Sýnýrlarýmýzýn biraz ötesinde, bütün bölgeyi derinden etkileyecek, dünya için önemli geliþmeler yaþanýyor olsa, kýsýr tartýþmalarýmýz yüzünden, olanlarý ruhumuzun duymamasý mümkün müdür? Ucu bize de dokunacak, habersizliðimiz, bilgisizliðimiz, duyarsýzlýðýmýz yüzünden çok þey kaybetmemiz söz konusu olsa bile?
Ýran’la ilgili son geliþmelerin sordurduðu bir soru bu...
Kýsa süre öncesine kadar, Ýran, dünyanýn gündemine farklý biçimde yansýyordu: ‘Nükleer’ merakýnýn altýnda ‘atom bombasý’ tutkusu yattýðýna inanýlan, bu sebeple kendisine yaptýrýmlar uygulanan bir ülke olarak... ABD yaptýrým kararý alýnýrken farklý davrandýðý için en yakýn müttefiklerine kýrýlabiliyordu Ýran yüzünden... Ýran’a saldýrýlacaðý muhakkaktý da, “ABD bu iþi yalnýz mý yapacak, yoksa Ýsrail ile birlikte mi, yanýna Körfez’deki müttefiklerini de alacak mý?” konusu tartýþýlýyordu.
Bugün durum çok farklý: ABD ve Avrupalý müttefikleri, Rusya ile birlikte, Cenevre’de yürüttükleri müzakereler sonunda, Ýran’la ‘nükleer’ konusunda uzlaþmaya vardýlar... Ýsrail’i ve Körfez’deki öteki ‘dost’ ülkeleri darýltmayý göze alarak...
Müzakereyi yürütenler ile onlara yetki veren liderleri sonuçtan müthiþ mutlu görünüyorlar...
Ýsrail ‘asrýn yanlýþý’ adýný koydu anlaþmaya, Suudi Arabistan Washington’a müthiþ kýrgýn; baþkentlerinden daha önce hiç iþitilmemiþ türden eleþtiriler geliyor, tavýrlar sergileniyor... Müzakerelerin daha baþýnda, Suudi Arabistan, birkaç yýl çalýþarak seçilmeyi baþardýðý BM Güvenlik Konseyi ‘geçici üyeliði’ni reddederek tepkisini belli etmiþti.
Ortadoðu’da kartlarý karýþtýran bir geliþme olduðu kesin bu anlaþmanýn: Düne kadar ‘düþman’ gözüyle bakýlan Ýran, þimdi henüz ‘müttefik’ statüsü kazanmamýþ olsa bile, birlikte çalýþýlabilecek, hiç deðilse sözüne güvenilir bir ülke oldu; buna karþýlýk, ABD’nin ‘yâr-i vefakârý’ sayýlan Ýsrail ile bölgedeki en yakýn müttefiki Suudi Arabistan kendilerini dýþlanmýþ hissediyorlar...
En azýndan Suriye denkleminde derhal kendini hissettirecek çapta bir altüst oluþ bu...
Aslýna bakýlýrsa, bu geliþme, Suriye’de daha önce yaþanan altüst oluþun bölge dengelerine yansýmasý olarak da görülebilir. ‘Arap Baharý’ndan en son etkilenen Suriye’de sokaklar hareketlendiðinde, ülkeye egemen Beþþar Esad ile Baas Partisi ‘kötü’, baþkaldýranlar ile onlara yardýma koþanlar ‘iyi’ kabul ediliyordu; bugün ise tam tersi bir tablo var: Beþþar ve Baas kendileriyle iþ tutulabilecek güçler olarak görülüyor, ayaklananlar ile yardýmlarýna koþanlara ‘El-Kaide’ muamelesi çekilip ‘düþman’ gözüyle bakýlýyor...
Suriye’de Beþþar Esad ile Baas rejimini desteðiyle ayakta tutan esas güç olan Ýran da, son anlaþmayla, tablodaki yerini böylece almýþ oldu.
Tabloda Türkiye nerede? Bütün bu geliþmeler biz uyurken mi yaþandý?
Hayýr. Türkiye komþusunu rakip görse bile Ýran’a ‘düþman’ gözüyle bakmayan nâdir ülkelerdendi. Bu özelliðiyle bir BM Güvenlik Konseyi oylamasý sonrasýnda ABD’nin hýþmýný göze aldýðýný da hatýrlýyoruz. Kaldý ki, Baþbakan Tayyip Erdoðan Rusya’ya boþuna gitmedi, Dýþiþleri bakaný Ahmet Davutoðlu Batýlý baþkentleri boþuna uðrak yeri yapmýyor...
Ortadoðu mimarisi Türkiye olmaksýzýn boþlukta kalýr.
Galiba gözlerimizi daha fazla dýþarýya çevirmenin zamaný.