Yeni Çankaya’nın bölünmüş yollarında!

Eski merkez medya ve halihazırda paralel medya, ismi açıklandığı günden beridir CHP ve MHP’nin çatı adayına kuş kondurma gayretinde. Ki zinhar yok bunda bir anormallik. Kişisel ya da kurumsal olarak diledikleri adayı destekleyebilir, okurlarının kanaatini o aday lehine oya çevirmeye çalışabilirler. Yeter ki “biz süper tarafsızız” ayaklarına yatmasınlar.  Hürriyet’ten Ayşe Arman tam da bunu yapmış işte.

“Hiç kıvırtmadan oyum Ekmel Bey’e” demiş ve herkes de onun gibi sevip beğensin “tıpış tıpış gidip oyunu ona versin” diye röportaj boyu hayli çabalamış.  Âlâ. Ama röportajda öyle bir yer var ki soru da cevap da hem bir torba inciri berbat ediyor, hem yeni Türkiye’ye devretmemesi gereken siyasi ve insani arazları açık ediyor.

Şöyle. Aniden oluşan hayranlıktan olsa gerek “Türkiye sizin gibi donanımlı birine hazır mı?” diye soruyor Ayşe Arman.

“Çok mütevazı”, “kibirden arınmış” diye lanse edilen Ekmeleddin İhsanoğlu ne dese beğenirsiniz?

“Bakalım, 10 Ağustos’ta göreceğiz!”

Yani sevgili okur; olur ya Ekmel Bey’e oy vermezsen ve sandığa gömülürse bu seçkin, çok donanımlı, dört dili sular seller gibi konuşan muhterem, tamamen senin cahilliğinden! Donanımsızlığından! Kıllı ve bidon kafalı olmandan! Ekmek değil makarna yiyor olmandan! Ay keşke ölsen!

Her şey sandık için!

Türkiye, tarihi bir seçim sürecinden daha geçiyor. Cumhur, reisini ilk kez vekil aracılığına ihtiyaç duymadan, vesayetçi tuzaklarına dolanmadan doğrudan seçecek.

Sonuçlarından bağımsız olarak seçimin bizatihi kendisi, Türkiye’de pek çok şeyi değiştirecek o yüzden. Hatta değiştirmeye başladı bile.

Bir önceki cumhurbaşkanı seçim sürecinde halkın iradesine saygı göstermek yerine siyasi cinayetlerden 367 saçmalığına, Cumhuriyet mitinglerinden “genç subaylar rahatsız” manşetlerine, e-muhtıradan başka pek çok rezilliğe tevessül eden vesayetçi yapıların artıkları bu kez mecburen halkın iradesini dikkate alıyor!

Zaruretten de olsa ortak aday gösteriyor, yanlış strateji üzerine kursa da kampanya hazırlıyor, velhasıl çatıya çıkardığı adayını şimdi de sandıktan çıkarmaya çalışıyor.

Süreç başladığından beridir “her şey sandık değildir” diyenini duydunuz mu hiç?

Anayasal yetkilerin ilk kez gerçek anlamda kullanılabileceği Yeni Çankaya yolunun dönüştürücü gücü Türkiye’ye katkı yapıyor, bütün yollar Yeni Türkiye’ye çıkıyor. Bir zamanlar tamamen yanlış bir bilinçle “Atatürk’ün İnönü’nün koltuğuna dindar biri oturamaz” diye feveran edenlerin şimdi de Erdoğan’a benzer özellikte aday arayışına girmesine, “bir ölçü dindar ama bir ölçü de laik, bir ölçü muhafazakâr ama bir ölçü de modern” falan diye çatı aday övgüsüne girişmesine paha biçilebilir mi?  Bu yüzleşme, bu zaruri değişim her an her alanda yaşanıyor aslında. Noksanların giderilmesi, yanlışların düzeltilmesi içinse zamana ihtiyaç var sadece.

Başbakan partisince aday gösterildiğinde söze Allah’a hamd ederek başladı diye burun büküp hırsla laikliğin öneminden dem vuranların, çatı aday dura kalka da olsa Fatiha’nın manasını okuduğunda hızla suskunluğa gömülmesi mesela. Seyrine doyum olur mu?

Ya da Erdoğan’ın kampanyasının tek kişi üzerine bina edilmesini eleştiri konusu edenlere tane tane, bunun cumhurun reis seçimi olduğunu, yani “tek adam”ın seçileceğini, yani seçimlerde kullanılacak oy pusulasında zaten sadece üç adayın fotoğrafının bulunduğunu anlatmanın keyfine doyum olur mu? 

Veya daha birkaç yıl öncesine kadar ne Kürtlerin ne Kürt sorunun varlığına inanmayan, meseleyi teröre indirgeyip “en iyi Kürt ölü Kürt’tür” deyiverenlerin bugün Selahattin Demirtaş’a oy verecek noktaya gelmeleri... Demirtaş’a gösterilen teveccüh gibi onun adaylığı da Kürt siyasi hareketinin, Türkiye demokrasisinin ve çözüm sürecinin geldiği noktaya işarettir kaldı ki.

Elbette bunların hepsi birer sonuç. Tüm engellemelere rağmen geri adım atmadan, inançla emek vererek yürütülmüş siyasetlerin güzel birer sonucu. Başından beri aynı kararlılıkla yürüyenler de sonradan mecbur kalıp yola revan olanlarda Yeni Türkiye yolunda artık.