'Yeni kabilecilik' ve Nazizmin önlenemez yükseliþi

“Kazandýðýmýzda Alman, kaybettiðimizde göçmen oluyorum.” Mesut Özil’in bu sözünün, günümüz Avrupa’sýnýn tarihini yazacak tarihçilerin çýkýþ noktasý olacaðýna eminim. 

Özil’in manifesto niteliðindeki açýklamasý, Avrupa’da yükselen ýrkçýlýk, faþizm ve vatandaþlýðýný taþýdýðý ülke, Almanya’da güçlenen Nazizm’e atýlmýþ sert yumruktur. Ayný açýklamada, milli takýmdan Polonyalý takým arkadaþlarý Lukas Podolski ve Miroslav Klose’nin neden benzer bir ayrýmcýlýkla karþýlaþmadýðýný sorgulamasý da çok önemli. 

Aslýnda Mesut Özil, Alman halkýna, “Anladým, ben sizin kabilenizden deðilim ve artýk ayrýlýyorum” mesajýný veriyor. Çünkü Mesut Özil, insanlýðýn yeniden girdiði “kabilecilik” döneminde Alman milli takýmýnda Müslüman olmanýn dýþlanma için daha güçlü bir neden olduðunu anlamýþ belli ki… 

Rusya 2018 Dünya Kupasý’nda Fransa’yý þampiyonluða taþýyan 7 Müslüman futbolcu (Paul Pogba, N’Golo Kante, Osman Dembele, Nebil Fekir, Cibril Sidibe, Benjamin Mendy ve Adil Rami) için kutlamalar bittiðine göre “Fransa’da Müslüman olmanýn” aðýzda acý býrakan duygularý baþlamýþtýr sanýrým. 

Çünkü onlar ayný zamanda, yüzde 40’a varan seçmen desteðiyle aþýrý saðcý Ulusal Cephe ve lideri Marine Le Pen’in “tapusu bende” dediði bir ülkede tutunmaya çalýþýyorlar. Marine le Pen, son olarak,  sokaklarda Cuma namazý kýlmaya zorlanan Müslümanlarý Fransa’nýn bir numaralý güvenlik riski olarak deðerlendirmiþti!.. 

  

“Yeni kabilecilik” ve faþizm

Fransýz felsefeci Michel Maffesoli’nin 1988’den bu yana geliþtirdiði “postmodern yapýlanma” önermesi aslýnda, insanlýðýn, “en tehlikeli geleneði” olarak kabul edilen “kabilecilik” anlayýþýna yöneldiðini göstermesi açýsýndan önemli. Maffesoli, 17’nci yüzyýlýn ortalarýndan baþlayýp 20’nci yüzyýlýn son dönemine kadar varlýðýný kurumsal olarak sürdüren “modern” anlayýþýn artýk sonlandýðýný ve internet/sosyal medyanýn devreye girmesiyle de bireyin yeniden kabilelerin üyesi olmayý tercih ettiðini vurguluyor. 

Ýnternet dünyasýnda ilkel dönem kabilesinin savunma anlayýþý devrede ve vahim olan, bu yapýda“öteki” olarak adlandýrýlan bireyden kurtulmak bilgisayarda yapýlan bir “týklýk” iþlemden ibaret. 

  

Sosyal medya tuzaðý

Küreselleþme karþýsýnda bocalayan insanlýðýn, yaþadýðý sorunlardan bu kavramý sorumlu tuttuðunu, tepki olarak da ulus devletten daha küçük ve kendisi açýsýndan daha kontrol edilebilir kabilelere yöneldiðini söyleyen sosyolog Zygmunt Bauman’ýn þu sözleri önemli: 

Ötekileþme ve  yalnýz kalma korkusu, bireyselci yaþamýn en büyük endiþesidir. Ýnsanlar bir kimliðe ait olarak doðarlar. Ama sosyal medya ile ilk kez kendi tercihleri doðrultusunda üyelerini belirledikleri yeni kabileler oluþturma þansý yakaladýlar ve bu durum onlarý çok rahatlatýyor. Böyle bir dünyada, ötekinin bir önemi yok, farklý düþünce taþýyanlar derhal yok edilebilir. Sosyal medya kullanýcýlarý ufuklarýný geniþletmek için deðil, kendilerini rahat hissettikleri bir huzur bölgesine kavuþturmak için çabalýyorlar. Burada fikir tartýþmalarý biter ve birey, yalnýz kendi yüzünün yansýmalarýyla yaþama tercihini kullanmýþ olur. Bu haliyle sosyal medya, büyük bir tuzaktýr.

Yeni kabilecilik ile birlikte kendini gösteren bu tuzaðýn adý açýktýr: Faþizm!..

Bauman’a göre, günümüz faþizminin yükselmesine neden olan ana korku, mixophobia (yani, kontrol edilemeyen yabancý azýnlýðýn varlýðý)’dýr. 

Mesut Özil için üzgünüm, kendini doðal üyesi olarak kabul ettiði o kabile, Cumhurbaþkaný Erdoðan ile fotoðraf çektirdiði gün kontrolden çýktýðýna inandý, Almanya’nýn Nazi geleneði ile buluþtu.