Yeni Dünya ve ittifaklar

Dünyayý anlamak ve olup bitenin nereye gideceðini öngörebilmek için farklý yöntemler kullanabilirsiniz. Sonuçta her dünya görüþü ve bakýþ açýsý, size kendi yöntemleri üzerinden bir pencere açar. Fazlasýný görebilmek, farklý pencereleri merak etmekle; dahasý yenilerini açabilmekle mümkün.

Soðuk Savaþ, neredeyse dünyanýn önemli bir bölümünün bakýþ açýlarýný belli bir kutuplaþmaya sýkýþtýrmýþtý. Geriye ‘üçüncü dünya’ diye kalan alanýn ise ne kadar öngörülemez olduðu hayli tartýþmalýydý.

O günler geride kaldý, herkes dünyaya farklý bakýyor diyebiliyor muyuz, kuþkusuz hayýr. Hatta önemli ölçüde Soðuk Savaþ kalýplarýnýn devam ettiðini söylemek abartýlý olmaz. Burada kalýptan kastým, illa da bir ABD ve SSCB bloðu üzerinden dünyayý okumak deðil. Söz konusu anlama biçimi, bugün de dünyayý ayný mantýk ve yaklaþýmla görmeye zorluyor hepimizi.

Türkiye üzerinden örnek verelim. Sözgelimi Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn uzun zamandýr kritik öneme sahip uluslararasý örgütlenmeleri ve bunlarýn karar mekanizmalarýný eleþtirmesi, tuhaf tepkilerle karþýlanýyor. Bir bölümü Ankara’nýn gereksiz iþlere bulaþtýðýný öne sürüyor. Daha ileri gidip bunun sadece anlamsýz ve içi boþ bir tepki olduðunu ileri sürenler de var. Henüz bu eleþtirilerin dünyadaki bir büyük güç adýna veya uluslararasý sistemin yenilenmesi için yapýldýðýný iddia eden çýkmadý, ancak o da yakýndýr.

Oysa þöyle düþünmek de mümkün. Türkiye, son yýllarda yakaladýðý güçlü çýkýþla, dünya sisteminin temel parametrelerine itiraz ediyor. Birleþmiþ Milletler’in karar mekanizmalarýna, IMF’in verdiði kredilerle ülkeleri esir almasýna ve benzeri tüm yapýlara çok sert eleþtirilerde bulunuyor. Üstelik bunu yaparken, söz konusu mekanizmalarýn ortaya çýkardýðý sorunlarýn da altýný çiziyor.

Önceki gün BM’de bu defa Brezilya’dan ayný yönde eleþtiriler geldi. BM Genel Kurul toplantýsý için ABD’de bulunan Brezilya Devlet Baþkaný Dilma Rousseff, üye ülkelere BM Güvenlik Konseyi ve IMF’de reforma gidilmesi yönünde çaðrý yaptý. Haberi okuyalým:

‘Mevcut yapýnýn, geliþen ve geliþmekte olan ülkelerin aðýrlýðýný hissettirecek þekilde yeniden ele alýnmasýný savunan Brezilya lideri, bu reformlarýn gecikmesi durumunda iki mekanizmanýn da uluslararasý alanda geçerlilik ve etkisini yitireceði yönünde uyardý.’

Bunlarý iþte bakýn baþkalarý da söylüyor imasýyla aktarmýyorum. Aksine, Brezilya’nýn daha önce Türkiye ile birlikte Ýran’ýn nükleer programýyla ilgili yaptýðý çýkýþý hatýrlarsak, dünyada farklý bir güç oyununun baþladýðýný da görmüþ oluruz.

Bu yeni oyunda kalýcý ittifaklar, geçmiþi hatýrlatan bloklar yok, olmasý da mümkün deðil. Üstelik geçmiþten çok önemli bir fark daha var. Oyunun sürpriz aktörleri, devletler deðil ‘devletimsi’ yapýlar. Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi ve Lübnan Hizbullah’ý bunun en sýcak örnekleri bizim açýmýzdan. Yakýn tarihte bunlara yenilerinin eklenmesi herhalde hiç kimse için sürpriz olmaz.

Tabloya böyle bakýp dünyayý yeniden okumak ve böylece Türkiye’nin yaptýðý çýkýþý ve getirdiði eleþtirileri doðru anlamak mümkün. Sýkça ifade ediyorum, yeni bir dünya kuruluyor. Bu dünyadaki yerimizi, gücümüzü ve geleceðimizi anlamak için öncelikle böyle zorlu bir anlama çabasýna girmemiz gerekiyor.