Yeni Kültür Bakanı ve sinema

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan bir revizyonla Ömer Çelik atandı. Eski bakan Ertuğrul Günay’ın uzunca bir döneme yayılan pozisyonundan sonra, kendi kişisel gözlemimle 90’lı yıllarda tanık olduğum, kültür ve sanat konularına varoluşsal bir duyarlıkla yaklaşan ve duygulu yazılar ortaya koyan Ömer Çelik’in, bu aslında kültürel varlığımız ve hafızamız açısından son derece önemli olan kurumda aynı kalibrede ağırlıklı çalışmalarda bulunacağına inanıyorum. Kişinin varoluşsal duyarlığının değişik renk ve rahiyada işine veya mesleğine yansıması o çalışma çerçevesini ancak ruhi anlamda zenginleştirecektir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültürel çalışmalar sahanın vazgeçilmez ve son derece önemli ayağı olan sinema konusunda yaptığı ve yapacağı çok değerli şeyler malumumuzdur. Bütün sanatların bir bileşimi olan ve kendine has anlatım unsurlarının da mündemiç olduğu sinema, yapım, dağıtım, gösterim ve özel hafta ve festival organizasyonlarıyla değişik faaliyet sahalarına muhataptır. Sinemanın ortaya çıkmasında en önemli kısım olan bir filmin yapım sürecindeki teknik, estetik ve etik çerçeveler baskın belirleyiciler olduğu gibi geniş seyirci kitleleriyle buluşma zemini olan film haftaları ve festivallerin de estetik ve etik sorumlulukları vardır veya olmak gerektir. Bakanlık, çok geniş bir tayf dairesinde çeşitli sinema faaliyetlerine destek vermekte, değişik temalarda organizasyonlar sinema sanatına seyircinin beğenisine sunmaktadır.

***

Bakanlığın bünyesinde sinemayla ilgili düzenlemeler daha önce Sinema ve Telif Hakları Genel Müdürlüğü tarafından ifa ediliyorken, yakın denecek bir geçmişte iki birim birbirinden ayrılarak sözkonusu düzenlemeler Sinema Genel Müdürlüğü tarafından üstlenilir oldu. Sinema Genel Müdürlüğünün yapım öncesi, yapım dönemi ve yapım sonrası destekleriyle sinema konusunda festival organizasyonlarına belli şartlar muvacehesinde katkıları olmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı bir yerde, yıllardır devletin sinemaya pek sahip çıkmamasını telafi etmekte, onu destekler bir tavır almaktadır. Kurum bu desteğini bir tecelli olarak, gişe yapan popüler filmlerden alınan hasılat paylarından oluşan birikimden sanatsal ağırlıklı yapımlara aktarım şeklinde gerçekleştirmektedir. Ticari ve sanatsal film anlayışı dikotomik bir olgu olarak karşımıza çıksa da, bu çerçevede ikisi birbirinin tezadı değil, antitodu olarak belirmektedir.

Bakanlığın eserlerin ve organizasyonların estetik ve etik değerleri karşısında tavrı, bu çalışmaları yapan kişi ve kuruluşlarla beraber toplumsal ve kişisel sorumluluk ve duyarlığı gözeten kıstaslar çerçevesinde olması gerekir. Gerçi notlama sisteminde olduğu gibi resmi tarafın belli bir duruşu sözkonusudur. Aslında kişi, kuruluş ve kurumların arasında bu anlamda varolan veya oluşacak konsensüsün optimum noktada gerçekleşmesi, fikri olarak ahenkli bir ortak alanın doğmasına yol açacaktır. Bakanlıkta henüz ayağının tozuyla bulunan Ömer Çelik Bey’e başarılar diliyor, kültür ve sanatın her dalında daha verimli çalışmaların ortaya konmasını umut ediyoruz.