her alanda BÜYÜMESÝNÝ kabullenemeyenlere cevap verme amacýyla, son dönemdeki sorularý da ekleyerek, “Organik Türkiye ne demek” sorusundan baþlayarak kavramý ve detaylarý birlikte sorgulayalým...
Sevgili dostlar, Cumhuriyetin kurulduðu, imparatorluklarýn tasfiye olduðu bir dönemde “kuruluþ-ulus yaratýlma sürecinde” yaþanan evrim ve reformlar Türkiye’yi topraktaki köklerinden kopararak, “topraktaki aðacý, saksýdaki bitki” haline getirmiþ olabilir ! Peki Türkiye topraða yeniden kavuþup, cihanþümul kökler salabilir mi” ! Ben bir çýkarým yapayým, “olur mu” siz karar verin; 1940’lar sonrasý “saksýya konan aðaca yapýlmaya çalýþýlan her aþýya” toplumun özüne hitap eden “tezleri” ortaya atan Demokrat Parti, AP, ANAP ve son olarak da çok geniþ ve uzun süren bir katýlýmla AK Parti-Erdoðan çizgisinde cevap vermesini çok iyi anlamalýyýz. Saksýdaki inorganik yapýya yapýlan 1946, 1960, 1970, 1980, 1997, 2001 kabul görmedi ve toplum her defasýnda “özüne doðru” hamle yaptý! YAPMAYA DA DEVAM EDECEK!
Sonuçlar;
Bu sonuçlarýn bir bölümünü ilk analizimde de paylaþmýþtým, doðruluðuna her geçen gün ikna oldum ve o bölümleri aynen paylaþýyorum;
1- Petro sonrasý Rusya’yý içine çeken “Avrupa hayranlýðý” tuzaðý ile Osmanlý’nýn 1850’lerden itibaren içine gömüldüðü BATILILAÞMA tuzaðý ayný “yerden pompalanan” ve ayný amaca hizmet eden tezlerdir
2- 1854’ten itibaren “iþbirliði yapýlsa” dünya genelini deðiþtirecek “Türk-Rus” modeli Batýlýlar tarafýndan bozularak Rusya ile savaþ körüklenmiþ ve 1854-1876 arasýnda Osmanlý bu savaþ tuzaðýnda “Londra-Paris hattýnda” borçlandýrýlarak “yok
edilmiþtir”!
3- Gazi, en doðru adýmý atmýþ, “o gün için en doðru modeli kurmuþ” ama gerek saðlýðýnýn bozulmasý gerekse arkadan gelenlerin yetersizliði sonucu “Türkiye Cumhuriyeti, ilk yýllardaki atýlýma raðmen, özellikle Ýngiliz-Alman oyunlarýyla” köklerinden koparýlarak “topraktan saksýya” taþýnmýþtýr. Bu 1920’lere özgü bir gerçek deðildir, bu “KOPARMA” süreci 1850’lerden baþlamýþ ve BATI hayraný “entelijansiya ve burjuvazi” yaratýlma süreci þekillendirilmiþtir.
4- 1960-1980 ve diðerleri, “Batý hayraný kalmasý gereken” Türkiye’nin Rusya’dan uzak tutulmasý ve en önemlisi kendi “kökleri ile buluþmamasý” için özellikle Ýngilizler tarafýndan tahrik edilmiþ, 1980 sonrasý tanýmlanan “iç tehdit” kavramýnda Türk insanýnýn “dini ve etnik çeþitliliði” en büyük düþman olarak “Devlet tarafýndan” tanýmlanmýþtýr! Milli Güvenlik Safsatasý altýnda çocuðunu kýþlada göremeyen “baþörtülü annemiz” o anlayýþa göre ciddi bir “iç irtica tehlikesi” olarak algýlatýlmýþ ve Osmanlý-Din-Halife-Etnik Köken gibi kavramlar “öcü” haline getirilmiþtir.
5- Türkiye’nin 2003 yýlýna kadar Batý hayranlýðý ve Batý ittifaký baðlýlýðý görünümü altýnda “komþularý ile iliþki kuramamasý” daha doðrusu kurmasýna engel olunmasý, bu “tezin” bir parçasýdýr. Komþular ile iliþki kurma, köklerine bakma. Sadece Batý’ya bak ve oradan borçlan! Aynen 1854!
6- Bugün de Türk kamuoyunda “yerleþtirilmiþ düþünenler-konuþanlar-yazanlar” tarafýndan pompalanan BAZI ÜYELÝK VE ÝTTÝFAK süreçleri, AYAÐI YERE BASMADIÐI sürece, ayný “oyunun” devamýdýr. Sayýn Erdoðan’ýn en büyük baþarýsý bu “oyunu görmesi” ve “ÝNORGANÝK Türkiye’yi saksýdan çýkararak ORGANÝK hale getirme” yolunda attýðý kararlý adýmlardýr.
7- Ergenekon ve benzeri organizasyonlar, Ýngilizlerin ve son dönemde Almanlarýn, “Bu sistem bozulmasýn, saksýda kalsýn, istediðimiz yere çekelim, topraða dönüp aðaç olmasýn” diye kurduklarý YERLEÞÝK MEKANÝZMALARIN durdurulmasý ve “bizi boðan” ESTABLISHMENT’ýn ellerinin boðazýmýzdan çekilmesidir...
8- Ruslar, “dil, din, kültür” gibi ortak deðerleri olmadýðý için topraklarýnda kök salan “hizmet devletini” kaybedip “aþýrý uçlara” kadar kayarken, Türkiye özü “BÝR” olan geçmiþ Devletlerin ortaya çýkardýðý olumlu kavramlarý kolaylýkla kazanýp “olumsuzluklarý” atabilir...
Sevgili dostlar, “son 12 yýlýn mucizesi nedir” diyenlere söyleyebileceðim tek bir cümle var; Kopartýldýðýmýz topraða dönmeliyiz ve ÖZÜMÜZÜ kazanana, köklerimizi salana kadar bu yolda her adýmý atmalýyýz! YENÝ BÜYÜK GÜÇLÜ TÜRKÝYE geliyor...
Son söz: ÖZ’e dönüþ BAÞLADI... Engellenemez... Durdurulamaz... Türkiye, hedeflerine BÜYÜK TÜRKÝYE olarak varacak...