Dünya üzerinde yoðun bir ekonomik deðiþim yaþanýyor. Olayý anlamak için þu soruya cevap vermek gerekir: Dünya üzerindeki etkinlik baþka güçlerin eline mi geçti? Yani ekonomi kendi sebepleriyle mi deðiþiyor yoksa özellikle stratejik deðiþimlerin alt yapýsýný oluþturmak için yeni denge odaklarý mý bu deðiþimin sebeplerini hazýrlýyorlar. Yýllardýr cevap aradýðýmýz þu soru gene karþýmýzda ve bizden cevap bekliyor. Sebepler mi sonuçlarý hazýrlýyor, yoksa bu sonuca ulaþmak için sebepler mi yaratýlýyor? Genel olarak analiz sebeplerden sonuçlara doðru yapýlýr. Ben analizlerimde tersini yaparým yani önce kimin hangi nedenlerle bu deðiþimi planladýðýný anlamaya çalýþýrým. Böyle bir yol, geliþmeleri önceden tahmin etmeyi ve bu amaca ulaþmak isteyenin hedefinin ne olduðunu ve hangi metotlarý kullanacaðýný tahmin etmemizi gerektirir. Daha önce ulaþýlmak istenen hedefin ne olduðunu anlamak için þöyle düþündüm: Önümüzdeki dönemde ABD, Rusya ve Türkiye ittifakýnýn dünyadaki dengenin aðýrlýklý tarafýný oluþturacaðýný yazmýþtým. Hatta bu birlikteliði liderlerin adýný kullanarak da isimlendirmiþtim. Bu deðerlendirmelerime göre; Önce siyasi hedefler belirleniyor sonra bunun alt yapýsý olan ekonomi yönlendiriliyor. Þu deðiþiklikler yaþanýyor: Bir süre önce dünya’nýn en geri ülkelerinden birisi olan Çin’e ABD’li sermaye sahipleri hem yatýrým yaptýlar hem de lüks eþya ürettirdiler. Bu durum Çin’in büyük bir ihracat fazlasý yapmasýna sebep oldu ve ihracat gelirlerinin çoðunluðu daha çok ABD’ deki finanns kurumlarýna yatýrýldý ve oradaki büyük devlet açýklarýnýn kapanmasýnda kullanýldý. Diðer taraftan önemli bir döviz geliri de Ortadoðu’da petrolden elde ediliyordu. Bu paralar da çoðunlukla petrol üreten ülkeler tarafýndan askeri harcamalarýn da kullanýlýyor, silah satan büyük ülkelerin kullanýmýna aktarýlýyordu. Avrupa ülkeleri Çin’in ihracatýna karþý sanayi ürünleri ihracatýnda sýkýntýya girdiler. Ayrýca pahalý enerji ihtiyaçlarý dolayýsýyla ihracat gelirlerinin büyük bir kýsmý petrole gidiyordu bu da üretim maliyetlerini yükseltiyordu. Diðer taraftan Rusya’nýn ticaret gelirlerinin önemli bölümü de petrol idi ve sanayi ürünleri ihracatý sýnýrlýydý. Soðuk Savaþ dönemi böyle geçti. Bu süreçte dünyadaki denge de ABD ve SSCB arasýndaydý ve baþka güçler yeni bir denge yaratacak kadar etkili deðildi. Son zamanlarda Rusya’nýn Ukrayna arasýndaki siyasi ihtilaflar nedeni ile Avrupa ve ABD ile de aralarý açýldý, bu arada Rusya’nýn Çin ile ticari anlaþmalar da yaparak siyasi yakýnlaþmalar sergilemesi yeni bir dünya dengesi görüntüsü vermektedir. Bu durum petrol fiyatlarýndaki çok hýzlý düþüþlerle Rusya’nýn gelirlerinin azalmasýna ve ekonomik olarak kontrol altýna alýnmasý gibi bir giriþimi akla getirmektedir. Rusya ise bu baskýyý azaltmak üzere Türkiye’yi yanýna alarak ve Asya ülkeleri ile ittifaklar kurarak belki de yeni bir denge için güç oluþturuyor. Rusya ise Türkiye ile ekonomik yakýnlýk kurarak Avrupa’nýn hem ekonomik açýdan baskýsýndan kurtulmak istiyor hem de Avrupa’nýn Ýslam ve soy unsurunu kullanarak Rusya’yý etkilemesinin önüne geçmek için tedbir alýyor.
Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin ekonomisinin Avrupa’nýn kontrolünden çýkmaya çalýþacaðýný ve yönlendirilen deðil ama yeni yandaþlarýyla ve onlarýn desteði ile bölgede etkin ekonomik bir güç olabileceðini düþünüyorum. Ben, Türkiye Avrupa Birliði’ne girmek için baþvurduðu ve bu amaçla uðraþtýðý dönemde de ne birliðe girmek istedim ne de böyle bir düþünceyi savundum. ABD ve AB arasýndaki ekonomik rekabet dolayýsýyla, Avrupa’nýn dünya üzerindeki güç dengesinde yer almasýný, ABD ve Rusya’nýn engelleyeceðini düþündüm. Bugün ortaya çýkan yeni büyük ekonomiler yeni siyasetlere yeni ittifaklara ve yeni dengelere doðru yol alýyor gibi. Ümidim ülkemizin saðlam dengeler içinde güç odaðý olmasýndadýr.