Türkiye’nin nasýl bir devlet geleneðine sahip olduðundan bahseden her yazý ya da konuþma, bir þekilde ‘kardeþ kavgasý’ baþlýðý altýnda devam edebilir. Beylikler dönemindeki parçalanmadan tutun da Fetret Devri’ne, oradan günümüze kadar pek çok örnekle bunu tartýþabiliriz.
Son iki asýrdýr ‘devlet aklý’nýn hýzla yabancýlaþmasý, deyim yerindeyse ‘ecnebi’ aklýyla hareket eder hale gelmemiz, bir yandan kendi sorunlarýmýzý daha kronik hale getirirken, diðer yandan hiç bilmediðimiz sorunlarla tanýþmamýza neden oldu. Bunlardan kurtulmak ya da çözmek için geliþtirdiðimiz her reçete, bir þekilde sorunlarýn parçasý haline geldi.
Birbiri ardýna gelen akýmlar, tezler ve yaklaþýmlar, yabancýlaþan aklýn yeniden kendi dinamiklerimizle þekillenmesini, deyim yerindeyse ‘temizlenmesi’ni hedef almadýðý için baþarýlý olamadý. Geçici çözüm önerileri, her þeyi daha da içinden çýkýlmaz hale getirdi.
Bugün yaþanan sürecin, ortaya çýkan çatýþmalarýn ve elbette gelecek arayýþlarýnýn önümüze koyduðu bir tek soru var: Kim devlet aklýný, bu ülkenin kendi dinamikleriyle inþa etmek istiyor ve kim bu süreçten rahatsýz?
Rahatsýz olanlarýn listesi elbette hayli kabarýk. Ancak sýkça yazdýðým gibi bu durumu ‘Türkiye, dünyaya karþý savaþ açtý’ þeklinde sunmak ya da anlamak, kesinlikle doðru deðil. Bir ülke yeni bir gelecek arayýþýna girmiþse, geçmiþiyle hesaplaþýyor ve bunu cesur bir liderlikle devam ettiriyorsa; elbette bundan rahatsýz olanlar, çýkarlarý sarsýlanlar çýkacaktýr. Bu son derece normal.
***
Ancak þu sýralarda gösterilmek istenenin aksine Türkiye’nin yeni gelecek kurgusu, öyle ‘dünyayý kurtaran kahraman’ baþlýðý altýnda filan devam etmiyor. Müzakere ediyor Türkiye, pazarlýk yapýyor. Ayný zamanda yeri geldiðinde kavga edecek kadar cesareti olduðunu söylüyor. Dünyada ve bölgesinde geliþen ittifaklarý yakýndan takip ediyor. Yeri geliyor bir ittifakla yakýnlaþýyor. Yeri geliyor, kendisi bir ittifak merkezine dönüþüyor.
Bu tablo birilerine hayli karmaþýk gelebilir. Dünyayý Soðuk Savaþ döneminin siyah-beyaz penceresinde algýlama kolaylýðýný/konforunu terk edemeyenler, þimdi bu olup biteni de anlamýyor, anlamak istemiyor.
Bir de tabloyu, ‘Türkiye terörü destekliyor, þu örgüte yardým ediyor, ötekini öne çýkarýyor’ yaklaþýmýyla farklý bir yere taþýmak isteyenler var. Onlar pekala biliyor ki ÝHH örneðinde olduðu gibi bu kuruluþlar ve faaliyet alanlarý, bizatihi Türkiye’nin yumuþak güç unsurlarý olarak sahnede yer alýyor.
Zaten tam da bu nedenle saldýrýya uðruyorlar. Yani iç içe geçmiþ iki hedef var burada. Hem böyle bir gücün faaliyet alanýný sýnýrlamak, hem de ona birtakým baðlantýlar isnad ederek hükümeti uluslararasý kamuoyunda farklý bir yere oturtmak.
Türkiye’yi sadece ordusu üzerinden algýlayan, hatta yöneten Soðuk Savaþ zihniyeti, þimdi kalkýp yeni güç unsurlarý oluþturmasýný ve kendi doðal sýnýrlarýnda bunu kullanmasý elbette istemiyor.
***
Bu ülkede geleceðe bakarken samimi olarak ‘beka’ endiþesi olanlar var. Katýlmasam da onlarý anlamaktan, endiþelerini gidermekten yanayým. Çünkü sonuç itibarýyla bu durum, yaþadýðý ülkeyle saðlam bir aidiyete iþaret ediyor.
Ancak bugün ortalýðý toza dumana katanlar, bunu bir aidiyet duygusuyla, bir gelecek endiþesiyle deðil, bulunduklarý gücü korumak ve bu güç üzerinden iktidara el koymak için yapýyor.
Önümüzdeki dönem þaþýrtýcý ittifaklara gebe. Bakýþ açýlarýna katýlmasak da bu ülkeye aidiyetleri saðlam olan kesimlerle yakýn olmak, bize çok geniþ bir barýþ atmosferinin kapýsýný açacaktýr.