Önce “15 Temmuz’un Baþbakaný kim olacaktý?” sorusunun cevabýný arayalým.
Ýki yýl kadar önce CHP’den istifa eden Emine Ülker Tarhan bence bu sorunun cevabýný vermiþti:
“Bir süredir CHP ve cemaat ittifak halinde. Kýlýçdaroðlu elinde bir takým tapelerle iki seçim geçirdi. Bunlar yasal dinlemeler de deðil. Ýnternete düþmüþ illegal kayýtlarý sürekli okuyor.”
Emine Ülker Tarhan bu açýklamayý yaptýðýnda, hepi topu iki seçim dönemini geride býrakmýþtýk. Sonrasýnda, iki seçim daha yaþadýk. Kýlýçdaroðlu bu iki seçim dönemini de “sürekli okumalar”la geçirdi. Sadece tape okudu. Yeni ve orijinal bir þey söylemedi.
Bu “sürekliðin” karþýmýza çýkardýðý ittifaký konuþmamýz gerekiyor.
Kýlýçdaroðlu, CHP’de bir “yan unsur” iken, Doðan Medya Grubu’nun da gayretleriyle, bir anda parlatýlmýþ; “Dosyacý Kemal”den, “Gandi Kemal”e, birtakým taltif ifadeleriyle vitrine çýkarýlmýþtý.
Ona “Dosyacý Kemal” unvanýný kazandýran “dosyalar”a da bakmamýz gerekiyor.
Bu dosyalarý kim ya da kimler ulaþtýrdý?
17/25 Aralýk’ýn sahte dosyalarýyla, Kýlýçdaroðlu’nun elindeki dosyalar niçin benzer özellikler gösteriyor?
Kýlýçdaroðlu’nun elindeki bir dosyaya göre, o sýrada AK Parti’de milletvekilliði yapan bir siyasetçi, sahip olduðu nakliye araçlarýyla uyuþturucu taþýyordu.
Ýddia fos çýktý. Kýlýçdaroðlu attýðý iftirayla kaldý.
Ama durmadý.
Bir dosya da, Ankara Büyükþehir Belediye Baþkaný Melih Gökçek için patlattý.
Ýkili, bir canlý yayýnda karþý karþýya geldiler.
Bütün becerisi program boyunca sýrýtýp durmaktan ibaret olan ve hiçbir iddiasýný kanýtlayamayan Kýlýçdaroðlu, onca mesnetsiz cümlesine raðmen Doðan Medya Grubu tarafýndan “tartýþmanýn galibi” ilan edildi. “Parlatma süreci” de böyle baþladý:
Bu iþ Deniz Baykal’la olmuyordu, CHP’nin baþýna dosya siyaseti yaparak rakiplerinin tozunu attýran Kemal Kýlýçdaroðlu gibi bir “dürüstlük abidesi” getirilmeliydi.
Üstelik, Kýlýçdaroðlu yabancý sayýlmazdý. Bir dönem Cem Boyner’in “Yeni Demokrasi Hareketi”ne göz kýrpmýþtý. Soros’un vakýflarýnda üyeydi. Mebzul miktar liberal dosta sahipti. Her bakýmdan mutemetti.
Kaset skandalý, iþte bu “hazýrlanmýþ altyapý”nýn üzerine patladý yahut patlatýldý.
Deniz Baykal istifa etti.
Doðan Medya Grubu ve paralel cenah gazetelerinin “çekil” kampanyasýnda baþý çektiklerini hatýrlatmaya gerek yok. Baykal’ý göndermek için muazzam bir ittifak oluþturmuþlardý.
Kaset maðduru Deniz Baykal’ýn, “Bu iþle bizim ilgimiz yok” diyen Fetullah Gülen’e teþekkürü ise, (bence) koltuðunu kurtarmaktan çok, “varan 2”yi engellemeye yönelikti.
Bunu baþardý.
Daha doðrusu, çekildi ve “varan 2” tehlikesini bertaraf etti.
Derken, Kýlýçdaroðlu çýkageldi.
Bir “yan unsur” olan ve “sahte yolsuzluk dosyasý” patlatmak dýþýnda ayýrýcý bir vasfý bulunmayan Kýlýçdaroðlu...
Hatýrlarsanýz, önce “genel baþkanlýkta gözüm yok, aday olmayacaðým” demiþ, Baykal’ý (ve Baykal kontenjanýndaki muhtemel adaylarý) temin etmiþti. Sonra da, niyeyse, “ani bir kararla” adaylýðýný ilan ederek ittifakla genel baþkan seçilmiþti.
CHP’yi “FETÖ’nün stepnesi” haline getiren olaylarýn miladýný, FETÖ patentli “kaset skandalý” oluþturuyor.
15 Temmuz giriþimi baþarýlý olsaydý, Baþbakanlýk koltuðunda, FETÖ’ye kol kanat germe görevini hiç aksatmamýþ mutemet bir siyasetçiyi görecektik.
Þaþýrmayacaktýk.
Muhtemel bir FETÖ darbesinin (bu defaki daha kanlý olacakmýþ) Baþbakan adayý da, 15 Temmuz’a raðmen “kol kanat germe görevini” aksatmadan sürdüren ve “Zaman gazetesi niye kapatýlýyor kardeþim?” diyen ayný mutemet siyasetçidir.
Bu kiþinin kim olduðunu biliyorsunuz!