Fransa’nýn yeni cumhurbaþkaný, koltuðu devralýr almaz Almanya’ya koþtu, hatta uçaðýna düþen yýldýrým nedeniyle hayati tehlikeler atlatarak Merkel’in yanýna gitti. Bu ziyaret, giderek oy kaybýna uðrayan Merkel’e, Sarkozy dönemindekine benzer bir samimiyet kurulacaðýný beyan etmek anlamýna gelmiyordu. Tam tersine “Merkozy” olarak anýlan ikilinin AB ekonomik krizi karþýsýnda aldýklarý ortak tutumun artýk mümkün olmadýðýnýn ifade edilmesi söz konusuydu.
Ancak bu durumdan yeni dönem Fransa’nýn Almanya ile iþbirliðine karþý olduðu sonucu çýkartýlmamalý. Hollande Fransa’sý, Almanya’nýn diðer AB üyelerine uyguladýðý politikalarý deðiþtirmesini önerirken ayný zamanda AB’nin yeniden güçlendirilmesi için birlikte çalýþýlmasý gereðine dikkat çekiyordu. Bu çerçevede Yunanistan’ýn Euro içinde tutulmasýnda takýnýlan ortak tutum, bir gösterge sayýlabilir.
Yeni dönem Fransa açýsýndan Almanya ile birlikte AB’yi krizden çýkarma ve güçlendirme faaliyetleri bakýmýndan bazý öncelikler olduðu ve Almanya’nýn bazý rota deðiþimlerine zorlanacaðý þimdiden söylenebilir. Bu rota deðiþikliðinin, Almanya’yý AB ortak politikalarý dýþýna çýkan, ortak stratejileri by-pass eden uygulamalardan vazgeçirme biçiminde olduðu da belirtilmeli.
Almanya’nýn AB’siz iliþkileri
Almanya’nýn AB içinde oynadýðý rol kýsaca, diðer üyeleri AB piyasasýna mahkum ederken kendisini baþka piyasalara açmak olarak deðerlendirilebilir. Dolayýsýyla Almanya iç pazarda ortaklýðýn lokomotifi olurken dýþ piyasalarda bu ortaklýðýn gerektirdiði iþbirliði çerçevesinde davranmayan üye haline geldi. Söz konusu dýþ faaliyetlerinde ise, AB’nin bütüncül dýþ politikasýný oluþturmasýnda sorunlar yaratan iliþkiler Rusya ve Çin ile kuruldu. Rusya ile AB’nin stratejik bir iliþki kurup geliþtirmesini teþvik edecek yerde, Almanya kendisi bu tür bir iliþki kurmayý yeðledi; dolayýsýyla enerji, güvenlik ve ekonomik bakýmdan AB ile Rusya arasýnda geliþtirilecek iliþkiler Almanya üzerinden götürüldü.
Söz konusu durumdan sadece diðer AB ülkeleri, örneðin Birleþik Krallýk deðil Obama ABD’si de rahatsýz oldu ve sonunda, en azýndan stratejik iliþkiler bakýmýndan ABD Almanya’nýn Rusya önündeki göreli üstünlüðünü bloke edecek biçimde araya girdi. Bu araya giriþ, Rusya’nýn rekabet ya da iþbirliði oyunlarýnda muhatabýn ABD olduðunu hatýrlatma yönündeydi. Ancak Almanya, tek baþýna davranýþ denemesini sadece Rusya’ya yönelik olarak geliþtirmedi, daha etkin biçimde Çin’e yöneldi.
Almanya’nýn AB’ye sýðdýrýlmasý
Almanya’nýn Çin ile AB’ye raðmen yürüttüðü iliþkilerin boyutlarý, Avrupa Dýþ Ýliþkiler Konseyi (ECFR) adlý bir STK’nýn iki gün önce yayýnladýðý bir raporda açýkça ifade ediliyor. Rapor, Almanya’nýn teknolojisi ile Çin’in piyasa olanaklarý arasýnda kurulan baðý, ortak yaþam anlamýna gelen symbiosis kavramýyla ifade ediyor. Ancak bu iliþkinin Almanya’yý Çin’e baðýmlý hale getirdiði, bu baðýmlýlýðýn da stratejik bir iliþkinin adilane olarak kurulmasýna izin vermediði vurgulanýyor.
Almanya-Çin iliþkisinin ayný zamanda AB’nin bir bütün olarak Çin ile rekabet etmesine engel olduðu, ayrýca AB’nin Çin karþýsýnda ortak stratejik pozisyon almasýna da izin vermediði ileri sürülüyor. Tavsiye ise, Almanya’nýn Çin baðýmlýlýðýndan kurtarýlmasý ve AB’nin ortak dýþ stratejilerinin içine çekilmesi için yardým edilmesi. Hollande, açýkça Çin’in gerçek rakip olduðunu savunan bir lider ve AB’nin, týpký ABD gibi bu rekabetteki yerini tanýmlamasýndan yana. Dolayýsýyla yeni Fransa’nýn Almanya’yý yeniden AB içine çekip ortaklýða sadýk kalmaya zorlayacaðý bir döneme girildiði söylenebilir.