Yeni Papa

16. Benediktus 2005 yýlýnda Papa seçildiðinde, sanki anormal bir durummuþ gibi, bunun çok siyasi bir karar olduðu ileri sürülmüþtü. Papalar her ne kadar Hristiyan dünyanýn ruhani liderleri olsalar da Papalýk siyasi bir kurum, Vatikan da devlet statüsünde. Dolayýsýyla bir Papa’nýn seçim sürecini siyasi diye açýklamak anlamsýz; tabii ki siyasi bir seçim söz konusu. Hem de küresel politikalarý yakýndan ilgilendiren tercihlere karþýlýk geliyor.

Bir önceki Papa’nýn seçilme sürecine ‘siyasi’ diyenler, biraz acele etmiþler; zira iki gün önce yapýlan seçimler çok daha fazla siyasi mesaj taþýyor.

Papa olarak seçilen Jorge Mario Bergoglio, kendisine Aziz Francesco’ya atfen, 1.Francesco adýný seçti. Aziz Francesco, 1200’lerin baþýnda yýkýlmak üzere olan bir kilisenin onarýmýna kendisini adamýþ, bu arada babasýnýn mallarýný da bu tamir iþine harcamýþ ve onarýma yardým edenleri bir araya getirmiþ birisi. Daha sonra da bu kilise çevresinde toplananlarýn fakir ve hastalara yardýmlarý da dillere destan olmuþ. Yeni Papa, bu ismi seçerek mecazi anlamda yýkýlmakta olan kiliseleri onarma amacýný ifade ediyor ve bu görevi ilk baþlatan kiþi olarak da seçtiði ismin baþýnda 1. olmasýna dikkat çekiyor olabilir. Kýsacasý yeni Papa, Hristiyanlýðýn yeniden yapýlandýrýlmasýný ve Kiliseden uzaklaþanlarýn yeniden kazanýlmasýný savunuyor.

Reformist kiþilik

Bir Papa’nýn bu tür beklentileri olmasý doðal görülebilir, ancak 1.Francesco’nun kimliði, Papalýðýn reformist bir sürece girdiðinin göstergesi sayýlabilir. Yeni Papa bir Arjantinli ve Latin dünyasýndan seçilen ilk papa, 1000 yýldýr papalar Avrupa’dan seçiliyor. Üstelik Hz.Ýsa’nýn askerleri olarak bilinen, misyonerlik faaliyetleriyle tanýnan ve halktan kopuk olmayan bir yapýlanma sürdüren Cizvit tarikatýnýn üyesi; bu da bir ilk. Makam arabasý olmayan, gayet sade bir yaþam süren, ezilmiþ ve fakirlere yakýn duran muhtemelen tek Kardinal.

Buraya kadarki özelliklere bakýlýrsa, Vatikan zaten Bergoglio’yu seçerek reformu baþlatmýþ durumda; bu adeta ABD’de ailesinde Müslüman da olan bir siyahinin, yani Obama’nýn baþkan seçilmesi gibi bir durum.

Ancak yeni Papa’nýn Obama’ya benzeyen tek yönü, ‘öteki halklara’ deðen yönleri olmasý. Zira Papa’nýn seçilmeden önceki beyan ve faaliyetlerine bakýlýrsa ciddi bir küreselleþme karþýtý olduðu ileri sürülebilir. Latin Amerikalý ve küreselleþme karþýtý laflarý bir arada kullanýldýðýnda insanýn aklýna Chavez gelmiyor deðil doðrusu. Kim bilir belki bir çok dindar Latin, ‘Chavez öldü, yaþasýn yeni Chavez’ türünden bir ruh halindendirler.

Küresel kiþilik

Latinlerin ruh halini kestirmek mümkün deðilse de, Papa’nýn aðrlýklý olarak Latin dünyasýna yöneleceði söylenebilir. Bu durumda Protestanlýðýn alan geniþletme faaliyetlerinin sýnýrlandýrýlmasý yolunda bir eðilim de söz konusu demektir.

Bilindiði gibi ABD, dünyadaki varlýðýný azaltýp içe ve kýtasýna dönme arayýþýnda. Bu çerçevede de Latinlere yönelik yeni ve kapsayýcý düzenlemeler yapýyor. Bu düzenlemelerin bir kýsmý Latin kökenlilerin ABD’deki yaþam þartlarýný iyileþtirmeye, bir kýsmý da Latin ülkeleriyle iliþkileri geliþtirmeye yönelik. Küreselleþme karþýtý olduðu için dolaylý olarak küreselleþmenin simgesi olan ABD’ye de karþý olduðu düþünülebilecek bir Papa ile bu politikalarýn uygulanmasý zor olabilir.

Vatikan’da bir araya gelen Kardinaller, ABD kýtasýndaki ‘Avrupa’yý yeniden güçlendirmek, ABD kapitalizmine karþý Avrupa sosyal devletini yeniden öne çýkarmak, Rus Ortodokslarýna iþbirliði günlerini hatýrlatmak, Protestan ve Aglosakson dünyayý da sýnýrlamak gibi bir beklentiyle oy kullanmýþlar mýdýr, bilinmez; ama siyasi tercihler yapýldýðý hissedilebilir.