Yeni Partiler Kurulduğunda…

Yeni parti haberleri arttı. Bir parti mi, iki parti mi? Oylar % kaç olursa kurulacak, kaç olursa kurulmayacak. 
 
Ben basit bakıyorum konuya. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve gerekli yeter şartları sağlayan her bir birey parti kurabilir. 
 
İsteyen istediğiyle parti kurabilir, istediği sayıda parti de kurabilir. Aynı anda bir değil üç beş parti de kurulabilir.
 
Ama Türk siyasi hayatında iki çeşit parti doğumu gördük. 
 
Birincisi kaynak suyu gibi, büyük bir su kaynağının bir boşluk bulup da taşması gibi doğan partiler. 
 
Diğeri ise elde güğümlerle, suyu taşıyarak bir su havzası oluşturulmaya çalışır gibi kurulan partiler.
 
Kaynak suyunun yol bulup da taşmasını en son 2002 yılında gördük.
 
Sonrasında, taşıma su ile değirmenin dönmediği gibi taşıma su ile kurulan partiler de başarılı olamadılar. 
 
O kaynak suyu halkın gücü, enerjisi, isteği, beklentisi, ne derseniz deyin…
 
O kaynak suyunu gerçekten arkasında hissetmeyen hiç davranmasın. 
 
Dedim ya, 2002’deki o kaynaktan suyun fışkırması milletin arayışı, milletin tasarrufuydu. Bir daha böyle bir fışkırma ne zaman olur? Ona siyasetçiler değil, yine millet karar verir.
 
Bİr dost tavsiyesi…
 
İmamoğlu ve Yaşlı Teyzeler
 
Ekrem İmamoğlu’nun başkan adaylığı sürecine baktığınızda ilginç bir şey göze çarpıyor. 
 
Hemen hemen her hafta bir yaşlı teyze ile karşılaşma.
 
Kulakları ağır işiten, duyduğunu kolay anlamayan, yanında daha genç bir yakını tarafından kulağına söylendiğinde anlayabilen bir teyze.
 
Doğu Anadolu ya da Güneydoğu şivesi…
 
İmamoğlu eğilip özel olarak ilgilenerek kim olduğunu anlatıyor.
 
Her duyduğuna “Neey?” diye tepki veren teyze bir ara soruyor “Sen kimin adamısın” diye. “Cumhuriyet Halk Partisi”ni duyunca da “abaaaavvvvvvvv” diye bir feryat koparıp kaçıp gidiyor.
 
Görünüşte Erdoğan destekçisi, ama derinlerde bazı mesajlar gizli bu teyzelerin feryatlarında. 
 
“Siz hala annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz?” reklamcılığı diyebiliriz buna. Utandırma yöntemi. 
 
Bu yöntemde annenizin margarininin iyi olup olmamasının bir önemi yoktur. Zaten onu kötülemez de… 
 
Ama annenizle aynı margarini kullanıyor olmanın sizi de eski moda yaptığını ima eder. Sizi yeniliğe kapalı, eski kafa ilan eder gizliden gizliye.
 
Ergenlik çağının sonlarına doğru da olsa işe yarar bu yöntem az da olsa, 18-20 yaşındaki genç anne-baba ne derse zıddını yapmaya meyillidir. 
 
Tabii ilk kez oy kullanacak olan 18 yaş grubu gençlerin sayısının azımsanmayacak kadar olduğunu unutmamak gerekir.
 
Bu seçim önce aday belirlemede, sonra da yapılacak iletişimde taktikler savaşı olarak devam ediyor.
 
Son 30 güne girerken
 
AK Parti başlarda, özellikle adaylar noktasında bocalasa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya etkin bir şekilde çıkmasıyla birlikte toparladı ve adımlarını sıklaştırdı.
 
Saadet, HDP, CHP ve İyi Parti’de ise birbirine hiç benzemeyen unsurların bir araya geldiği adı konulmamış bir çatı olmanın sancıları artmaya başlıyor. Hazmı kolay olmayan bir birliktelik.
 
CHP’de hiçbir seçim olmadığı kadar çok çatlak var. DSP’ye giden güçlü isimler, yerlerine gösterilen adayların adaylıklarının geçersiz çıkması gibi, genel başkan yardımcısı düzeyinde aday eleştirileri gibi, çokça çalkantı yaşanıyor. 
 
CHP’ye yakın İsmail Saymaz, Fatih Portakal, Nevşin Mengü gibi isimlerin isyana varan eleştirileri artık işin karmaşa boyutunu aştığını gösteriyor. “Muhalif olmayan” bir milletvekili olan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır CNN Türk’de katıldığı bir programda CHP’nin seçimlerden sonra özeleştiri yapması, yeniden yapılanması gerektiği mealinde yaptığı konuşma ilginçti bu noktada.
 
Aslında en sancılı olması gereken, en uzun süredir koşagelen AK Parti’nin ise seçim deneyimi, yol yorgunluğunu bastırdı ve seçime en hazır parti görüntüsünü vermesini sağlıyor. 
 
Devlet Bahçeli’nin Osmaniye’sinden manzaralar
 
Devlet Bahçeli’nin memleketi Osmaniye’de Osmaniye Gazeteciler Cemiyeti’nin 20. Yılını güzel bir ödül töreniyle kutladık. 
 
Osmaniye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sn. İsrafil Avcı’nın davetiyle seçkin bir gazeteci ve televizyoncu grubuyla birlikte gittiğimiz Osmaniye’de çok keyifli bir gün geçirdik.
 
Akşam Gazetesi Haber Müdürü Sayın Özkan Tamirak Yılın Haber Müdürü, Star Gazetesi Yayın Koordinatörü Sayın Ahmet Gemici Yılın Yayın Koordinatörü ödüllerini aldılar. İkisi de yıllarını medyaya vermiş iki usta isim. Bu iki ismin yanında şahsıma tevdi edilen Yılın Köşe Yazarı ödülü ile birlikte TürkMedya adına 3 ödülle dönmüş olduk. İsrafil Avcı ve ekibine, ödülümü takdim eden Belediye Başkanı Sayın Kadir Kara beye özel olarak teşekkürler.
 
Osmaniye’den çok güzel deneyimlerle ayrıldım. Çok mütevazı bir şehir. Devlet Bahçeli siyasette markalaştıkça, memleketi Osmaniye’yi de aynı oranda markalaştırmış. Aldığım bilgiye göre Osmaniye ile özel olarak ilgileniyor, tüm sorunlarıyla dertlenip çözüme katkı sağlıyormuş Sayın Bahçeli.
 
En büyük dezavantajı nedir diye sorduğumuzda Osmaniye’yi çevreleyen Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis, Hatay gibi önemli beş şehrin tümüne ortalama 1 saatlik mesafede olması diyenler oldu. Onların, (Özellikle de Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş) gölgesinde kalmak bir dezavantaj şeklinde düşünülüyor.
 
Ama iyi bir marka yönetimiyle bu avantaja dönüşebilir.
 
Öncelikle Gastronomi adına ortasında bulunduğu bu büyük şehirler çok güçlü. Ama Osmaniye’de restoran işletmeciliğini zayıf bulduğumu, güçlü ve marka restoranların eksikliğini hissettiğimi söylemeliyim. 
 
Belki kurgu bu etrafındaki tüm şehirlerin kesişimi bir şehir kültürü inşa etmek olabilir, “Bu şehirlerin tümünü gezmek yerine Osmaniye’de hepsinden bir iz bulabilirsiniz” gibi.
 
Son olarak, Devlet Bahçeli Osmaniye’de çok güzel bir eski usul konak yaptırıyor. İnşaatı bitmek üzere. Altında da kendisinin çok sevdiği eski arabaları için bir garaj olacakmış.