Yeni sistemin önümüze koyduðu en önemli imkan, kabinenin parlamentodan çýkmamasý. Bu, hem seçmenin yürütme ve yasama için farklý tercihler yapabilmesini saðlýyor hem bir parti yasama organýnda salt çoðunluðu saðlayamasa da yürütme zaafa düþmüyor. Yani hükümet her þekilde kuruluyor çünkü Cumhurbaþkaný nezdinde seçmen yürütme organýný ayrýca seçiyor. Bu bir anlamda çifte meþruiyet diyebileceðimiz güçlü yasama güçlü yürütme anlamýna geliyor.
Örneðin 7 Haziran seçimlerinden sonra yaþanan koalisyon görüþmeleri gibi boþluklar oluþmuyor bu yeni sistemde. Hatýrlayýnýz, "istikþafi görüþmeler" neticeye ulaþamamýþ ve AK Parti'nin tek baþýna hükümet kuramamasýný fýrsat sayan PKK terör eylemlerine baþlamýþtý.
Demokrasinin güçlü bir kurumsallaþmaya kavuþtuðu iddia edilen Avrupa ülkelerinde dahi son dönemde bir hükümet kuramama sorunu baþ göstermiþ durumda. Öteden beri koalisyonlarla yönetilen Avrupa'nýn butik ülkeleri bile aþýrý saðýn yükselmesiyle birlikte koalisyon kurmakta zorlanýr oldu. Avrupa'nýn en önemli siyasi ve ekonomik gücü olan Almanya gibi bir ülke hala uyumlu çalýþabilecek bir hükümete tam anlamýyla kavuþabilmiþ deðil.
Türkiye'de de ise 24 Haziran seçimlerinden sonraki trafiðe baktýðýmýzda radikal bir sistem deðiþikliðini içeren sürecin hiç zaman kaybetmeden týkýr týkýr iþlediðine þahit olduk. Yeminler edildi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Baþkaný sýfatýyla Erdoðan kabinesini açýkladý ve dün itibariyle ilk toplantý yapýldý.
***
Kabinenin kimlerden oluþacaðý en çok merak edilen konuydu. Baþkan Erdoðan, yeni sistemde kabinede bürokrasi ve özel sektörden bakanlarýn olabileceðini söylemiþti. Milletvekilliðinden istifa edip bakan olabileceklerle ilgili de tahminler vardý. Nitekim tam da öyle oldu. Hem bürokrasiden hem özel sektörden bakanlýk görevi için çaðrýlan isimler oldu. Adalet, Ýçiþleri ve Dýþiþleri Bakanlarýnýn ise milletvekilliðinden istifa ederek görevlerine devam etmeleri kararý verildi.
FETÖ ve PKK ile mücadelede kararlýlýðýn göstergesi olarak okundu bu karar. Soylu yemin ettiði sýrada HDP ve CHP'liler Meclis'i terk ederek terörle mücadelede devletin ve milletin deðil örgütlerin yanýnda olduklarý izlemini verdiler. Milli Savunma Bakanlýðýna Genelkurmay Baþkaný Hulusi Akar'ýn getirilmesi de ayný þekilde, güvenlik politikalarýnda Türkiye'nin bir gevþemeye gitmeyeceðini gösteriyor. Bilakis Baþkan Erdoðan'ýn devamlý surette tekrar ettiði "Yýlaný yarý canlý býrakmayacaðýz" sözünün bu yeni dönemin de þiarý olduðunu söyleyebiliriz.
Açýk ara en çok konuþulan bakan, Berat Albayrak oldu. Baþkan'a yakýnlýðý dolayýsýyla öteden beri kendisiyle ilgili ileri geri konuþan bir kesim þimdi de ekonominin baþýna getirilmesine laf etmeye baþladý. Oysa Albayrak, enerji bakaný olarak son derece baþarýlý bir profil çizdi. Enerjide yerli ve milli bir yaklaþým ortaya koydu. Enerji yatýrýmlarýnýn artmasý, kaynaklarýnýn ve tedarikçilerin çeþitlenmesi konusunda çok sýký çalýþtý.
Ayrýca þu tespiti yapmak zorundayýz; Berat Albayrak baþarmak zorunda. Bu motivasyona da fazlasýyla sahip. Hem siyasi kariyeri hem kendisini o göreve getiren Baþkan hem de tabii ki Türkiye için baþarmak zorunda...
Ekonominin bu en zor döneminde, enflasyonun vatandaþýn cebine olumsuz yansýmaya baþladýðý, küresel finans çevrelerinin Türkiye'yi ekonomiyle terbiye etmeye çalýþtýklarýnýn alenileþtiði bir dönemde kimsenin kolay kolay talip olmak istemeyeceði bir göreve geldi Berat Albayrak. Ýster kendi istemiþ olsun ister Baþkan Erdoðan, Berat Bey yeni kabinedeki en zor görevi üstlenmiþ bulunuyor.
Þu koþullarda Baþkan'a yakýnlýðýnýn avantajýný deðil bilakis dezavantajýný yaþadýðýný bile söyleyebiliriz.