Bingazi’de 11 Eylül’de, aralarýnda Büyükelçi Christopher Stevens’ýn da bulunduðu dört Amerikalý üst düzey diplomatýn öldürülmesi ile, Kaddafi devrildiðinden beri hükümetin kontrolü dýþýnda kalan aðýr silahlý milislere karþý iyi yönetilen bir mücadele baþlatýldý. Fakat baþarýsýnýn kýsa ömürlü olmasý, Libya’nýn yeni seçilmiþ liderlerinin ülkedeki isyancýlarla baþa çýkmak için yeni stratejiler bulmalarý gerektiðini düþündürüyor.
Geçen hafta Bingazi’nin en güçlü üç milis grubuna gösterilen tepkilerde, askeri polis ve sýradan vatandaþlar uyum içinde hareket ettiler. Cinayetlerin arkasýnda olduklarý neredeyse kesin olan radikal Ýslamcý grup Ensar el Þeriat, ofislerini ve silahlarýný býrakýp þehri terk etmek zorunda býrakýldýlar.
Diðer iki milis gücü, 17 Þubat Tugayý ve Rafaala al-Shati Tugayý’nýn liderlerinin yerine de Savunma Bakanlýðý tarafýndan atanan görevliler geçti.
Bu kararlý eylemler, Libya’nýn ABD’de eðitim görmüþ yeni baþbakaný Mustafa Ebu Þakur’un ülkenin karmaþýk güvenlik durumuyla mücadele etme konusundaki kararlýlýðýný gösterdi. Bazý milislerin silahlarýný býrakýp daðýlmak zorunda olduklarýný, bazýlarýnýn da devletin bir parçasý olarak hükümet kontrolü altýna alýnabileceðini açýkladý.
Bu politika, gelecekte hangi milislerin ortak olarak kabul edilip edilemeyecekleri belirsiz olduðu için, kendi baþarýsýzlýðýnýn tohumlarýný da içeriyor. Örneðin Saif el-Ýslam Kaddafi’yi halen ellerinde bulunduran, UGK Savunma Bakaný Osman el Cuvaili liderliðindeki Zintan milisleri gibi bazý silahlý gruplar, hükümet ile yakýn iliþki içindeler. Ebu Þakur’un henüz kabinesini seçmemiþ olmasý da Libya’da süregelen yönetim karmaþasýnýn bir baþka yönü.
Bir diðer sorun ise hükümetin, bazý milisleri devlet iþlerinde, örneðin güvenliði yürütmek gibi amaçlarla kullanma alýþkanlýðý. Geçen seçimler sýrasýnda oy kullanma noktalarýný bu milisler korumuþtu. Ayaklanmada önemli rol oynamýþ olan silahlý gruplarýn da þikayet etmek için pek çok sebepleri var.
Ve Bingazi’deki darbe milisleri hazýrlýksýz yakalanmýþ olsa da, bu darbenin etkisi kýsa sürdü.
Bu hafta bir Ýslamcý mücahit grubu Trablus’ta, ülkeye yeni gelen Amerikalý bir grubun misafir edildiði bir otele saldýrmayý baþardý. Grup ülkeye Christopher Stevens’ýn ölümünü araþtýrmak için gelmiþti.
Militanlar otele saldýrýrken, Libya’daki Ýslamcýlar’ýn laik bir yönetimi hala istemediklerini düþündürecek þekilde, ‘Allah’tan baþka tanrý yoktur ve Ebu Þakur Allah’ýn düþmanýdýr” sloganlarý atýyorlardý.
Ayrýca 17 Þubat ve Rafaala el Shati Tugaylarý, hükümetin atadýðý yeni liderlerinden emir almayý reddediyorlar. Hükümetin kontrolündeki güvenlik organýnýn Kaddafi’nin adamlarýný yeteri kadar temizlemeyi baþarýp baþaramadýðý konusunda yaygýn þüpheler var.
Þehirden gelen haberlere göre, milisler Bingazi’de kontrolü tekrar ele geçirdiler fakat El Kaide baðlantýlý Ensar el Þeriat’ýn yokluðu dikkat çekiyor. Yeni hükümet bunu bir zafer olarak kutlamak yerine kaygý verici olarak deðerlendirmeli ve genel olarak Ýslamcý gruplarla nasýl baþa çýkacaðý konusunda tekrar düþünmeli.
Ensar el Þeriat mücahitlerinin, bir amacý olmadýðýný düþündükleri ve olasýlýkla kaybedecekleri bir savaþa girmek yerine sadece daðýlmýþ olmalarý muhtemel.
Bazý mücahitler yer altýna inecekler ve takip edilmeleri çok zorlaþacak, bazýlarý bu mevsimi baþka bir yerde savaþarak geçirmek için ülkeyi terk etmiþ olacaklar. Örneðin Mali ve Nijerya’da sürdürülmekte olan Ýslamcý operasyonlar var; ayrýca binlerce deðilse de yüzlerce Libyalý savaþmak için Suriye’ye gitti. Bazýlarý ise ülke içindeki baþka bir Ýslamcý üssüne, örneðin Dirna ve Misurata üslerine gidecekler.
Yer deðiþtirip durum daha elveriþli olduðunda, evvelki lojistik altyapýya dönmeye mücahitler hicret der ve kitabým Bin Ladin’den sonra: Yeni Nesil El Kaide’de anlattýðým gibi, bu El Kaide baðlantýlý gruplar için tipik bir savunma stratejisi haline geldi. El Kaide’nin dönüþünü, Irak’ta ve kitabýmda bahsettiðim birçok örnekte gördük. Ensar el Þeria da büyük ihtimalle Bingazi’ye geri dönecek.
Açýkça görülüyor ki tepeden týrnaða silahlý rakip milislerin ülkenin çeþitli bölgelerinde bilfiil asker, polis ve yargý gücü iþlevi gördüðü bir durum savunulamaz. Fakat kucaklayýcýdan ziyade çatýþmacý davranan yeni hükümet, Libya’yý tekrar iç savaþýn eþiðine getirebilecek ve eski rejime, hoþnutsuz milislerle gücünü birleþtirerek tekrar güç kazanma fýrsatý sunabilecek hatalar yapmýþ olabilir.
ABD’nin geçtiðimiz günlerdeki operasyonlara yakýndan dahil olmasý ve ABD savaþ gemilerinin ve yirmiden fazla insansýz uçaðýn varlýðý, kýrk yýldan beri ilk serbest seçimi sevinçle karþýlayan ve yeni Libya’nýn yabancý müdahalelerden muaf olacaðýný ümit edenler arasýnda daha da çok kýzgýnlýk ve hayal kýrýklýðý yaratýyor olabilir.
Çoðu insan þimdiden, Afganistan Cumhurbaþkaný Karzai’nin Washington’a kendi halkýndan daha yakýn olmasý durumunun Libya’da tekrarlanmasýndan korkuyor. Libya’nýn yeni Cumhurbaþkaný Magarief, CIA tarafýndan eðitilen ve finanse edilen, 1981’de Kaddafi rejimine karþý gelmek üzere kurulan Libya Ulusal Kurtuluþ Cephesi’nin ilk lideriydi.
Devrim sonrasý siyasi manzara istikrarsýzlýk potansiyeli taþýyor. Daha da kötüsü, bu durum radikallere karþý daha fazla sempati yaratarak Ensar el Þeria gibi gruplarýn iþine yarayabilir.
Sosyalistlerden Ýslamcýlar’a tüm düþünce gruplarý, Kaddafi’ye karþý savaþta çok önemliydi. Bir þekilde hepsi yeni Libya’nýn kumaþýna dahil edilmeli. Bu kolay olmayacak.
*Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.