Tabloyu elbette herkes ayný þekilde okumuyor. Ancak en azýndan bölgemizde olup bitenle, Türkiye’de acilen yapýlmasý gerekenler arasýndaki baðý hemen çoðumuz görebiliyoruz.
Yaný baþýmýzda istikrarsýz ve sürekli çatýþma halindeki bir ülkenin varlýðý, neredeyse tüm külfeti ve aðýrlýðý ile bizim üzerimizde. Milyonlarca mülteci, sýnýr güvenliðinden kendi içimizdeki ayrýlýkçý terör örgütüne kadar her alanda Suriye, Türkiye’yi etkiliyor.
Þimdi bu ülkeyle ilgili uluslararasý zeminlerde alýnan ‘geçiþ süreci’ kararýnýn sancýlarý baþladý. Kimin ne düzeyde kararlý olduðu belirsiz. Kimin ne kadar sorunun çözülmesini istediði de. Bu ülkedeki rejiminin varlýðýný ne pahasýna olursa olsun isteyenler, sözgelimi Rusya ve Ýran; geçiþ sürecinin kendi istedikleri gibi gitmesinin yaný sýra, yeni rejimin de çýkarlarýný korumasýný hedefliyor.
Rejimden rahatsýz olsa bile, onun deðiþmesi yönünde bugüne kadar sahici bir adým atmayan ABD ve müttefikleri ise hala bu tereddütle hareket ediyor. Esad rejimi gitsin ama yerine de bölgesel dengeleri bizim aleyhimize bozacak bir iktidar gelmesin. Bu da geçiþ sürecinin iþleyiþini doðrudan etkiliyor.
Burada baþýndan itibaren duruþu net olan tek ülke konumundaki Türkiye, yukarýda kabaca özetlediðim sorunlarýn da etkisiyle çözüm için en samimi çabalarý sarf eden pozisyonunu koruyor. Ancak týpký Suriye’nin kuzeyinde PKK’nýn uzantýsý olarak varlýðýný sürdüren PYD konusunda olduðu gibi, Ankara’nýn manevra alanýný daraltacak hamleler ýsrarla önüne çýkarýlýyor.
Devletin zirvesinde ABD Baþkaný Joe Biden’a da, uluslararasý tüm zeminlere de PYD konusunda gereken mesaj verildi. Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan, Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki kararlýlýðýnýn bir günlük ya da anlýk olmadýðýnýn altýný sürekli çizerken, bölgeye ve dünyaya þu mesajý veriyor aslýnda: Bir daha topraklarýmýzda bize karþý böyle bir sorunu kullanamayacaksýnýz. Sadece kendi sýnýrlarýmýz dahilinde deðil, yakýn coðrafyamýzda da terörle baðlantýsý olan herhangi bir yapýya müsamaha göstermeyeceðiz.
Bunlar Türkiye’nin elini güçlü kýlan hamleler. Çünkü çözüm süreci ve benzeri dönemlerde, barýþý Ankara’nýn altýný oymak olarak þekillendirenler, Erdoðan’ýn liderliðinde beklemedikleri bir karþý hamle gördüler. Bu mücadelenin devamý, bölgede hesap yapan bazý güçleri, diðer Kürt siyasi hareketleri üzerinde yeniden düþünmeye sevk etti. PYD’nin ýsrarla korunmak istenmesinin böyle bir boyutu var.
Ancak tüm bunlarý konuþurken, akýldan çýkarýlmamasý gereken bazý hususlar var. Bugünler gelip geçecek ve inþallah Türkiye, terör belasýný ciddi boyutlarda bertaraf edecek. Tam da o dönemi dikkate alarak, Irak Kürtleriyle devam eden yakýnlýðýn bir benzeri üzerinde çaba göstermek, o döneme dair bazý kapýlarý açýk tutmak önemli. Bölgemizde dört ayrý ülkede yaþayan milyonlarca Kürt var. Bunlarýn her biri üzerinde ayrý ayrý ama ayný zamanda tamamýný kuþatacak hesaplar var ve bu durum herkesin malumu.
Bu hesaplar sýkça Ankara’ya tehdit olarak döndü bugüne kadar. Kendi içimizdeki ayrýlýkçý hareketin ve terör belasýnýn bu kadar büyümesinin bir nedeni de bu hesaplar. Ancak bir yanda terörle mücadele ederken, diðer yandan da bu alandaki yeni hesaplarý bozacak þaþýrtýcý hamleler hazýrlanmalý.
Böyle bir hamle üstünlüðü için de artýk tartýþmanýn ötesine geçerek, bir an önce baþkanlýk sistemine geçilecek zeminin hazýrlanmasý gerekiyor. Bekleyecek, erteleyecek veya zamana yayýlacak sorunlarýmýz yok. Aksine hýzlý ve cesur kararlara acilen yelken açýlmasý gerekiyor. Baþkanlýk sistemi de bunun temel taþlarýndan birisi olarak önümüzde duruyor.